Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon 894. hafta açıklamasını sosyal medya üzerinden gerçekleştirdi.
1994’te gözaltında kaybedilen Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için adalet istenen açıklamada ilk sözü Mehmet Selim Örhan’ın oğlu Adnan Örhan aldı. Örhan babası, amcası ve kuzeninin götürüldüğü Lice Yatılı Bölge Okulu’nda ağır işkencelere maruz kaldıklarını ve katledildiklerini hatırlattı. Geçen süreçte sorumluların cezalandırılmadığını belirten Örhan “Vazgeçmedik, mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
“Siyasi iktidarlar kadar yargı bürokrasisi de sorumlu”
Ardından dosyanın avukatı Reyhan Yalçındağ seslendi. Yalçındağ, 28 yıl önce katledilen Örhan ailesinin 3 ferdinin kemiklerinin bulunmasına rağmen hala kimsesizler mezarlığında olduğuna dikkat çekerek “90’lı yıllarda yaşanan karanlığın devam etmesinde siyasi iktidarlar kadar yargı bürokrasisi de sorumludur. Faillerin cezasızlıkla korunduğu bir coğrafyada aydınlığa erişilmez” dedi.
“Örhanlar dosyasında adalet sağlanmalıdır”
894.hafta basın açıklamasını Ferthat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe okudu. Tepe Örhanlar dosyasının AİHM’de mahkumiyetle sonuçlandığını ancak iç hukukta cezasız bırakıldığını hatırlatarak şunları ifade etti:
“20 Nisan 1994 tarihinde Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlik Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan köyü civarında kamp kurdu. Bölgede operasyonlar yapan birliğe bağlı askerler, 6 Mayıs 1994 tarihinde Deveboyu Mezrası’na da baskın yaptı. Askerler, imama minareden köylülerin cami önünde toplanması için anons yaptırdı. Cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiği söylendi. Eşyaların taşınması tamamlanamadan evler ateşe verildi. Askerler, köyün boşaltılması için üç gün süre vererek Deveboyu’ndan ayrıldı.
24 Mayıs 1994 tarihinde askerler köye tekrar geldi. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı gözaltına aldı. “Onları nereye götürüyorsunuz?” diye soran ailelerine ‘Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin’ dediler.”
Ailenin yıllarca yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Tepe “İHD avukatları aracılığıyla AİHM’e başvurdu. 6 Kasım 2002 tarihinde AİHM, ‘Mahkeme, Örhanların güvenlik güçleri tarafından teyit edilmemiş bir şekilde tutuklanmalarından sonra ölmüş olduklarının varsayılması gerektiği görüşündedir. Bunun sonucunda davalı Devlet'in onların ölümü konusundaki sorumluluğu söz konusudur’ tespitinde bulundu ve Türkiye’yi Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak mahkûm etti” dedi.
“Dosyanın kapatılmasını kabul etmiyoruz”
Ailenin ve İHD’nin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunduğunu Cezayir Örhan’a ise hala ulaşılamadığını belirten Tepe şunları ifade etti:
“Örhanlar dosyasının zamanaşımı uygulanarak kapatılmasını kabul etmiyoruz. Yargı makamları zamanaşımı kurumunu cezasızlığın bir aracı olarak kullanmaya son vermelidir. AİHM kayıtlarında da isimleri geçen sorumlular hakkında derhal etkin soruşturma ve kovuşturma süreci başlatılmalı, Örhanlar dosyasında adalet sağlanmalıdır.”