25 Kasım 2018’deki engellenen yürüyüş nedeniyle haklarında dava açılan kadınlar Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
25 Kasım Kadın Platformu adına basın açıklamasını okuyan Nevruz Tuğçe Özçelik, İstanbul’da 2006 tarihinden beri 25 Kasım Kadın Platformu’nun her yıl İstiklal Caddesinde, erkek-devlet şiddetine karşı eylem düzenlediğini hatırlatarak şunları ifade etti:
“25 Kasım 2018’de ise yürüyüşümüz, 17 yıl boyunca gerçekleştirildiği caddede engellendi, kadınlar bu engelleri tanımadı ve bundan neredeyse 4 yıl sonra orada bulunan kadınlara dava açıldı. Bu dava bugün, 30. Onur Haftası’nın ve iki gün sonra gerçekleşecek olan 20. Onur Yürüyüşü’nün yasaklandığı; faşist, İslamcı, paramiliter yapılar tarafından tehdit edildiği, her türlü kadın düşmanlığı, homofobi ve transfobinin devlet eliyle körüklendiği bir ortamda gerçekleşiyor. Davanın amacının bizi yıldırmak, mücadeleden caydırmak olduğunu iyi biliyoruz. Ama bizim mücadelemiz hayatlarımız için, eşit ve özgür nefes almak için, bizi sömüren, baskılayan, ikincil kılan bu düzeni değiştirmek için! Vazgeçme ihtimalimiz yok. Haksız ve hukuksuz olan 25 Kasım 2018 günü orada bulunan biz kadınların, transların o caddede yürüme ısrarı değil, karşımızda bulunan polis barikatıdır. Erkek şiddetine, kadın cinayetlerine, trans cinayetlerine, savaşa, devlet eliyle kadın bedenine yönelen şiddete karşı dünyanın neredeyse her yanında aynı günde gerçekleştirilen, İstiklal caddesinde de yıllardır yaptığımız eylemimiz suç değil, hakkımız.”
“Kabul etmemiz mümkün değil”
O günden bugüne kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Özçelik “Erkeklerin istemediği bir şey yaptığımız anda öldürülmemizin meşru sayıldığı bir ülkede bizim sokakta eylem yapmamız mı ‘hukuka aykırı’? Bunu kabul etmemiz mümkün değil” dedi.
Özçelik son olarak şu ifadelere yer verdi:
“Ama bugün öyle bir koşulda yaşıyoruz ki Onur Yürüyüşü yasak, 8 Mart yasak, 25 Kasım yasak, haber yapmak yasak, twit atmak yasak; ama kadınları öldürmenin bahanesi olabilir, erkek adalet tarafından mazur görülebilir. Yani bir kadını öldüresiye dövmek değil, hakkına sahip çıkmak suç haline getirildi. Bizim bugün yargılanmamız da tam da bunun ifadesidir. Bunun karşısında susmaya da itaat etmeye de niyetimiz yok. Bu sene de hem 25 Kasım’da hem diğer günlerde erkek-devlet şiddetine karşı sokaktayız!”