Gerici-faşist AKP iktidarı Kürt halkına ve onun kazanımlarına karşı içerde ve dışarda yeni bir saldırı dalgası başlatmış bulunuyor. İçerde AKP-MHP rejiminin sistematik şekilde ırkçı-faşist saldırılarına maruz kalan HDP, son günlerde de peş peşe kayyım atamaları, belediye başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklanması, vekilliklerinin düşürülmesi gibi saldırılarla yüz yüze kaldı. Bunları, başta Perinçekçi güruh olmak üzere çeşitli düzen güçlerinin, HDP’nin kapatılması için kampanyalar yürütmeleri tamamlıyor. İçerde Kürt halkına karşı tırmandırılan cinayet, katliam, kitlesel tutuklamalar ve zorbalık dışarda da devam ediyor.
Kürt halkının tümüyle meşru ulusal özgürlük ve eşitlik istemlerini, Kürdistan’ın tüm parçalarında elde ettiği ulusal demokratik kazanımları yok etmeyi hedefleyen sömürgeci histeri ve saldırganlık emperyalistlerin de desteğiyle dolu dizgin sürüyor. Yeni bir sınır ötesi hareket bunun ürünü olarak yürütülüyor. TSK tarafından Kürt halkını ve Kürt hareketini hedef alan sınır ötesi operasyonlar onyıllardan beridir çeşitli aralıklarla sürdürülüyor. Öncesi bir yana 2016’da Güney Kürdistan’da PKK’ye karşı operasyonlar ile ağustosta Rojaya’ya yönelik “Fırat Kalkanı”, Ocak 2018’de “Zeytin Dalı” ve Ekim 2019’da “Barış Pınarı” harekatları, yine aynı yılın mayıs, temmuz ve eylül aylarında “Pençe” operasyonları adı altındaki saldırılar bunun yakın örnekleridir.
Şimdi bunlara yenisi eklendi. Din taciri faşist AKP iktidarı, Irak’ın kuzeyindeki Haftanin bölgesine “Pençe-Kaplan Operasyonu” adıyla yeni bir harekat başlatmış bulunuyor. Operasyon kapsamında Irak’ın kuzeyindeki Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan ve Hakurk bölgelerindeki hedeflerin havadan bombalandığı açıklandı. Hava saldırısının ardından bölgeye yeni birlikler indirildi.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), son saldırıyı Twitter üzerinden şöyle duyurmuştu: “Pençe-Kaplan Operasyonu başladı. Kahraman Komandolarımız Haftanin’de. Hava Kuvvetleri, ATAK helikopterleri, İHA ve SİHA’larla desteklenen komandolarımız hava hücum harekatıyla bölgeye intikal etmişlerdir.” Bakanlığın resmi Twitter hesabındaki paylaşımda, “Halkımızın ve hudutlarımızın güvenliğini tehdit eden PKK ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirmek maksadıyla; Hava Kuvvetleri, ateş destek vasıtaları, ATAK Helikopterleri, İHA ve SİHA’larla desteklenen komandolarımız, hava hücum harekatıyla bölgeye intikal etmişlerdir.” deniliyor.
Bakanlık “Pençe-Kaplan Operasyonu”nu, “Son zamanlarda karakol ve üs bölgelerimize artan taciz ve saldırı teşebbüsünde bulunan PKK ve diğer terörist unsurlara yönelik olarak uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa haklarımız çerçevesinde icra edilmektedir” yüzsüzlüğüyle gerekçelendiriyor. MSB’nin daha sonraki bir paylaşımında ise, adeta ağızdan taşan salyalar eşliğinde “Hava hücum harekatı öncesinde bölgede konuşlu topçu birliklerimizce belirlenen hedefler yoğun şekilde ateş altına alınarak, tam isabetle vuruldu. Pençe-Kaplan Operasyonu, planlandığı şekilde başarıyla sürüyor.” deniliyor.
Soykırımcı ve sömürgeci Türk devletinin onlarca savaş uçağıyla Şengal, Maxmur ve Medya Savunma Alanları’na yaptığı saldırılarda, ABD’nin başını çektiği Koalisyon Güçleri de dolaysız sorumluluk taşımaktadır.
Türkiye hafta başında da Irak’ın kuzeyine düzenlediği ve “Pençe-Kartal” adı verilen operasyon kapsamında Sincar, Karacak, Kandil, Zap, Avaşin Basyan ve Hakurk’taki hedeflerin bombalandığını duyurmuştu. Irak hükümeti salı günü bu operasyonla ilgili tepkisini iletmek üzere Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız’ı Dışişleri Bakanlığına çağırdı. Irak Dışişleri Bakanlığı, “Pençe-Kartal” operasyonunun Irak’ın egemenliğini ihlal ettiğini belirterek Türkiye’ye nota verdi.
Kürt halkının bölgesel kazanımlarına terör demagojisiyle saldırı
Türk sermaye devleti ve dümenindeki AKP iktidarı Ortadoğu halklarına karşı düşmanlıkta ölçü tanımıyor. Somut olarak Libya ve Suriye’nin yakılıp yıkılmasının dolaysız sorumluluğunu taşıyor. Gerici-faşist AKP rejiminin komşu kardeş halklara karşı izlediği suçların yoğunlaştığı hedef ise, mazlum Kürt halkı ve onun kazanımlarıdır.
Din istismarcısı faşist iktidarın Kürdistan’a yönelik gerici imha savaşının dayandığı bir dizi kirli hesapları da vardır. Pandeminin de ağırlaştırdığı ekonomik, politik ve sosyal krizin ve emekçileri hedefleyen sonu gelmez faturaların emekçilerin dünyasında biriktirdiği öfke ve hoşnutsuzluğun şovenizm ve ırkçılıkla yatıştırılması, işçi ve emekçilerin zehirlenip sersemletilmesi bu kirli hesaplar arasındadır. Libya ve Suriye’de zor durumda olması da aynı kirli hesaplar arasında değerlendirilebilir.
Emperyalizmin Ortadoğu’daki en temel dayanaklarından biri olan işbirlikçi ve sömürgeci Türk burjuvazisi komşu ülkelere ve halklara karşı düşmanlığı sürekli körüklüyor. Bunun gerisinde aynı zamanda bölgesel yayılmacı emeller de vardır. Kürdistan üzerinde sömürgeci egemenlik ve bu egemenliğe karşı bir ulusal özgürlük ve eşitlik mücadelesinde ifadesini bulan Kürt ulusal sorunu, bugün artık tüm bölgenin ve dünyanın temel gündemidir. Dahası sorun bölge düzeyinde çözümünü dayatmış bulunmaktadır. AKP rejimi için gerçek bir kabus olan bu sorun, onu, Kürt halkına ve hareketine karşı her türlü çılgınlığı yapmaya zorlamaktadır.