Metris R Tipi Hapishanesi’nde tutsakların tedavi hakkı gasp ediliyor

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu bugün yaptığı basın toplantısında Metris R Tipi Hapishanesi’nin tedavi değil işkence merkezinden farksız olduğunu ifade etti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Ağustos 2019
  • 13:31

Metris R Tipi Hapishanesi hasta mahpusların tedavilerini sağlayan rehabilite ve tedavi amaçlı hapishane olarak lanse edilse de, gerçekte işkencehaneden farklı değil. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu da bugün düzenlediği basın toplantısında bu gerçekliği vurguladı.

Saat 12.00’de İHD İstanbul Şube binasında yapılan basın toplantısında basın metnini Hapishane Komisyonu’nda Avukat Fırat Vural okudu.

Metris R Tipi Hapishanesi’nde insanlık dışı uygulamalar var

Vural basın toplantısı ihtiyacını “Hapishanelerde kendilerine insanca yaşama hakkı tanınmayan mahpusların beslenme, hijyen, sağlığa ulaşım hakkı gibi en temel haklarından yoksun biçimde yaşamak zorunda bırakılmaları yetmiyormuş gibi her türlü işkence ve kötü muamele uygulamasıyla karşılaştıkları da bilinmektedir. Özellikle sağlığa erişim hakkı ve tedavi olanakları engellenen, serbest bırakılmayarak ölüme terkedilen ağır hasta mahpusların yaşadığı sorunlar artık vahim boyutlara ulaşmıştır. Bugün Mertris R Tipi Hapishanesi’nde yaşanan insanlık dışı uygulamaları anlatmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız” ifadeleriyle açıkladı.

Vural, Metris R Tipi Hapishanesi’nin tedavi merkezi gibi gösterilmesine rağmen temizlik, hijyen ve bakımın olmamasıyla beraber, kendine bakmamakta bile yetersiz olan üç ağır hasta tutsağın aynı hücrede tutulduklarını ifade etti.

Kendine bakamadıkları raporlanmış üç tutsak birbirine bakmak zorunda

Vural konuşmasının devamında şunları ifade etti:

“Genel anlamda evrensel insan hakları ilkeleri, özel olarak da mahpus hakları ve hasta haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmeler, mahpusların yaşam haklarına yönelik bu insanlık dışı uygulamaları, mahpusların kişiliğine ve temel haklarına yönelik saldırıları yasaklamıştır.

Son olarak boyundan aşağısı felçli olan Abdullah Turan, belden aşağısı felçli Serdal Yıldırım ve elleri bilekten ve dirsekten kesik konumda olup tüberküloz hastalığı nedeniyle aylardır kan kusan Ergin Aktaş’ın aynı hücrede birbirlerine bakmaya mahkum edildikleri koşullarda yaşadıkları işkenceler artık dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır.”

Bu hapishanelerde kalan adli mahpuslar içinde insan haklarının askıya alındığını belirten Vural,

“Hasta mahpusların tutulma koşullarında yapılan girişimlere rağmen bir iyileşme yaşanmadığı gibi, bu insani olmayan cezalandırma biçimi artık eziyete, işkenceye dönüşmüştür. Bu konuda gerekli duyarlılık ve girişimler gerçekleştirilmediği, bir önlem alınmadığı sürece de bu işkence uygulaması devam edecektir” dedi.

Vural’ın basın metnini okumasının ardından Avukat Gülizar Tuncer ve Avukat Esra Erin perşembe günü görüşüne gittikleri Aktaş, Turan ve Yıldırım’ın durumları hakkında bilgi aktardılar.

Tuncer ve Erin konuşmalarında, Aktaş’ın sürekli Turan’ı kötü bir şey oldu mu diye kontrol ettiğini, Turan’ın da Aktaş’ın sürekli kan kustuğunu, zaman zamanda bayıldığını ifade ettiğini, çamaşırlarını bile Aktaş’ın çiğneyerek, Yıldırım’ın elleriyle çitilemeye çalışarak yıkadıklarını aktardılar.