Diyanet yargıya el mi atıyor?

DİB, din istismarı alanında sorumlu bir kurum olarak misyonunu oynarken, “Diyanet yargı alanına mı el atıyor?” sorusuna yol açan bir icraata imza attığı ortaya çıktı. Sınırlarını aşan Diyanet, Kobani Davası’na müdahil olmak için mahkemeye dilekçe vermiş.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 07 Ağustos 2023
  • 08:00

Sermayenin “demir yumruğu” misyonuyla hareket eden AKP-MHP rejimi, emekçileri daha çok yoksullaştırma, muhalifleri zorbalıkla yıldırma, din istismarına ağırlık verme, şoven ırkçılığı yayma döngüsüne odaklanmış görünüyor. Bu döngüde Sarayın kullanışlı aparatı Diyanet (Diyanet İşleri Başkanlığı / DİB) özellikle öne çıkıyor. 

Rejim hem açlığa ve sefalete mahkum ettiği emekçileri “din afyonu” ile uyuşturmak hem genç kuşakların zihinlerini esaret altına alabilmek amacıyla Diyanete özel bir misyon biçiyor. Din istismarı kapsamında tarikatlar, Milli Eğitim Bakanlığı ve saraydan beslenen medya gibi araçlar da kullanılıyor. Buna rağmen istismar faaliyetlerinin merkezinde DİB bulunuyor. 

Devlet bütçesinden büyük bir pay alan DİB, israfta sınır tanımıyor. Bundan dolayı son yıllarda yıllık bütçesini Ağustos, Eylül ayları gelmeden tüketiyor. Ancak bu sorun teşkil etmiyor. Zira Saray rejimi bu aparatından parayı esirgemiyor. AKP şefi Tayyip Erdoğan “tasarruf yapın” diye vaaz verdiğinde Diyanet yılın ilk yedi ayında 20 milyar TL’yi har vurup harman savurmuştu. Yoksulluğu derinleştiren politikalar dolu dizgin devam ederken, rejim zorbalıkta sınır tanınmazken, Diyanet’in Saray için önemi de artıyor. 

DİB, din istismarı alanında sorumlu bir kurum olarak misyonunu oynarken, “Diyanet yargı alanına mı el atıyor?” sorusuna yol açan bir icraata imza attığı ortaya çıktı. Sınırlarını aşan Diyanet, Kobani Davası’na müdahil olmak için mahkemeye dilekçe vermiş. 

Birgün.com.tr’nin konuyla ilgili haberinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın karar aşamasına yaklaşan Kobani Davası'na katılma talebinde bulunduğu, bu amaçla davaya bakan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dilekçe gönderdiği belirtiliyor. Camilerin zarar gördüğünü öne süren DİB, Selahattin Demirtaş başta olmak üzere yargılanan 108 kişinin cezalandırılmasını talep ediyor. 

Topluma “ahiret” üzerinden vaazlar veren, yoksulluk ve sefalete şükretmelerini tavsiye eden Sarayın aparatı Diyanet, “dünyevi” işlerle iştigal etmekle yetinmiyor, uyduruk bir davada taraf olarak zulüm ve zorbalığa “ilahi kalkan” oluşturabileceğini var sayıyor. Zira her yönüyle gayrı meşru, düzen hukukuna göre bile garabetlerle dolu bir davada taraf olan Diyanet, sadece yoksulluk ve sefaletin değil, zulüm ve zorbalığın “meşrulaştırıcısı” rolüne de soyunmuş görünüyor. 

Gazetecileri, aydınları zindanlara atan Saray yargısı; katilleri, tecavüzcüleri, dolandırıcıları, çete başlarını, yolsuzluk yapanları sokaklara salıyor. “Sarayın sopası” gibi alçaltıcı bir rol üstlenen yargının toplum nezdinde beş paralık bir saygınlığı/güvenirliği bile yoktur. Görünen o ki, Diyanet Sarayın zorbalığına kalkan olmanın yanı sıra, tetikçilik yapan yargıya da meşruluk kazandırabileceğini sanıyor. Oysa Diyaneti bile bu kirli işlerde kullanan kokuşmuş bir rejimin zorbalığını artık “kutsal şal” da örtemez!