Trakya’da tutuklanan sınıf devrimcilerinden mektup

4 Ekim’de Trakya’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan ve günler sonra çıkarıldıkları göstermelik mahkeme tarafından tutuklanan Ali Karaçam ve Veli Karaçam gazetemize mektup gönderdi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 24 Ekim 2019
  • 18:58

Sermaye devletinin 4 Ekim’de Trakya’da devrimci sınıf faaliyetine yönelik olarak düzenlediği polis operasyonunun ardından tutuklanan 7 kişiden Ali Karaçam ve Veli Karaçam, gazetemize mektup gönderdi.

Tutuklama saldırısının politik arka planını ve hukuksuzluğunu anlatan Karaçam kardeşler, “Mensubu olduğumuz işçi sınıfının haklı davasından aldığımız güçle, başımız dik avluda volta atıyoruz” dedi.

Karaçam kardeşlerin mektubu şöyle:

“Merhaba yoldaşlar, dostlar

Bizler 4 Ekim sabahı evlerinin camları kırılarak, bir şafak operasyonuyla gözaltına alınan sınıf devrimcileri, sendika temsilci ve yöneticileri, EYT mağdurları, tacize tecavüze ve çifte sömürüye karşı gelen kadınlar, parasız eğitim isteyen öğrenciler ve insanca çalışma ve yaşam koşulları isteyen işçileriz.

İlk andan itibaren maruz kaldığımız bu saldırıyı anlatmak ve paylaşmak istedik. Sizlerin de bildiği gibi gerçekleri söylediğimiz, doğruyu amansızca savunduğumuz için cezaevine tıkıldık. Bu koşullarda bunu ancak şimdi yapabiliyoruz. Düşünün ki içme suyu hakkımızı 4 gün sonra elde edebildik.

Şunun farkındayız, dün işçilerin, emekçilerin, devrimcilerin ve ilericilerin maruz kaldıkları baskı ve saldırıları işçi sınıfına ve emekçilere anlatma çabasındaydık. Dün bunları yaparken karanlığın elleri tepemizdeydi. Şimdi ise karanlığın elleri bize dokundu. Dün fabrikalarda, üniversitelerde ve okullarda baskı ve zor ile tecrit altındaydık, şimdi ise cezaevinde aynı baskı ve zoru yaşıyoruz. Onlarca kişinin keyfi bir biçimde 8 gün gözaltında tutulmasına ve 7 kişinin tutuklanmasına yol açan polis tarafından hazırlanan tiyatro sahnesine gelelim. Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı 2018 yılında sözde ‘terör’ soruşturması başlatmış. Bu kapsamda onlarca kişinin telefonu takip altına alınmış ve izlenmiş. Geçen 1,5 yılın ardından hiçbir şey bulamayan Tekirdağ emniyeti tam bir zorbalık ve hukuksuzlukla karşımıza çıktı.

Bizler ne ile mi suçlanıyoruz? 1 Mayıs organize etmek ve katılmakla, 8 Mart’ta sokakta olmakla, okullarımızda nitelikli parasız eğitim istemekle, fabrika önlerinde işçileri sorunları için mücadele etmeye çağırmakla, fabrikalarındaki sorunlara karşı mücadele eden işçileri bilinçlendirmekle, sendikamızın temel faaliyetinden biri olan işçileri eğitmekle, işçileri sendikalaşma ve üye olmaya çağırmakla, ’99 depreminde insanlar enkaz altındayken hakları gasp edilen EYT’lilerin mücadelesine destek olmakla, çocuk taciz ve tecavüzlerine karşı eylem yapmakla, işçi bültenlerine yazmakla ve daha birçok demokratik yasal hakkımızı kullanmakla suçlanıyoruz. Bu faaliyetlerin hepsi “terör” kapsamına sokularak karşımıza çıkarıldı. Tam bir hukuk garabeti ile karşı karşıya kaldık. Savcının keyfi tutumlarından tutun da mahkemenin daha sonucu açıklanmadan polis kimlerin tutuklanacağını bilmesine kadar. Öyle ki hakime düşen görev polisin dayattığı tutuklama kararını okumak oldu. Tutuklama kararını okuyan hakimin gözlerinden Türkiye’de adaletin olmadığını herkes okudu.

Krizin faturası işçi sınıfına ödetilmeye çalışılırken, sınıftaki mücadele dinamizmi biraz daha artarken, yürüttüğümüz demokratik çalışmalar, devrimci sınıf sendikacılığı kapsamındaki faaliyetler saldırının asıl hedefidir. Trakya bölgesinde yürüttüğümüz DEV TEKSTİL, MİB, PİB, TOMİS ve BKB çalışmaları ezilmek istenmiştir.

Bu saldırı işçi sınıfına sallanan bir tehdit parmağıdır. Basit bir polis fezlekesi ile hiçbir kanıta ve delile dayandırılmadan basit bir hak mücadelesi bile terör kapsamına sokularak boğulmak istenmektedir. Tam da bu yüzden bu gözaltı ve tutuklama saldırısı tüm işçi sınıfına ve toplumun mücadeleci kesimlerinedir. Tüm kamuoyunu bu süreci takip etmeye ve sahiplenmeye çağırıyoruz. Başta DEV TEKSTİL ve MİB olmak üzere bu dava ve tutuklama sürecini yaygın bir teşhir ve örgütlenme çalışmasına dönüştürülmeli diye düşünüyoruz. Bu yanı ile tecrit duvarlarını aşabildiğimiz kadarıyla yaşadığımız süreci anlatmaya çalışacağız.

Tutuklanan arkadaşlardan Furkan İşler ve Ekrem Yavuz Balta 2 No’lu F tipinde, Murat Bal, Hakan Koç ve Emek Sedar Çiçek 1 No’lu F tipinde ve biz Karaçam kardeşler de 1 No’lu F tipindeyiz. Moralimiz ve sağlığımız yerinde. Mensubu olduğumuz işçi sınıfının haklı davasından aldığımız güçle, başımız dik avluda volta atıyoruz. Sizden iki temel isteğimiz var; birincisi her türlü saldırıya rağmen mücadele mevzilerimizin savunulması, ikincisi ise bizleri tecrit altında yalnız bırakmayacak olan kitap ve mektup desteğidir.

Dava sürecini takip eden, bizleri yalnız bırakmayan avukatlarımıza ve avukat dostlarımıza, yanı sıra da süreci yakından takip eden dostlara, yoldaşlara teşekkür ederiz.

Tüm dostlara, yoldaşlara kucak dolusu selamlar.

Ali Karaçam-Veli Karaçam

Tekirdağ 1 No’lu F Tipi B2”