Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 22’si tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 10’uncu duruşması 2’nci gününde Sincan Hapishanesi Kampüsü’ndeki salonda devam ediyor.
Duruşma, kimlik tespiti ve mahkeme başkanının dosyaya eklenen evrakları okunmasıyla başladı.
Ardından savunmasına devam eden Tevgera Jinen Azad (TJA) aktivisti Ayla Akat Ata kendisinin de yer aldığı Rosa Kadın Derneği hakkında açılan dosyayı hatırlatarak “Kadın özgürlük mücadelesi yürüttüğümüz legal faaliyetler illegalize ediliyor” dedi.
“Her zaman doğrudan yana olacağız”
Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) illegal ilan edildiğinin altını çizen Ata şu şekilde devam etti:
“Anadilinde eğitim isteyen kimse terörist olmaz. Statü istediği için kimse terörist ilan edilemez. Dünyanın hiçbir yerinde bu böyle olmaz ama Türkiye’de böyle oluyor. Önemli olan demokratik yol ve yöntemlerle bunun istenmesi. Bugün Türkiye’de özerklik, federasyon isteyen yok mu? Var ama Kürt siyasetçiler terörist ilan ediliyor. Önemli olan kimin ne istemesi değil kimin neyi ne kadar başardığıdır. İnsanlar konuşacaklarsa önce konuşacaklarından kaynaklı yargılanmamalı dedik. Yeni Anayasa’nın kurulması öyle kolay değil. 6 siyasi parti oturup fikir oluşturacak, biz de ‘destekliyoruz’ diyeceğiz. Yok öyle bir şey. Biz her zaman doğrudan ve hakkaniyetten yana olacağız.”
Çözüm sürecine değinen Ata “Görüşmenin büyük krizlere rağmen yaklaşık 3 yıl sürmesi önemlidir. Ortada bir tünel var. Tünelin sonundaki ışığı gördüğümüz için sonuna ulaşmaya çalışıyoruz” dedi.
Oslo sürecinin sonlanmasından sonra gerçekleşen Roboskî Katliamı’na değinen Ata şunları dedi:
“Roboskî hakkında çok şey yazıldı ve çizildi, katliamın faillerinin bulunması konusunda halkımıza bir özeleştiri borcumuz var. Yerini ne kadar bulur ama demek ki yeteri kadar çabalamadık”
Sürecin en önemli detaylarından birinin Akil İnsanlar Heyeti olduğuna vurgu yapan Ata, “Toplamda değerlendirirsek, Türkiye’de yarın için yol gösterici bir birikim olması açısından oldukça önemli bir girişimdi. 63 kişiden oluşan komisyon Türkiye’nin farklı yerlerinde çalışmak yapmak üzere görevlendirildi, barış görüşmelerini halklarla tartıştı. Benim için çok anlamlı bir çalışmaydı” dedi.
“Paramiliter güçler devreye girdi”
Çözüm süreci kapsamında Bakanlar Kurulu tarafından 2 Ekim 2014’te yayınlanan genelgeyi hatırlatan Ata, “Bu genelge, kaosun yaratıldığı 6-8 Ekim’den 4 gün öncesinde çıkarılıyor. Bugün burada olmamız çözüm sürecinden bağımsız değilse 6-8 Ekim’den de bağımsız değil. O dönem paramiliter güçler devreye girdi. Genelge hayata geçirilemedi” dedi.
Sürecin anlaşmazlık konularından bahseden Ata, anlaşmaya varılamayan hususlardan birinin uzlaşı için hangi mekanizmalar ve hangi aktörler olacağı tartışmaları olduğunu söyledi. Ata, “Geriye dönüp baktığımızda gereksiz bir konu olduğunu görüyoruz. Mekanizma içerisinde toplumun farklı kesimlerinden insanların yer alması talebimiz karşılık bulmadı” dedi.
Çözüm sürecinin taraflarının sürece yön verecek normatif bir çerçeve sunamadığı için süreci etkilediğini ifade eden Ata, sürecin başında yaşanan Paris Katliamı’nı anımsattı. Ata şu şekilde devam etti:
“Çözüm isteyenler vardır, istemeyenler vardır. Bunların tamamı yazılıp çizildi. Ben nasıl ki bu süreçte az çalıştım diyorsam, devlet içindekiler de demek ki az çalışmış ki süreç başarısızlıkla sonuçlandı. Gezi eylemlerinin vuku bulduğu süreç çözüm sürecine denk geliyor. Sayın Öcalan bizim başımıza bir şey geleceğini tahmin ediyordu. ‘Sizin can güvenliğiniz yok’ diyordu. Nitekim görüşmeden birkaç gün sonra Paris katliamı yaşandı. 17-25 Aralık operasyonları da bu süreçte yapıldı. Bunlar tesadüf değil.”
Ata mahkeme salonunda Kürtçe bir şarkı söyledi.
Ata’nın savunmasının ardından Avukat Maviş Aydın’ın polislerin silahlarını açık bir biçimde göstermesi nedeniyle gereğinin yapılması yönünde sunduğu dilekçeye yönelik ara karar oluşturan heyet, polislerin görevlerini yaptıklarını öne sürdü. Daha önce salonda fotoğraf çekildiğine yönelik tespitler yapıldığını aktaran mahkeme başkanı, emniyet görevlilerin de bu hususta fotoğraf ve video çeken kişileri tespit ederek mahkemeye bildirdiğini, görevlilerin salonda bulunan kişilere karşı herhangi bir hukuk dışı eylemde bulunmadığını ileri sürerek, talebi reddetti.
Savunmasına devam eden Ata, Türkiye darbeler tarihi ve milliyetçi hareketin hakikatı ile yüzleşmeye muhtaç olduğunu, ulusalcı-milliyetçi merkez sağın tamamına yakınının AKP’nin yanında olduğunu ancak çözüm sürecinde ise bu kesimlerin AKP’nin tam karşısında olduğunu hatırlattı. Ata savunmasında kadın mücadelesine ve özgürlüğüne değindi.
Ata’nın savunmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, Mehmet Polat, Cemal Yakışıklı, Hamza Yağız, Zafer Çavuşoğlu, Uğur Gezer, Rıdvan Yaksi ve Abdullah Aksar isimli müştekileri dinlenmek üzere bulundukları cezaevinden SEGBİS ile hazır edilmelerine karar verdi. Mahkemenin daha önce verdiği ara kararı hatırlatan ve müşteki dinlenmesinin daha sonra yapılmasını isteyen Avukat Kenan Maçoğlu’nun talebi heyet tarafından reddedildi.
Duruşmaya 3 Mart’a kadar ara verildi.