Ekonomik kriz derinleşirken, sermayenin işçi ve emekçiler üzerindeki saldırı politikaları artarken, bir yandan kıdem tazminatı hakkımızın gasp edilmesi için çeşitli ayak oyunları oynanıyor, bir yandan da emekçiler açlığa ve yoksulluğa itiliyor. Saray ve avanesi milyon dolarlar harcarken krizin faturasını ise işçi ve emekçilere ödetmek istiyor.
İşte tam da bu nedenle sermayenin demir yumruğu görevini üstlenen AKP iktidarının, saldırı politikalarının karşısında muhalif bir sese, hakkını arayan, mücadele eden hiç kimseye tahammülü yoktur. Bir taraftan işçi ve emekçilerin haklarına dönük saldırı politikalarını hızlandırırken bir taraftan da baskı ve zor politikalarını devreye sokuyor..
4 Ekim sabahı Çorlu ve Çerkezköy’de Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası yönetici ve üyelerine dönük ev baskınları ile 21 kişinin gözaltına alınmaları bundan bağımsız değildir. Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, sendikal bürokrasiye karşı, sendikacıların ihanetine karşı 60 gün boyunca Greif fabrikasını işgal ederek direnen işçilerin kurduğu sınıf sendikasıdır.
Bütün bu baskı politikalarının nedeni devrimci sınıf sendikacılığı anlayışını örgütleyen sendikaların sesini soluğunu kesmek istemeleridir. Bunu ne kadar başarırlarsa işçi ve emekçilere dönük saldırıları daha rahat hayata geçirme imkanı bulacaklarını düşünüyorlar.
Ancak bütün çabaları boşa çıkacaktır. Şunu çok iyi bilmelidirler ki er ya da geç daha güçlü sınıf mücadeleleri kaçınılmazdır. Egemenlerin saldırıları hiçbir biçimde bu mücadelenin önünü kesemeyecektir.
Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası yalnız değildir!
Gözaltılar derhal serbest bırakılsın!
Yaşasın sınıf dayanışması!
Ege İşçi Birliği