2023-25 MESS Grup TİS görüşmeleri Eylül ayında başlayacak. 150 binden fazla metal işçisini kapsayan sözleşme sürecine derinleşen ekonomik kriz koşullarında giriyoruz. Reel ücretler geriliyor. Alım gücümüz düşüyor. Vergi yükümüz artıyor. Çalışma koşullarımız daha da ağırlaşıyor. Buna karşın sektörümüzdeki yetkili sendikalar dün olduğu bugün de işçilerin sorun ve taleplerine kulaklarını tıkıyorlar. Bunları esas alacak bir mücadeleye işçiyi hazırlamıyorlar.
Metal işçilerini MESS kapitalistleri adına denetim altında tutmak dışında bir misyonu bulunmayan Türk Metal bir anket çalışması yaptı. Ancak yönlendirmeli sorularla işçileri en aza razı etmeye çalışan bu çalışma işçilerin yoğun tepkisine konu oldu. Farklı bir çizgiye sahip olduğunu iddia eden Birleşik Metal ise fabrikalarda komite toplantıları yapıyor. Bu görünürde olumlu bir tutum ama birçok fabrika toplantısından anlaşıldığı kadarıyla Birleşik Metal yöneticileri de işçileri gerçekçilik adına geri taleplere ikna etmeye çalışıyor. Türk Metal’in bir kopyası olan Özçelik-İş ise göstermelik bir çaba içine dahi girmiyor.
2015 Metal Fırtına’nın yaratıcısı olan ve kurulduğundan bu yana metal işçilerinin gerçek istem ve taleplerinin sözcüsü olan birliğimiz 24 Temmuz-10 Ağustos tarihleri arasında bir anket çalışması yürüttü. Çoğu, sektörün temel işletmesi olan 120 fabrikadan 1013 işçiyle yapılan bu anket çalışmasının sonuçları göstermektedir ki; metal işçiler sefalet ücretlerini kabul etmemekte, insanca yaşamaya yeten ücret istemektedir. TÜİK’in gerçeği yansıtmayan enflasyon verilerine güvenmemektedir. TÜİK enflasyonuna endeksli artışların kendilerini sefalete mahkum ettiğinin farkındadır. Asgari ücret zamlarının ücretlerine yansıtılmasından sözleşme süresinin kısaltılmasına, gerçek enflasyon rakamlarının esea alınmasına kadar bir dizi talebe sahip çıkmaktadır. Hepsinden önemlisi bu yaşamsal talepleri için mücadele etmek istemekte ancak sektörde yetkili konumda bulunan sendikalara güvenmemektedir. Bu tablo göstermektedir ki metal işçisi önündeki tüm engellere rağmen bir çıkış yolu aramaktadır.
Gerçekleştirdiğimiz anketin sonuçlarını başta metal işçileri olmak üzere tüm işçi sınıfı ve emek kamuoyunun dikkatine sunuyor; başlayacak toplu sözleşme sürecinde herkesi metal işçilerinin taleplerinin yanında yer almaya çağırıyoruz.
İnsanca yaşanabilir bir ücret değil yoksulluk sınırı baz alınıyor!
15 sorunun yer aldığı ankette ilk soru "Ücret zammı ne kadar olmalıdır?" sorusuydu. Ankete katılanların ezici bir çoğunluğu % 150’nin üzerinde zam istiyor. Ortalama ücretler düşünüldüğünde % 150 zammın tamamı alınsa bile ücretler gerçekte yoksulluk sınırın altında kalıyor. Zaten birçok işçi de bu soruyu doğrudan yoksulluk sınırın üstünde olmalıdır diye yanıtlıyor. Açık bırakılan diğer seçeneğini işaretleyen işçiler arasında insanca yaşamak için çok daha yüksek ücret taleplerini dile getirenler de var.
Ayrıca sosyal haklara en az % 200 oranında zam isteniyor.
Sorun sadece ne kadar ücret artışı sağlanacağı değil bunu nasıl korunacağı!
Ücretlerin ne kadar olacağı kadar artan enflasyon karşısında nasıl korunacağı diğer önemli bir başlığı oluşturuyor. Ankete katılan birçok işçi yapılan zammın daha cebe girmeden erimesinin önüne geçmek için zam oranlarının 3 aylık periyotlara göre belirlenmesini istiyor. Bunla bağlantılı diğer bir başlığı ise asgari ücrette yapılan son artışlar oluşturuyor. Metal işçisi asgari ücret artışlarının doğrudan tüm ücretlere yansıtılmasını, böylece ücretlerinin korunmasını istiyor. "Asgari ücret zamları için sözleşmeye koruma maddesi eklenmeli midir? " sorusunu ankette katılan işçilerin % 99.1’i evet diyerek yanıtlıyor.
Yalancı TUİK güven yok!
Anket sonuçları bir kez daha gösteriyor ki metal işçisi yalancı TUİK verilerinin, yani devletin verilerinin zam oranlarının hesaplanasında esas alınmasına karşı çıkıyor. Geçmiş dönem sözleşmelerde yalancı TÜİK'in enflasyon verileri ile yapılan zamlar metal işçilerinin ücretlerinin erimesine neden olmuştu. Asgari ücrete yapılan zamlarla metal işçilerinin büyük çoğunluğu asgari ücret düzeyindeki ücretler almaya başladılar. Tam da bu yüzden metal işçileri gerçek enflasyon karşısında korunmak istiyor.
Ankete katılan birçok işçi devletin açıkladığı enflasyon rakamlarının haricinde bir enflasyon hesaplanması yapılması gerektiğini söylerken temel gıda maddelerinin bunda esas alınması talebi öne çıkıyor.
Metal işçisi vergi soygununa “Artık yeter!” diyor!
İşçi sınıfının en büyük sorunlarından olan ve metal işçisinin yaşamını direkt olarak etkileyen vergi kesintilerine konusunda ankete katılan işçilerin öneri ve çözümü basit. Vergi kesintilerinin patronlar tarafından ödenmesi gerektiğini söyleyen metal işçileri ayrıca yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerden vergi kesintisi yapılmaması gerektiğini düşünüyor. Bu talep sözleşmenin brüt üzerinden değil, net üzerinden imzalanmasının önemini bir kez daha gösteriyor.
Sözleşme süresi 1 yıl olsun!
Sözleşme süresi artan enflasyon koşullarında işçiler için ayrı bir önem kazanmış görünüyor. Ankete katılanların % 88’i sözleşmenin bir yıllık olmasını istiyor. Bir yıllık sözleşmelerle ücretlerdeki reel değer kaybının daha kolay dengelenebileceği düşünülüyor.
Sendikacılara güven yok!
İşçilerin üyesi oldukları sendikanın yönetimlerine ve anlayışlarına güven duymaması sendikal hareketin tablosunun bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. İşçiler sendikal bürokrasiye ve ağalığa tepkilerini anketimize kendi düşüncelerini yazarak da eklemişlerdir. Merkez, şube yönetimlerine, temsilciliğe güvensizlik % 90 oranındadır. Pandemi ve ekonomik krizin yansımalarına karşı adım atmayan, sessizlikle iktidarın ve sermayenin saldırılarını izleyen bu sendikal anlayışın miadı dolmuştur ve aşılmayı beklemektedir. Önümüzdeki TİS sürecinde taleplerini sermayeye kabul ettirebilmek için girişeceği mücadelede metal işçisinin sendikal bürokrasiye karşı da mücadele edeceği gerçeği gözler önündedir.
Daha sözleşme süreci resmen başlamadan, anketler ve taleplerin toplanması safhasında metal işçileri % 80'lik oranda sözleşme sürecinin şeffaf ilerlemediğini düşünmektedir. Bu hali ile oluşturulacak taslağa güvenin olamadığı açıktır. Bir önceki sözleşme, yani Türk Metal’in “Yüzyılın Sözleşmesi” olarak allayıp pulladığı sözleşme anketi dolduran işçiler tarafından başarısız ve fiyasko olarak görülmektedir.
Metal işçisi etkin ön bir hazırlık istiyor!
“Sözleşme süreçleri nasıl yürütülmeli ve neler yapılmalıdır?” sorusuna verilen yanıtlar hem ihtiyaçlar hem de eksiklikler konusunda metal işçisinin belli bir açıklığa sahip olduğunu göstermektedir.
Metal işçisi;
- Her fabrikada TİS komitelerinin kurulmasını
- Grev hazırlıklarına taslak ile birlikte başlanması,
- İşçinin onayı olmadan sözleşme başta olmak üzere hiçbir maddeye imza atılmamasını istiyor.
Ayrıca ankette taslağın üye toplantıları ile kesinleştirilmesiyle birlikte fabrika içi uyarı eylemlerinin başlaması talebi ön plana çıkmıştır. Metal işçileri söz, yetki ve karar hakkının tabana verilmesini talep etmekte; sessiz, sedasız ilerleyen TİS süreçlerinin yerine grev hazırlığı ve fabrika eylemleri talep etmektedir. Kısacası metal işçileri mücadele ederek, tabanın gücü ile kazanacağını düşünmektedir.
Genel grev talebi…
Son olarak ise sınıfımıza yönelik topyekûn saldırılara karşı büyük mitinglerin düzenlenmesini ve genel greve gidilmesini istemesi mevcut saldırıların ancak bütünlüklü bir mücadele ile püskürtüleceği konusunda belli bir açıklığın bulunduğunu gösteriyor.
"Metal işçileri ne istiyor?" anketimize verilen cevaplar ve bu cevapların sonuçları genel talepler ve mücadele programı için metal işçilerine bakış sunmaktadır. Türk Metal, Birleşik Metal-İş, Özçelik-İş ve TOMİS üyelerinin katıldığı anketimiz ayrıca sendikaların kendi içinde kapalı yürüttükleri taslak hazırlama süreçlerine karşı metal işçilerinin fabrika, sendika fark etmeksizin genel düşüncelerini açığa çıkarmıştır.
Artık metal işçisi taslak hazırlama sürecinden başlayarak taleplerini savunmalı ve yaşam koşullarını belirleyecek MESS Grup TİS sürecinde ipleri eline almalıdır.
Metal İşçileri Birliği