İktidarın büyük vurgunları örtme telaşı!

Esas sorun yıllardır halkı soyan, ülkeyi yağmalayanlardan nasıl hesap sorulacağıdır. Düzen kurumlarının bunu yapması olası görünmüyor. Gerçek hesap ancak işçi sınıfı ile emekçiler ayağa kalkıp soyguncuların yakasına yapıştıklarında sorulabilir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 11 Ekim 2020
  • 22:20

Meşruiyet krizi yaşayan AKP-MHP rejiminin yolsuzluk, rüşvet, adam kayırmacılık, milyarlık usulsüz ihaleler, büyük vurgunlar gibi alanlarda dosyaları kabarıktır. 18 yıldan beri dönen bu vurgun çarkının başında, önce AKP-Fethullah Gülen cemaati ortaklığı vardı, son yıllarda ise bu iş AKP-MHP rejimi tarafından yürütülüyor. Bu sürede yapılan vurgunların haddi hesabı yok. Kimse tam hacmini bilmiyor. Ancak bu 18 yılın bıraktığı tortular, deliller de az değil. 

Vurgunların büyüklüğünden dolayı ortalığa saçılan pislikleri örtmeleri imkansız. Nitekim rejimin baskılarına rağmen konuyla ilgili haberin çıkmadığı gün yok gibi. Vurgunların boyutu çok büyük olduğundan konu zaman zaman uluslararası basının gündemine de giriyor. Kısacası vurgun çarkı her tarafından dökülüyor. 

Bu durum ülkeyi hem ekonomik hem Covid-19 krizine sürükleyen AKP-MHP ikilisinin kitle tabanının hızla eridiği bir dönemde belirginleşti. Her iki kriz derinleşirken rejimin sorunlara çözüm üretme kabiliyeti kalmamıştır. Sarayın Maliye Bakanı şaşaalı bir ekonomi programı ilan ediyor. Ama üç günde çöküyor. Rejimin siyasi sefaletini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren bir durum…

Emekçilerin durumu bu kadar vahimken, mecliste bulunan sarayın noterleri, yeni bir torba yasa hazırlayarak yaralara tuz bastılar. Halkın sorunlarıyla zerre kadar ilgilenmeyen rejimin efendileri, çevirdikleri vurgun çarkını örtme telaşındalar. Son torba yasaya kaşla göz arasında bir madde ekleyen AKP-MHP koalisyonu, büyük ihalelere harcanan milyarlar hakkında soru sormayı bile yasaklayan bir yasa tasarısı hazırladı. Burjuva düzene göre bile tam bir skandal olan bu yasanın “vurgunu örtmek” dışında hiçbir anlamı yoktur. 

Önce AKP’nin, son yıllarda AKP-MHP koalisyonunun gözde şirketlerine verilen ihaleler artık yüz milyarlarla hesaplanıyor. Bunların başında Cengiz İnşaat, Limak Grubu, Kolin Grubu, Çalık Holding, Sancak Grubu, Torunlar Grup gibi kapitalistler bulunuyor. Bu ve benzer yandaş sermaye kesimine adrese teslim ihaleler veriliyor. Köprüler, tüneller, şehir hastaneleri, havaalanları, otoyollar, AVM’ler, HES’ler… liste böyle uzayıp gidiyor. 

AKP-MHP rejimi ile bu büyük sermaye grupları arasındaki vurgun zincirinde adrese teslim ihaleler, ortalamanın üstünde fiyatlar, yolcu güvenceli havaalanları, araç geçiş güvenceli köprüler/tüneller, hasta güvenceli hastaneler ve daha birçok şey var. Halkı pandemiyle baş başa bırakanlar, bu büyük şirketlere “güvence bedeli” adı altında milyarları akıtmaktan geri kalmıyor. Rejim gibi “yerli/milli” olan bu kapitalistlere verilen güvenceler Türk lirasıyla değil dolar kuruna göre hesaplanıyor. Şirketlerin arka kapıdan saraya ne oranda ‘komisyon’ aktardıkları ise bilinmiyor. Ancak bu yağma çarkından karşılıklı bir şekilde beslendikleri konusunda en ufak bir şüphe de yok. Belirtelim ki, bu uğursuz çark pandemi döneminde de devam ediyor. Örneğin bu yılın ilk 6 ayında bu tür şirketlere tepside sunulan kamu ihalelerinin maliyeti 80 milyar liraya yakın.

Torba yasaya tıkıştırılan ‘son dakika’ maddesi, saray rejimi ile bu kapitalistler arasındaki vurgun düzenine dair soru sorulmasını yasaklamayı amaçlıyor. Yani halkı soyup sermayeyi palazlandırmak için aktarılan muazzam servetin nasıl harcandığına dair hiçbir açıklama yapmayacakları gibi, bu konuda soru soranı hapse atabilmek için zemin döşüyorlar. Hangi kapitaliste ne kadar para akıtmışlar, bunun ne kadarı usulsüz, ne kadarı avanta, ne kadarı “güvence” adı altında transfer edilmiş, bu çarka akıtılan paradan dolayı halka nasıl bir fatura çıkarılmış… İşte şimdi bu ve benzer soruların sorulmasını yasaklamak istiyorlar. 

Böyle bir yasak, burjuva düzen yasalarına göre de büyük bir skandaldır. Zira böyle bir yasağa ihtiyaç duyanların büyük yolsuzluklar yaptıkları, bunu örtebilecek durumda olmadıkları, vurgun çarkını devlet zırhıyla korumaya çalıştıkları aşikar.

Vurgulamak gerekiyor ki hiçbir zırh, rejimi tepeden tırnağa saran bu keşfi pisliğin üstünü örtemez. Esas sorun yıllardır halkı soyan, ülkeyi yağmalayanlardan nasıl hesap sorulacağıdır. Düzen kurumlarının bunu yapması olası görünmüyor. Gerçek hesap ancak işçi sınıfı ile emekçiler ayağa kalkıp soyguncuların yakasına yapıştıklarında sorulabilir.