TÜİK, Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı, BDDK, Strateji Bütçe Başkanlığı verileri kullanılarak yapılan analizde, sanayide görece büyümenin istihdamı azaltma ve ücretleri reel olarak düşürme pahasına gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. Analizde ortaya çıkan başlıklar özele şöyle:
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilen 2018 sonrası sanayi üretimi patinaj yapıp yıllık büyümesi yüzde 1’in altında kalırken 2020 yılında da zorlama etkenlerle yaratılan rüzgarla ancak yüzde 1,6 artış gösterebildi. Bunu, birim başına daha az saatte (daha az fiili istihdam ile) gerçekleştiren sanayi, işgücünün iş yükünü de artırarak gerçekleştirmiş oldu. Bu durum, saatlik işgücünün veriminin artması olarak tezahür etti.
-Ne var ki, bindirilen bu ağır yüke karşılık birim üretim başına alınan nominal ücret, tüketici enflasyonu karşısında tutunamadı ve reel olarak yüzde 5 geriye düştü. Hesap, dolar fiyatı üstünden yapıldığında 2020’de yüzde 24 artan dolar fiyatı karşısında birim üretime düşen ücretteki reel gerileme yüzde 12’yi geçti. Bu da sanayinin su üstünde tutunmasının yükünün emek kesimine yıkıldığının, bölüşümde adaletsizliğin pandemi döneminde artırılarak emek aleyhine büyütüldüğünün göstergesi sayılır.
-Sanayi üretimi, pandemi yılı 2020’de yüzde 1,6 artış göstermesine karşın, reel ücretlerin yüzde 5 küçülmesi, üretim-refah büyümesinden ücretlilerin pay almak bir yana bölüşümde yeni alım gücü kayıplarına uğradığını, yoksullaştıklarını gösteriyor.
-Bu göreli yoksullaşmanın başka bir fotoğrafı, “Gelire Göre GSYH” verilerinden de izlenebilir. GSYH pastasının işgücü, işletme kârı ve vergi olarak nasıl paylaşıldığını gösteren bu seride, işgücünün payının gerilediği görülüyor.
-2020’de GSYH yüzde 1,8 büyürken, işgücünün GSYH’deki payı bir önceki yıla göre artmadı, 2019’da yüzde 31,3 olan işgücünün payı, 2020’de yüzde 29,4’e düştü. Geri kalanı ise işletme kârı ve vergi olarak paylaşıldı. Yani yüzde 1,8 artış da olsa, artan refahtan işgücü pay alamadı; tersine artan milli gelirden payı azaldı. Sanayideki işgücü, toplam milli gelirden 2019’da yüzde 7,4 pay alırken 2020’de payı yüzde 7,1’e düştü.
-Sanayi özelinde gözlenen, daha az istihdamla üretim eğilimi, işsizliğe yeni eklemeler yaptı. TÜİK, uzun süre direndiği geniş tanımlı işsizlik verilerini “atıl işgücü” tanımıyla da olsa yayınlamaya başlayınca, yüzde 12-13 dolayında seyreden dar tanımlı işsizliğin gerçeğinin yüzde 30’u aştığı anlaşıldı. Bu, yine 4 milyon dolayında seyreden iş arayan işsiz, yani dar tanımlı işsiz sayısının, gerçekte 10,7 milyona ulaştığını, dolayısıyla gerçek işsizlik fotoğrafının yüzde 60 oranında kamufle edildiğini de ortaya çıkardı.
-Özellikle kadınların işgücü piyasası dışına atılmaları gerçeği öne çıkıyor. Mart 2019-Kasım 2020 arası 20 ayda kadın istihdamında 9 milyon 100 binden 8 milyon 300 bine gerileme yaşandı. Bu, 800 bin net kadın istihdam kaybı anlamına geliyor. Tarımdaki kadın istihdamında ise kayıp yaklaşık 350 bin. Önemli olan tarım dışı sektörler. Ağırlıkla hizmetler olmak üzere istihdam kaybı 550 bin. Bu dönemde iş arayan kadın sayısında da 380 bin azalma var. İşgücüne kadın katılım oranı 20 ay içinde 4,8 puan azaldı. Bu büyük kaybın ne zaman, nasıl telafi edileceği bilinmiyor.