12 Eylül'ü aşan bir tasfiye dalgasıyla üniversitelerdeki toplumsal muhalefeti ezip tümüyle sermayenin ve dinci-gerici tarikatların arka bahçesi haline getirmeyi hedefleyen Erdoğan ve AKP’si bu doğrultuda atamalarına yenilerini ekledi.
Barış İçin Akademisyenler’e dönük saldırıları takiben 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte akademide tasfiye dalgası devreye girmişti. Bunu takiben dinci-faşist AKP-MHP iktidarının üniversitelerdeki kadrolaşmasının önü, rektör atama yetkisinin tümüyle Erdoğan’a devriyle birlikte ardına kadar açılmıştı.
Devletin tüm kurumlarında olduğu gibi eğitim alanında da kadrolaşma çalışmalarına devam eden Erdoğan ve AKP’si, rektör atamalarını bu çerçevede etkin olarak kullanıyor. AKP'ye yakınlığı ile bilinen, bilim ve akademiyle ilgisi olmayan, başta yandaşları olmak üzere sermayeyle ilişkileri bulunan, cemaat-tarikat uzantısı vakıflarda ya da AKP iktidarı döneminde yükselmiş bürokratlar rektörlük koltuğuna oturtuluyor.
AKP şefi Tayyip Erdoğan bu kapsamda iki gün önce de 16 üniversiteye yeni atamalar gerçekleştirdi. Üniversitenin asıl özneleri olan öğrencilerin, akademisyenlerin ve çalışanların iradesi hiçe sayılarak 16 üniversiteye yeni rektör atandı. Ataması yapılan isimlerin geçmişleri, sermaye devletinin üniversiteleri kendi himayelerinin altına almaya çalıştıklarının yeni bir kanıtı oldu. Yeni rektörlerin ezici çoğunluğu AKP yandaşı.
Atanan yandaş rektörler
Ankara Üniversitesi rektörlük koltuğuna getirtilen Prof. Dr. Necdet Ünüvar bu isimler arasından en göze çarpanı. AKP'den dört dönem milletvekilliği ve 2002-2007 döneminde Sağlık Bakanlığı Müşteşarlığı yapan Ünüvar, Menzil tarikatının eski liderinin ölüm yıldönümünde sosyal medya hesabından düzenli olarak taziye mesajları paylaşıyor.
Erzurum Üniverisitesi'ne tekrar atanan Prof. Dr. Ömer Çomaklı da 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde AKP aday adayı idi. Ömer Çomaklı, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı'nın kardeşi. Şafak Çomaklı ise gündeme yaptığı canlı yayında Erdoğan için “reis” diyerek gelmişti. Aileden birilerinin sürekli rektör olarak atanması sosyal medyada tepki ile karşılandı.
19 Mayıs Üniversitesi'ne atanan Prof. Dr. Yavuz Ünal ise 2008-2015 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesiydi.
Malatya'da bulunan İnönü Üniversitesi'ne tekrar rektör olarak atanan Prof. Dr. Ahmet Kızılay, AKP'nin KHK ile ilerici-demokrat akademisyenleri üniversitelerden uzaklaştırarak boşalttığı kadroları doldurmak için birden fazla yetki verdiği isimlerden. Kızılay'ın İnönü Üniversitesi'nde rektörlük görevinin dışında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Vekilliği yapmıştı.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi rektörlüğüne tekrar atanan Prof. Dr. Alim Yıldız ise çeşitli islami dergilerin editörlükten sanat yönetmenliğine dek farklı görevlerini yürütmüş bulunuyor. Ayrıca AKP'ye olan desteğini her daim göstermek için yanıp tutuşan Yıldız, sosyal medya hesapları aracılığı ile sadakatini övgü dolu cümlelerle ispatlıyor.
Fırat Üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ın ASELSAN'da mühendis olan oğlu ile matematik öğretmeni olan gelininin “FETÖ” ile ilişkili olduğu iddiaları ortaya atılmıştı. Buna karşın, Elazığ'da yayınlanan bir yerel gazetede Göktaş'ın “AK Parti ilkeleri ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedeflerine inanmış karakter sahibi yakın dost ve arkadaşlara” sahip olduğu vurgulanıyor ve AKP'nin bu atama ile ilk kez Fırat Üniversitesinde iktidar olabileceğinin altı çiziliyor.
“Atanmış rektörler, rektör olamaz”
Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ne ise tekrar atanan Mustafa Verşan Kök, üniversitedeki baskıcı uygulamaları ile biliniyor. LGBT+ yürüyüşlerine getirdiği yasaklarla bilinen rektör için change.org'da “Rektörlüğü bıraksın, AKP'den milletvekili olsun” başlığı ile imza kampanyası dahi bulunuyor.
Kök'ün tekrar rektör olmasına ilk tepki de ODTÜ öğrenci topluluklarından geldi. ODTÜ'nün 51 öğrenci topluluğu “Atanmış rektörler, ODTÜ'ye rektör olamaz” dedi. Açıklamada Kök yönetiminin kabarık sicili paylaşıldı ve “Üniversitelerde tüm bileşenlerin katılımı ile gerçekleşmeyen seçimlerle gelmeyen, atanan rektörler bu baskıları devam ettirecektir” denildi. “Verşan Kök'ün geçmiş dönemde yaptıkları, önümüzdeki süreçte yapacaklarının bir göstergesidir” denilen açıklamada Erdoğan tarafından yapılan atamanın, üniversitenin demokratik yapısına zarar vermesinden ve esas bileşenlerini hiçe saymasından ötürü kabul edilemeyeceği vurgulandı. Üniversitelerde her bileşenin söz hakkı olması, rektörlük seçimlerinin öğrencilerin, akademisyenlerin ve emekçilerin ortak iradesiyle gerçekleşmesi istenen açıklamada, Verşan Kök'ün ODTÜ geleneklerini, kültürünü, bileşenlerini tanıması ve en kısa sürede istifa etmesi talep edildi.