Kamu işçilerin ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde enflasyonun altında zamma imza atan Ergün Atalay ve Türk-İş Yönetim Kurulu’na tepkiler sürüyor.
Basın toplantısında sarf ettiği “Uzasa işi karıştıracağız, en azından kapattım böyle” sözleriyle ihanetini itiraf eden Atalay, tepkilere karşı yaptığı açıklamada demagojiye başvurmuş, kendisine tepki gösterenlerin işçi olmadıklarını, “terör örgütlerini destekleyen gruplar” olduklarını öne sürmüştü.
Çok sayıda sendikacı, yazar, gazeteci ve akademisyen ise Ergün Atalay ve Türk-İş Yönetim Kurulu’na istifa çağrısı yaptı.
“Ergün Atalay ve Türk-İş Yönetim Kurulu istifa etmelidir!
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ve onun kararlarına ortak olan Yönetim Kurulu tarihte az görülür bir skandala imza atmış bulunuyor. Hükümetin bile artık ciddiye almadığı yüzde 5’lik enflasyon hedefini resmi enflasyon olarak kabul eden Atalay, devletin kurumlarının resmen açıkladığı enflasyonun (Temmuz ayı gerçekleşmiş enflasyon TÜİK’e göre yüzde 16,65, yıl sonu TCMB öngörüsü yüzde 13,9) altında bir zamma imza atıyor. Üstelik basın toplantısında kapalı sandığı mikrofonun önünde bakana “uzasa işi karıştıracağız, en azından kapattım böyle” diyerek yüz binlerce kamu işçisini “sattığını” itiraf ediyor.
Türkiye devasa bir ekonomik krizle karşı karşıyadır. İşçi sınıfının en büyük sendika konfederasyonu bu krizi bütünüyle sermayeden ve hükümetten yana bir yönetimle geçiremez. Özellikle de kıdem tazminatı hakkının saldırı altında olduğu bu dönemde böyle bir yönetimle işçi sınıfının kırmızı çizgileri korunamaz. Türk-İş başkanı Ergün Atalay ve onun bütün kararlarına ortak olmuş olan Türk-İş Genel Yönetim Kurulu derhal istifa etmelidir. Bu sözleşmenin altına imza atan ve Türk-İş yönetiminin yüz kızartıcı tutumunu onaylayan 10 üye sendikanın başkan ve yöneticileri de aynı şekilde sorumludur.
Bütün mesleki ve siyasi faaliyetlerini işçi sınıfının haklarını savunmaya hasretmiş olan bizler, Türkiye işçi sınıfının en güçlü örgütünün tabanındaki bütün üyelerini, işyeri temsilcilerini ve Türk-İş’e bağlı sendikaların bu ihaneti onaylamayan genel ve şube yönetimlerini, işçi sınıfının çıkarlarını ayaklar altına almış olduğu gün gibi ortaya çıkmış olan bu yönetimin görevinden derhal ayrılması için yapılabilecek her şeyi yapması için harekete geçmeye çağırıyoruz. Kaybedilecek bir gün bile yoktur!
İşçi sınıfına, işçilerin hayati haklarını hakkıyla koruyacak ve işçilere hesap verecek yöneticiler gerekiyor!
Korkut Boratav, Oğuz Oyan, Sungur Savran, Fikret Başkaya, Atilay Ayçin, Nilgün Tunçcan Ongan, Hayri Kozanoğlu, Atilla Özsever, Çetin Yelken, Necla Akgökçe, Şadi Ozansü, İzzettin Önder, Zeki Kılıçarslan, E. Ahmet Tonak, Aziz Konukman, Arif Koşar, Gaye Yılmaz, Kemal Parlak, M. Meryem Kurtulmuş, Fadime Gök, Onur Hamzaoğlu, Şebnem Oğuz, Ferda Dönmez Atbaşı, Barış Terkoğlu, Barış Zeren, Mustafa Kemal Coşkun, Özlem Özkan, Galip Yalman, Aydın Arı, T. Hakan Ongan, Murat Birdal, Güven Gürkan Öztan, Fatih Yaşlı, Levent Dölek, Savaş Karabulut, Mert Kükrer, İbrahim Doğangül, Özgür Öztürk, Kurtar Tanyılmaz, Yüksel Akkaya, Mehmet Türkay, Gökçe Çataloluk, Gökhan Atılgan, Egemen Cevahir, Bahadır Aydın, Barkın Asal, M.Cemil Ozansü, Mert Ertan, Tolga Tören, Deniz Hakyemez, Ecehan Balta, Kutlu Dane, Hakan Mıhçı, Seçkin Özsoy, H. Cevahir Kayam, D. Ali Millioğulları, Ömer Mollaer, Z. Pelin Bayındır, Işıl Ünal, Sibel Bekiroğlu, Sezen Çilingir, Bilge Cengiz, Hale Uysal”