Koronavirüs salgınında, sokağa çıkma kısıtlamaları başta olmak üzere uygulanan çok sayıda tedbirin 1 Mart itibariyle kademeli olarak kaldırılması bekleniyor. İller, vaka ve aşı oranları gibi kriterlere göre düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak sınıflandırılacak, bu sınıflandırmaya göre normalleşme adımları atılacak.
'Çok yüksek riskli' iller kategorisinde Karadeniz detayı”
Gazete Duvar’da yer alan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre 100 binde 10 vakanın altındaki iller "düşük riskli", 100 binde 11–35 arası vaka olan iller "orta riskli", 100 binde 36–100 arası vakası bulunan iller "yüksek riskli", 100 binde 100'ün üstünde vaka seyri görülen iller ise "çok yüksek riskli" kategorisine göre değerlendirilecek. Düşük riskli iller "mavi", orta risk "sarı", yüksek risk "turuncu", çok yüksek risk "kırmızı" ile gösterilecek.
Buna göre vaka durumlarına göre "düşük riskli" illerin başında Batman, Şırnak, Hakkari, Muş gelirken, "çok yüksek riskli" iller kategorisinde Karadeniz bölgesindeki kentler dikkat çekiyor. Buna göre Ordu, Giresun, Trabzon, Samsun ve Rize riskli illerin başında geliyor. Normalleşme adımları kapsamında 1 Mart itibariyle yüz yüze eğitime geçileceği açıklanırken, illerdeki vaka sayılarına göre de kafe, lokanta, AVM gibi işyerlerinin açılması gündemde. Öte yandan uzmanlar vaka sayılarındaki artış, mutant virüs riski nedeniyle normalleşme sürecine geçmek için henüz erken olduğunu söylüyor.
'Normalleşmenin zamanı olduğunu düşünmüyorum'
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın 'yerinde karar' diye ifade ettiği süreci değerlendiren Halk Sağlığı Uzmanları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sarp Üner, son haftalarda yeniden yükselişe geçen vaka sayılarına ilişkin şunları söyledi: “Haftalık rakamlara bakıldığında önlemlerin alındığı 25 Kasım'da 188 bin civarında vaka, test pozitifliği de yüzde 17 civarındaydı. Bu önlemler bir ölçüye kadar fayda sağladı. Aradan geçen iki aylık süreçte yani 26 Ocak'ta haftalık vaka sayımız 36 bin civarına, test pozitifliği ise yüzde 3,2'ye düşmüş. Yani vaka sayısı neredeyse 5 kattan fazla, test pozitifliği ise 5'te birinden fazla düşmüş. Ocak ayının son haftasındaki bu düşüş alınan önlemler sonrası en fazla düşüş olarak karşımıza çıkıyor. Fakat aradan bir ay daha geçti ve bu süreçte vaka sayımız arttı. Şu anda haftalık 55 bin civarında, test pozitifliğimiz de iki katından fazla arttı. Yani yüzde 6,6'ya kadar artarak çıktı. Bu dönemde vakaların bu kadar artmış olmasına karşın yapılan test sayısı düşmüş. 1 milyon civarında test yaparken bu rakam 800 binlere düştü. Yani biz bundan bir ay önceki kadar test yapsak çok daha fazla vaka bulurduk. Dolayısıyla şu an için normalleşmenin veya önlemlerin kademeli olarak azaltılmasının zamanı olduğunu düşünmüyorum.”
'Sadece 4 il için normalleşme mümkün'
Covid–19 salgınında en riskli durumlardan birinin de mutasyona uğramış virüsler olduğuna vurgu yapan Üner, Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan il bazındaki vaka sayılarına göre sadece 4 ilde normalleşmeden söz edilebileceğini kaydetti. İlle bazında salgının 4 aşamaya ayrıldığını belirten Prof. Dr. Üner, şöyle devam etti: “Önümüzde şöyle bir sıkıntı var; Mutasyona uğramış virüse bağlı hastalıkları biz görüyoruz; ama ne kadar gördüğümüzü bilmiyoruz. Mutasyona uğramış virüs daha fazla bulaşıcı ve öldürücülüğünün de daha fazla olduğu konusunda yorumlar var. Dolayısıyla vaka sayımız artarken, mutasyona uğramış virüs varken bizim biraz daha tedbirleri sıkılaştırmamız lazım. Mavi iller (Batman, Şırnak, Hakkari ve Muş) için normalleşme adımları atılabilir ama özellikle turuncu ve sarı iller için tedbirlerin daha da artırılması gerekiyor. Yani ihtiyacımız olan 1 Mart itibarıyla başlatılacak olan “açılım” değil, özellikle vaka yüzdesinin çok yüksek olduğu yerlerde kapanmayla birlikte çok sert tedbirlerin alınmasıdır.
'Yüz yüze eğitimde Türkiye için tek bir model uygulanması çok doğru değil'
Yüz yüze eğitime ilişkin kararın da il bazında değerlendirilmesi gerekiyor. Okulların açılması için bazı kriterler var ve birçok il bu kriterlere uymuyor. Türkiye için bakıldığında okulların açılması için günlük vaka sayısı bin 200 civarında olmalı; ama bizde rakam 9 bin civarında. Öğretmenlerin aşılanması konusu da çok doğru bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor. Okulların açılması veya kapatılmasının da avantaj ve dezavantajları var. Çocuklar için okulların kapalı olması ruh sağlığını olumsuz etkiliyor ve fırsat eşitsizliği yaratıyor. Okullar açıldığında ise bulaş riski artıyor. Bizdeki vaka sayılarını göz önüne alırsak tüm Türkiye için tek bir model uygulanması çok doğru değil. Bölgeler arası farklı uygulamalar olabilir. Bu kapsamda da çok atıl kalan il pandemi kurullarının aktifleştirilmesi ve bu kurullarda mutlaka halk sağlığı uzmanlarının bulundurulması gerekiyor. İllerin vaka durumlarına göre okulların açılıp veya açılmamasına karar verilmeli.”
Karadeniz için kapanma önerisi
Karadeniz Bölgesi'ndeki yüksek vaka oranlarına vurgu yaparak o bölge için “kapanma” öneren Prof. Dr. Sarp Üner, aşılama hızının da düşük seyrettiğini ifade etti ve “İşin daha çok başındayız. Şu anda aşılama oranları yüzde 10 civarında ve bu oran çok yetersiz. Bu durumda elimizdeki halk sağlığı önlemlerine daha da sarılmalıyız. Yani, kalabalık ortamlarda bulunulmaması, gerekmediği sürece toplu taşımanın kullanılmaması ve mesafe kurallarının es geçilmemesi gerekiyor. Karadeniz için de ek tedbirler alınmalı, bu kapanma da olabilir” dedi.
Karadeniz bölgesindeki vaka artışlarının en büyük nedeni ak parti kongreleri'
Türk Tabipleri Birliği ikinci başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten de normalleşme sürecine geçilmesi için henüz erken olduğu görüşünde. Ökten, “Vaka sayımız 6 bin 500’lere inmişken yeniden 9 binlere çıktı. Günlük iyileşen vaka sayımız da istenilen düzeyde değil. Kırmızı alarm dediğimiz yüksek riskli il sayısı 9 ilden 12 ile çıktı. Durum böyleyken normalleşmeye geçmek için henüz erken” dedi.
Ökten, son günlerde vaka sayılarının artığı Karadeniz bölgesinde ise tedbirlerin artırılması gerektiğine vurgu yaparak, “Türk Tabipleri Birliği olarak salgının başından bu yana illere göre vaka durumlarının açıklanması ve ona göre önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyoruz. Yüksek riskli yerlerde önlemler daha da artırılabilir. Her durumda bizim tedbirleri elden bırakmamamız lazım. Karadeniz bölgesindeki vaka artışlarının en büyük nedeni AKP kongrelerindeki kalabalık aslında. Herkese yasak olan kongrelerin iktidara açık olması o bölgede vaka sayılarının artmasına neden oldu” diye konuştu.
'Siyaset ve ekonomi, insan sağlığı ve bilimin önüne geçti'
İktidarın “normalleşme” adımlarını ekonomik nedenlere bağlayan ve “Şu an siyaset ve ekonomi, insan sağlığı ve bilimin önüne geçmiş durumda” diyen Doç. Dr. Ökten, şöyle devam etti: “Eğer normalleşmeye geçilmek isteniyorsa aşılama hızının artırılması gerekiyor. Daha yeni 8 milyonu biraz geçti. 83 milyon düşünüldüğünde toplumun sadece yüzde 10’u aşılandı. Dolayısıyla toplumun yüzde 60’ı aşılanmadan normalleşme konuşulamaz. Aksi takdirde riskli duruma düşebiliriz. Bir diğer risk ise mutant virüslerdeki artışlar. Bulaşıcılığı yüksek olan mutant virüsün şimdilik nereye doğru evirileceğini bilmiyoruz. Hepsi düşünüldüğünde normalleşme erken. Öncelikle Karadeniz bölgesinde tedbirlerin daha da artırılması gerekir, aşılama hızı artırılmalı. Tabi bu önlemler çerçevesinde sosyo-ekonomik tedbirlerin de alınması gerekiyor.”
Ökten, okullarda yüz yüze eğitime geçmesine ilişkin de “Yüz yüze eğitimi önemsiyoruz. Öncelikle öğretmenlerin aşılanması hızlı bir şekilde tamamlanmalı ve okullarda fiziki ve hijyen koşulları sağlanmalı. Ancak bu durumda okulların açılmasına geçilebilir” ifadelerini kullandı.