İktidarın yeni “uygulamaları” salgının yayılmasını hızlandırıyor

İşçi ve emekçilere ölümü reva görenler, hayata geçirdikleri yeni uygulamalar ile şimdi de salgını adeta kendi haline bırakmakta, virüsün daha hızlı yayılmasına neden olmaktadırlar. Toplum sağlığını ancak kâr ettiği oranda “önemseyen” kapitalist sistem hüküm sürdükçe, Covid-19'un yeni varyantları oluşmaya ve toplum sağlığını tehdit etmeye devam edecektir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 26 Ocak 2022
  • 17:59

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz günlerde Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası PCR testlerinin sadece semptomlu kişilere yapılacağını ve pozitif vakaların yedi gün sonunda test yaptırmaksızın karantinadan çıkabileceğini açıkladı. Türkiye'de Covid-19 salgınının görülmeye başlamasından itibaren salgının kontrol altına alınması için gerekli uygulamaları hayata geçirmeyen AKP-MHP iktidarı, bu son uygulama ile bir skandal icraata daha imza atmış oldu. Salgının merkezi haline gelen işyerlerinde, özellikle de fabrikalarda gerekli önlemleri almayarak salgının hızla tüm topluma yayılmasına neden olan dinci-faşist iktidar, bu son uygulama ile sözde “tedbirleri” tümden gevşetme yoluna gitti.

Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere toplumsal her alanda vaka sayıları azalmak yerine hızla artmaya devam etmektedir. Sürecin başından itibaren şeffaf davranmayan iktidar, vaka ve ölüm sayılarını her defasında eksik gösterdi. Şimdilerde vaka sayıları 60 bin ile 70 bin arasında sabitlenerek gösterilmektedir. Oysa birçok ilerici bilim insanının yaptığı açıklamadan da görüleceği gibi bu sayılar gerçek rakamların katbekat altındadır. Özellikle bu son uygulama ile test yapma kriterleri değiştirilmiş, gerçek vaka sayılarının tespit edilmesi daha da zorlaştırılmıştır. 

Koronavirüsün Türkiye'de görülmesinden itibaren, salgının kontrol altına alınmasında görev almak isteyen, ancak iktidar tarafından sürekli reddedilen Türk Tabipleri Birliği (TTB), yaptığı birçok açıklama ile iktidarın politikalarını eleştirmiş ve yapılması gerekenleri ısrarla ifade etmiştir. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıkladığı ve İçişleri Bakanlığı genelgesiyle hayata geçirilen son anti-bilimsel uygulamaya tepki gösteren TTB, açıklanan kararlarla toplumun sağlığını riske atmaya devam eden sorumluları istifaya davet etti. Söz konusu uygulamaya dair şunları dile getirdi:

“Yüksek sayıdaki ölümlere de kayıtsız kalınan bu kendi haline bırakma durumu yeni değildir ve bu durum salgının başından bu yana sürmektedir. Bilimsel temellerden yoksun son açıklamalar, Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüklerinin pandemiyi yönet(e)meme sürecinde artık pes ettikleri aşamadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile tedavi edici hizmetlere ve hastanelere odaklanmış sağlık hizmetleri stratejisi çökmüştür. Güçsüzleştirilen ve birey hedefli örgütlenen birinci basamak sağlık hizmetleri, toplumsal bir tehdit olan salgın karşısında çaresiz kalmıştır. Omicron varyantı ile salgın yeni bir evreye girmiştir ve bu varyantın aşılıları dahi hasta edebildiği, bulaştırıcılığının çok yüksek olduğu ve kısa sürede toplumun büyük kısmına bulaşabileceği bilinmektedir. Son bilimsel verilere göre hastaneye yatırma ve ölüme yol açma potansiyelinin Delta’ya göre düşük olması ve daha hafif seyrettiği de bilinmektedir. Buna rağmen riskli gruplarda ölüme yol açma tehdidinin de büyük olduğu ve bu pikin ilerleyen günlerinde daha fazla ölümle karşılaşılabileceği de öngörülmektedir. Bununla birlikte hatırlatma dozunu yüksek düzeylerde tutan ülkelerde Omicron varyantının yol açabileceği hastane yatışlarının ve ölümlerin daha düşük olduğu görülmektedir.”

Toplumun sağlığını gözetmeden hareket eden AKP-MHP iktidarı, sürecin başından itibaren salgını “kontrol altına” aldıklarına dair türlü orta oyunları sergilemeye devam etse de gerçeklik hiç de öyle değildir. Dediklerinin tersine, kontrolleri altına hiç girmeyen salgın, gelinen yerde aşılı olanların oranının düşük olmasının da etkisiyle hızla yayılmaya devam etmektedir. Alınan son karar, elle tutulur hiçbir mantıklı yanı bulunmadığı için, birçok ilerici kurum ve kuruluşun tepkisini topladı. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) de İçişleri Bakanlığı genelgesiyle tarama amaçlı PCR testi şartının kaldırmasına tepki gösterdi:

“Kapalı ve kalabalık ortamlarda (okullar, toplu seyahat araçları, sinema, tiyatro, spor salonları ve konserler gibi) bulunabilecek çok sayıda kişiyi enfekte etme olasılığı olan pozitif vakaların tespit edilmesi için bu ortamlara girecek kişilerin uygun testlerle SARS-CoV-2 varlığı açısından taranması hayati önem taşımaktadır. İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı bir genelge ile öğrendiğimiz üzere Sağlık Bakanlığı tarafından bu tür tarama testleri kaldırılmıştır. Bu uygulama için henüz hiçbir bilimsel dayanak yoktur ve bu durum salgında kontrolün tamamen kaybedilmesine yol açabilir.”

AKP-MHP iktidarı ve yandaş sermayedarlar, pandeminin başından itibaren salgını kendi çıkarları doğrultusunda büyük bir fırsata çevirerek, kârlarına kâr kattılar. Gerici-faşist iktidar diğer yandan dönem boyunca toplum sağlığını hiçe sayan uygulamaları hayata geçirdi, geçirmeye devam ediyor. Dillerine pelesenk ettikleri “maske-mesafe-hijyen” sloganı ile tüm topluma salgından korunmada “bireysel” çaba harcamaları gerektiğini empoze etti. Oysa işçi ve emekçilerin yaşadıkları ve çalıştıkları ortamlarda ne gerekli “mesafe” oluşturulabildi, ne işçi ve emekçilere yeteri kadar “maske” temin edilebildi ne de çalıştıkları ortamlarda “hijyen” sağlanabildi. Salgın toplumsal bir sorun iken ve toplumsal olarak çözülmesi gerekirken, dinci-faşist iktidar tarafından “bireysel bir sorun” olarak lanse edildi. İmkanı olabilenler “Evde kal”dı, imkanı olamayanlar ölüm ile burun buruna çalışmak zorunda bırakıldı. Tüm süreç boyunca zenginler kârlarını katlarken, işçi ve emekçiler salgının bedelini yaşamlarıyla ödediler. 

Öte yandan toplumu dinci-gerici ideoloji ile kuşatmak çerçevesinde yoğun mesai harcayan iktidar, aynı zamanda salgın konusunda topluma karşı şeffaf davranmayarak, gelinen yerde sayısı azımsanmacak kadar büyük bir “Aşı karşıtı” ordu yarattı. Toplumun büyük bir kesiminin aşısız oluşu ise salgının yeni virüs mutasyonlarıyla devam etmesine davetiye çıkarıyor.

İşçi ve emekçilere ölümü reva görenler, hayata geçirdikleri yeni uygulamalar ile şimdi de salgını adeta kendi haline bırakmakta, virüsün daha hızlı yayılmasına neden olmaktadırlar. Toplum sağlığını ancak kâr ettiği oranda “önemseyen” kapitalist sistem hüküm sürdükçe, Covid-19'un yeni varyantları oluşmaya ve toplum sağlığını tehdit etmeye devam edecektir. En acil alınacak önlemlerden biri ilerici, bilimsel kurum ve kuruluşların çözüm önerilerine göre hareket edilmesidir. Uzun vadedeki çözüm ise tüm işçilerin, emekçilerin, gençlerin ve kadınların toplumun sağlığını hiçe sayanlara ve saltanatlarına karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmesidir.