DEV TEKSTİL’e yönelik tutuklamalar üzerine basın toplantısı

DEV TEKSTİL, Tekirdağ Temsilciliği’ne yönelik baskınlar ve tutuklamalara ilişkin basın toplantısı düzenledi.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 21 Ekim 2019
  • 21:17

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL) Tekirdağ-Çorlu Temsilciliğinde 4 Ekim’de yaşanan polis operasyonu ve sonrasında yaşananlarla ilgili basın toplantısı yaptı.

Basın toplantısına DEV TEKSTİL temsilcisi ve tutuklananların avukatları Zeycan Balcı ve M. Can Koyuncu katıldı.

Tutuklamalar işçi ve emekçilere saldırıların parçası”

DEV TEKSTİL temsilcisi ilk sözü alarak yaşanan polis operasyonun toplam işçi ve emekçilere dönük baskı ve saldırganlıkların bir parçası olduğunu ifade etti. Sonrasında “İşçi ve emekçilere açlık ve yoksulluktan başka hiçbir şey sunmayan, kardeş halklara karşı kirli savaş ve saldırganlığı tırmandıran iktidar, emek ve onur mücadelesini bastırmak için de her türlü kirli yol ve yöntemi devreye sokuyor” diyerek demokratik hakların kullanımının, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün engellenmeye çalışıldığı, bunun da “terör” demagojisiyle gerçekleştirildiğini söyledi.

Ardından, gözaltına alınma ve sonrasında yaşanan mahkeme sürecinin hepsinin bir mizansen olduğunu belirten DEV TEKSTİL temsilcisi, hiçbir somut gerekçe gösterilmediğini, arkadaşlarının tamamen hukuksuz ve keyfi bir şekilde gözaltına alınıp tutuklandıklarını belirttikten sonra sunulan gerekçeleri sıraladı. “Gerekçe olarak, sendikanın Trakya bölgesinde yürüttüğü faaliyetler, 1 Mayıs, 8 Mart mitingine katılım, çeşitli yayınevlerinden çıkmış kitaplar, eşinden şiddet görmüş kadınlara yapılan yardım amaçlı kermes vb. öne sürülmüştür” diyen temsilci, sunulan gerekçelerin aslında yürütülen devrimci sınıf mücadelesinin engellenmesine dönük olduğunu vurguladı.

Keyfi tutuklamalara karşı dayanışma çağrısı

Sonrasında, saldırıların AKP iktidarının emekçilerin kabaran öfkesini kontrol altına almak için gerçekleştirildiğini ama emekçilerin öfkesinden kurtulamayacaklarını ifade eden temsilci, son olarak şöyle konuştu:

“Meşru olan sendikal örgütlenme, emek, onur, hak mücadelemizi sürdüreceğiz. Sermayenin ve onun hizmetindeki kurumların emek, onur ve gelecek mücadelesine dönük saldırılarının karşısında duracağız. Buradan ilerici kamuoyunu bir kere daha saldırılar karşında dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz. Emekçilere ve halklara karşı açlık, yoksulluk, yıkımdan başka bir şey sunmayan iktidarın saltanatına karşı fabrikalarda hayatın her yerinde emek, onur, gelecek mücadelesini birlikte büyütmeye çağırıyoruz. Sendikamıza ve devrimci işçilere karşı hiçbir ‘hukuki’ dayanak olmadan gerçekleştirilen keyfi tutuklama saldırısı karşısında dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz. Tüm tutuklanan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın.”

Sonrasında Av. Zeycan Balcı söz aldı. Konuşmasında gözaltı ve mahkeme sürecinin hukuksuzluklarla dolu olduğunu belirten Av. Zeycan Balcı, bunları örneklerle şöyle anlattı:

Müvekkillerimize işkence yapıldı”

“4 Ekim Cuma günü sabah 3.30 ve sonrasında müvekkillerimizin evleri basılmış ve gözaltına alınmışlardır. Dosyada gizlilik kararı verilmiş ve halen devam etmektedir. İlk 24 saat müdafi yasağı koydukları için müvekkillerimizle görüşemedik. Sonrasında bir görüşme gerçekleştirdik. 4 günlük gözaltı süresini 4 gün daha uzattılar ve normalde bu durum sulh ceza hakimliğinden alınan karar sonrası verilir ve bu durum bize bildirilmek zorundadır ama bize hiçbir bilgi verilmedi. Gözaltı süresince her gün hastaneye götürülmeleri gerekmektedir ama doktoru nezarete getirerek müvekkillerimizin gerçek bir sağlık hakkından yararlanması engellenmiştir. Parmak izi kayıtlarının ellerinde bulunmasına rağmen zorla parmak izi alınma işlemi gerçekleşmiş ve müvekkillerimize işkence yapılmıştır. Ayrıca parmak izi alma sırasında müvekkillerimize işkence yapılmasına karşın bir de soruşturma açılmıştır.

Savunma hakları engellendi”

“Gözaltıların 6. gününün sonunda emniyet ifadeleri alınmış. Ancak burada da başka bir engelle karşılaştık. Dosyada ‘menfaat çatışması’ gerekçesi konarak müvekkillerimizin ifadelerine katılmamız engellendi. Her kişinin avukatının ayrı ayrı olması istendi. Biz itiraz dilekçesi verdik. Dilekçelerimizin sonucu ancak savcılık ifadeleri alınırken geldi ve itirazımız kabul edildi. Bunun kendisi de hukuka aykırı bir durumdur. Gözaltına alınan müvekkillerimizin kendini savunma ve avukat seçme özgürlükleri ellerinden alınmıştır.

Mahkeme 10 saat sürdü, tutuklama isteminin gerekçesini öğrenemedik”

“8. günün sonunda müvekkillerimiz savcılığa çıkartıldılar. Bazıları hukuka aykırı CMK’nın gönderdiği avukatlarla ifade verdiler. Biz ancak dilekçemizin kabul görmesi sonrası kalan müvekkillerimizin ifadelerine katılabildik. İfadeleri tamamlandıktan sonra bütün herkes sorgu hakimliğine sevk edildiler. Burada da bir hukuksuzluk yaşandı. CMK’nın 153. Maddesi ve devamı çerçevesinde bizlerin, müvekkillerin savcılık ifadesi sonrası hangi müvekkilin ne için sorgu hakimliğine sevk edildiğinin söylenmesi zorunludur. Bu yüzden hem bizim müvekkillerimizin hem de diğer gözaltındakilerin ifadelerinin sonucunu öğrenememiş olduk. Aradan 3 saat geçtikten sonra sorgu hakimi geldi maalesef ondan da öğrenemedik. Bu konu ile ilgili dilekçe verdik ancak dilekçemiz işlem görmeden iade edildi. Sorgu hakimliği süreci yaklaşık 10 saat sürdü. 12 Ekim Cumartesi günü gece 1.30’da karar açıklandı. 8 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, 7 kişi tutuklandı.”

Sendikal faaliyetler suçlama konusu edildi”

Ardından Av. M. Can Koyuncu söz alarak polis, savcılık ve mahkeme sorgularında tutuklamaya gerekçe olarak sunulanları şöyle ifade etti:

“Soruşturma aşamasında müvekkillerimize ‘birlikte film izlediniz mi’, ‘birlikte kitap okumaları yaptınız mı’, ‘Marksist içerikli kitaplarınız var mı’ gibi sorular sorularak hiçbir şekilde suça konu olmayacak suçlamalar yönelttiler. Sendika yöneticisi olan müvekkillerimize ‘işçilerle görüşüyor musunuz’, ‘işverenle işçi anlaşmazlıklarına müdahil olmaya çalışıyor musunuz’ şeklinde sendikanın görev ve yükümlülükleri arasında yer alan fiilleri suçlama olarak yönelttiler. Ayrıca dosya kapsamında müvekkillerimize yasal ve anayasal açıdan meşru olan 1 Mayıs, 8 Mart ve EYT mitinglerine katılmaları sorulmuştur. Hatta DEV TEKSTİL Sendikası’nda işçi haklarına ilişkin gerçekleştirilen iş hukuku panellerine katılan avukatlar bile sorulmuştur.”

Sonuç olarak, suç kapsamında değerlendirilecek herhangi bir isnat ya da delil bulunmamaktadır” diyen Av. Can Koyuncu, müvekkillerinin anayasal haklarını kullandıkları için gözaltına alınıp, tutuklandıklarının altını çizdi.

Gözaltına alınan ve tutuklananların aileleri de basın toplantısına katıldı. Basın toplantısı sonrasında avukatlar katılanlara tutuklananlarla ilgili bilgi verdi.

Kızıl Bayrak / Trakya