Türkiye, Kuzey Afrika’daki rolünün tartışıldığı bir dönemde Cezayir’le ilişkileri ilerletiyor. İlişkilere enerjide ortaklık boyutu ekleniyor. Enerji Bakanı Fatih Dönmez, Cezayir’in enerji şirketi Sonatrach ile Türkiye Petrolleri (TP) arasında petrol ve doğalgaz araması için ortak bir şirketin kurulacağını açıkladı. 2. Cezayir Yatırım Konferansı'na katılan Dönmez ortak şirketin Cezayir’in yanı sıra diğer bölge ülkelerinde faaliyet göstereceğini belirtti.
Türkiye’nin Kuzey Afrika’ya enerji alanında giriş yapması heyecan yaratsa da mutabakatın mahiyeti henüz bilinmiyor.
Eski BOTAŞ Doğalgaz Alım Dairesi Başkanı ve eski Genel Energy yöneticisi Ali Arif Aktürk ortak şirket kurma mutabakatını Cezayir’in enerji devleriyle yaptığı anlaşmalarla kıyaslamanın zor olduğunu, Türkiye’nin işin arama gibi riskli tarafına girdiğini, kredinin bulunamayacağı bir alanda kendi özkaynaklarından harcamak durumunda kalacağını düşünüyor.
Al-Monitor’a konuşan Aktürk, TP’nin Cezayir’in iç taraflarındaki sahalarda faaliyet yürütebileceğini öngörerek “Doğalgaz-petrol bulma olasılığı yüksek sahalar verilir mi ya da rekabet avantajı sağlanır mı bilmiyorum. Türkiye’nin arama-üretimde rekabet edebilir noktada olduğunu söyleyemeyiz” diyor.
Büyük şirketlerin bile riskli sahalarda arama operasyonlarında çok tedbirli davrandığını hatırlatan Aktürk şunları söylüyor: “Arama işin en riskli kısmıdır. Bu operasyon her zaman özkaynakla yapılır çünkü kredi bulma şansı yoktur. Riski yüksek yerlerde ExxonMobil ve Eni gibi şirketlerden emekli olmuş üst yöneticilerin birkaçı bir araya gelir, emeklilik ikramiyelerini ortaya koyar ve siyasi bağlantılarını kullanarak keşif işlerine girerler. Sismik atıp, CPR raporu aldıktan sonra bir-iki sondajın ardından bir şey bulurlarsa sahaları geliştirip büyük firmalara hisselerini satarlar. Buna farm-out denir. TP’nin harcadığı para kredi değil, bizim vergilerimiz olacak. Belki 10 yıl önce olabilirdi ancak ekonomik olarak kriz yaşadığımız bir dönemde bu, Türkiye’nin 45-50 milyar doları bulan cari açığını daha da büyütecek. Her yerde sahanın yapısı aynı değildir. Sondaj yapar, para harcarsınız; ya rezerv bulursunuz ya da bulamazsınız. Arama faaliyetinin teknik ve jeolojik riskleri çok yüksektir. Cezayir riski paylaşmak istiyor.”
Aynı durumun Karadeniz’deki arama faaliyetleri için de geçerli olduğunu belirten Aktürk, “Dünyada her şirket offshore arama faaliyetini ortaklarla yapar ki riskler paylaşılsın. TP bunu tek başına yapıyor. Karadeniz’de 3.5 milyar dolar para harcanıyor. Bunun için ya ilave vergi toplayacaksınız ya da cari açığınızı büyüteceksiniz. Hazine dolar bazında yüzde 9.8 faizle borçlandı. CDS’iniz (credit default swap) 700 bp’larda. Diyelim ki Cezayir’de karada 10 sondajda 600-700 milyon dolar harcadınız. Bunun maliyeti diğer çok uluslu devler gibi borsadaki hissedarların parası değildir. Maliyet Hazine’den kullandığınız paranın faiziyle birlikte artar. 10 yıl önce bu işlere girilseydi belki borçlanmanın maliyeti düşüktü. Şu an Hazine tam takır ve TP aldığı riskler nedeniyle kimseye hesap vermiyor” diye ekliyor.
Aktürk bu ortaklıktaki “havuç” kısmının mevcut doğalgaz anlaşmasını uygun koşullarda uzatma ihtimali olabileceğini belirtiyor. Gaz tüketimi 60 milyar metreküpe ulaşan Türkiye Rusya, Azerbaycan ve İran’dan boru hatlarıyla doğalgaz alırken dördüncü sıradaki Cezayir’den LNG ithal ediyor. Cezayir’le 10 yıllığına yapılmış 4.4 milyar metreküplük anlaşmanın süresi 2024’te doluyor.
Aktürk “LNG kapanın elinde kalıyor. Cezayir anlaşması aynı şartlarla uzatabilir. Türkiye’nin asgari uzun vadeli iki LNG anlaşması olması lazım. Türkiye’nin 8-9 milyar metreküp ithalat kapasitesi var. Nijerya ile 1.3 milyar metreküp anlaşması uzatılmadı, zor bir anlaşmaydı. Mozambik veya diğer Afrika ülkeleri yeni kaynak olabilir. Mısır’la olabilirdi ama siyasi problemler aşılamadı. Katar’dan talep fazla, uygun koşullarda vermez. Cezayir en iyi seçenek.” diyor.
Avrupa’da Portekiz ve İspanya’nın birinci, İtalya'nın ikinci gaz tedarikçisi olan Cezayir dünya devleri ile çalışıyor. Sonatrach temmuzda Eni, Occidental ve Total ile Berkine sahasında 4 milyar dolarlık anlaşma yapmıştı.
Türk hükümetinin enerjideki iştahı Karadeniz’de 540 milyar metreküplük rezervin keşfiyle kabardı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Karadeniz gazını 2023’de evlere ulaştırmayı vaat ediyor. Rusya’nın Türkiye’yi doğalgaz dağıtım merkezine dönüştürme önerisiyle heyecana kapılan hükümet ocak ya da şubatta İstanbul’da bir doğalgaz zirvesine hazırlanıyor.
Cezayir’le madencilikte ortaklık da gündemde. Cezayir Enerji ve Madencilik Bakanı Muhammed Arkab’a göre Ulusal Jeoloji ve Maden Geliştirme Ajansı (ANGCM) ile Türkiye Maden Tetkik ve Arama Kurumu (MTA) arasında madencilik alanında ortak bir şirketin kurulması gündemde.
Dönmez’e göre Cezayir’de 1500 Türk şirketi faaliyet gösteriyor ve 30 bin kişiye istihdam sağlıyor. Dönmez bazı tedbirlerin alınmasıyla yatırım hacminin artacağını söylüyor. Türklerin yatırımları 5 milyar dolar civarında. Yıllık 2.5 milyon ton demir-çelik üretim tesisleriyle Tosyalı Holding ilk sırada yer alıyor.
Dönmez, 2021’de 4 milyar dolar olan ticaret hacminin 2022 sonunda 5 milyar doları bulabileceğini belirtiyor.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un 15-17 Mayıs’ta 17 yıl sonra devlet başkanlığı düzeyinde gerçekleştirdiği ilk ziyaret sırasında 15 anlaşma imzalanırken ticaret hacmi için 10 milyar dolar hedefi konmuştu. Ancak Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre iki ülke ticaret hacmi 2021’de 2.8 milyar dolar, 2022’nin ilk 10 ayında 2.5 milyar seviyesinde. Hâliyle verilen rakamlar şüphe uyandırdığı gibi konulan hedef de gerçekçi durmuyor. Cezayir’in Türkiye’ye ihracatında LNG-LPG, petrol, demir ve çelik ürünlerinin payı yüzde 90’ı buluyor.
2014’teki doğalgaz anlaşması sayılmazsa iki ülke arasındaki en önemli ticari ortaklık, Ekim 2021’de Rönesans Holding ile Sonatrach’ın Ceyhan’da polipropilen üretim tesisinin kurulması için imzaladığı 1.4 milyar dolarlık anlaşmaydı.
Cezayir, Türkiye’nin Libya’daki müdahale ve İslamcı güçlerle işbirliğinden kaygı duysa da temkini elden bırakmadan ortak çıkarlara odaklanıyor. Ev sahipliği yaptığı Arap Birliği zirvesinde, Mısır’ın bastırmasına rağmen doğrudan Türkiye’yi hedef alan ifadelerin sonuç bildirisine yansımasını Cezayir engelledi. Bu kayırmanın altında iki ülkenin stratejik tercihlerindeki örtüşmeler yatıyor. Erdoğan ve Tebbun, Fransa’ya karşı sert retorikte buluşuyor. Elbette Erdoğan’ın Kuzey Afrika’da nüfuz savaşına Fransız sömürgeciliğine karşı söylemleri malzeme yapması, sömürgecilikten çok çekmiş olan Cezayir’deki hâkim hissiyatla birebir örtüşmüyor. Ayrıca 1990’larda İslamcılarla yaşanan iç savaştan beri siyasal İslamcı çizgi konusunda Cezayir yüksek bir hassasiyete sahip.
Al-Monitor/ 15.11.22