Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), “sarayın gözde aparatı” unvanını pekiştiren adımlar atamaya devam ederken, AKP-MHP rejimi de bu yozlaşmış kurum için kesenin ağzını her zaman açık tutuyor. “Vergi” adı altında işçi ve emekçilerden çaldıkları paradan DİB’e akıl almaz bir bütçe ayıran Saray rejimi, “Külliye”, “İhtisas Merkezi” gibi adlar altında inşa edilen ‘tesisler’ için de aynı pervasızlığı sergiliyor.
BirGün’den Mustafa Bildirici’nin haberine göre, İzmir’de yeni bir ‘tesis’ inşa ettiren DİB’e yüz milyonlarca liralık bütçe ayrıldı. Ülkenin farklı kentlerinde ‘tesisler’ açan gericilik yuvası DİB, güya ‘ahiret’ işleriyle uğraşıyor. Oysa şatafat düşkünlüğünde sınır tanımayan bu gericilik yuvası yozlaşmış kurum, saraylarda sefahat sürenlerle yarışıyor.
“İzmir Dini Yüksek İhtisas Merkezi” için yapılan inşaata harcanacak toplam paranın miktarı, Saray rejiminin mafyalaştıkça Diyanet’e daha çok para ayırdığına işarete ediyor. 2022 yılında yapımına başlanan, 2025 yılına kadar tamamlanması planlanan 23 bin 122 metrekarelik tesis için merkezi bütçeden Diyanet’e 279 milyon 185 bin TL ayrıldığı belirtildi.
On milyonları sefalete mahkum eden Saray rejimi, emekçilerden gasp ettiği parandan, bir aparat olarak kullandığı Diyanet’e akıl almaz meblağlar aktarıyor. Bu yozlaşmış kuruma dev bir bütçe ayırmakla yetinmeyen AKP-MHP koalisyonu, gericilik propagandası yapmak dışında bir işe yaramayan ‘tesisler’ için de yüz milyonlarca lira ek ödemeler yapıyor.
***
Çöküş korkusu derinleştikçe saldırganlaşan rejimin ağırlık verdiği bir diğer konu ise din istismarını alabildiğine yaygınlaştırmak ve Orta Çağ artığı ideolojisini topluma dayatmaktır. Mafyatik rejimin bu kirli ‘dünyevi’ işlerini yapan Diyanet’e bu kadar para aktarılması, Saray’a yaptığı bu alçaltıcı hizmetlerin karşılığı oluyor.
Bu arada Ali Erbaş başta olmak üzere DİB şeflerinin rejime başka hizmetleri de oluyor. Toplumda sapkınlığı teşvik eden fetvalar veren DİB şefleri, ekonomiye de el atıyorlar. Rejimin çarpık ekonomik politikasının da etkisiyle enflasyonun %150’leri aştığı koşullarda “fiyatları Allah belirliyor” fetvası veren DİB, satın alma gücü düştüğü için yeterli gıda alamayan işçi ve emekçilere önerdiği çözüm ise, “pazara akşam saatlerinde gidin, çürük sebze-meyve alın” şeklinde oldu.
Saray rejimine yaptıkları hizmetler karşılığında sefahat içinde yaşama imkanına kavuşsalar da riyakarlık batağında yüzen DİB’in şefleri ahlaki ve insani yönden ise tam bir yozlaşma ve çöküş içine yuvarlanmış görünüyorlar. İşçilerin ezici çoğunluğunu asgari ücrete mahkum eden, asgari ücreti ise açlık sınırının altına çeken AKP-MHP rejiminin Diyanet söz konusu olduğunda bu kadar bonkör olması, bu kurumun mafyatik rejimin elinde kullanışlı bir aparat olmasından kaynaklanıyor. İşçi ve emekçiler kokuşmuş Saray rejimini yıkmak için mücadele ederken, bu karanlık yuvası yozlaşmış kurumun lağvedilmesini de talep etmelidirler.