Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anma Törenleri sona erdi. Son on beş yıl boyunca devlet Aleviciliğinin kuşatması altındaki törenler hem içerik hem de nicelik olarak dibe vurmuştu. Bu yıl törenlerin hem içeriğinde bir değişim hem de anma etkinliklerine katılımda ciddi bir artış vardı.
Resmi açılış töreni
Hacıbektaş’ı anma etkinliği açılış töreni 16 Ağustos’ta Kemal Kılıçdaroğlu Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Açılış programında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TBMM Başkanvekili Levent Gök, Nevşehir Valisi İlhami Aktaş, CHP Genel Başkan Yardımcıları, milletvekilleri ve aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu bazı belediye başkanları da katıldı. Yaklaşık beş bin civarında Alevi emekçisi de açılış töreninde yer aldı.
Açılış konuşmasını Yoldaş Altıok yaptı. Altıok, sorunların çözümü için ülkede ve dünyada Hacıbektaş Veli’nin felsefesine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Alevilerin birçok sorunu olduğunu belirten Altıok, “Alevilerin sorunlarına ilişkin Alevi örgütleri açıklamada bulunacaklar. Bu nedenle ben ayrıca bir şey söylemeyeceğim” dedi. Konuşmasını tüm Alevileri Serçeşmenin devasa sorunlarının çözümü için birleşmeye çağırdı.
Törende konuşan Kılıçdaroğlu ise Hacıbektaş Veli’nin önemine ve kapsayıcı felsefesine değindi. Fakat yaşanan haksızlıkların, acıların, yoksulluğun, savaşın kaynağı olan mevcut düzene dair tek kelime söylemedi.
“26. Hacı Bektaş Dostluk ve Barış Ödülü”nün verildiği sanatçı Musa Eroğlu da bir konuşma yaptı. Eroğlu, “Hacı Bektaş’ı anma törenlerinde akademik insanların burada olması büyük kazanç. Biz zaten Anadolu gibi yaşıyoruz. Bizi kültürel olarak bir yere taşıyacak insanlara ihtiyacımız var. Hepimiz buralıyız. Burada mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Tarihe bakıyorsun kim var? Dadaloğlu. Biraz daha beride Köroğlu. Biraz daha beriye geliyorsun Musa Eroğlu var. Kemal Kılıçdaroğlu var. Biraz daha beriye geliyorsun İmamoğlu var. Bu ödülü sizin için alıyorum” şeklinde konuştu.
Bir diğer konuşmacı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’du. Ersoy, hedefleri bir olanların gönüllerinin de bir olması gerektiğini ifade etti. Kültürel farklılıklardan oluşan gücün etkin şekilde kullanılmasının yolunun hoşgörüden geçtiğini kaydeden Ersoy, Alevi emekçilerini birliğe-kardeşliğe çağırdı. Birlik çağrısının muhatabı olan Alevilere yönelik katliamları kınamak ve devlet adına özür dilemek bir yana katliamlara değinme gereği bile duymadı. Alevilerin taleplerine dair tek kelime söylemeyen Bakan birlik-kardeşlik söylemine dair devletin ezberini yineleyip durdu. Aleviler bu açıklamalara karnı toktu. Zira Alevi emekçileri meşru taleplerine yönelik devletin bilinçli duyarsızlığının farkındalar. Bu nedenle Bakan salondaki bilinçli suskunluğa dayanamadı. Hızla kürsüden aşağı indi.
Törende, Alevi örgütleri tarafından gerçekleştirilen değerlendirme toplantısının sonuç deklarasyonu da okundu. Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Güzelgül tarafından okunan deklarasyonda, tüm insanlık için kutsal sayılan Munzur, Kaz Dağları ve Hasankeyf’e işaret edilerek, burada yaşandığı belirtilen doğa katliamlarına son verilmesi istendi. Deklarasyonda Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı, Madımak’ın utanç müzesi olması, zorunlu din dersleri işkence dayatmasının son bulması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması vb. gibi yakıcı talepleri de yer aldı.
Törende, Kültür ve Turizm Bakanlığı Hacıbektaş Semah ekibi gösteri yaptı. Gösterinin ardından AKP’nin ebedi şefinin mesajı okundu. Mesaj, salonda bulunan emekçiler tarafından ilgisizlikle karşılandı. Salonda yaşanan sessiz tepki çağımızın Hızır Paşası AKP şefine duyulan öfkenin açık göstergesiydi.
Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri’nin içinin boşaltılması ile kültürel-sanatsal etkinliklerdeki kısırlaşma süreci son 15 yıla damgasını vurmuştu. 2004’den bu yana Hacıbektaş’ı anma etkinliklerinin tümünde devlet Aleviciliğinde ifadesini bulan anlayış öne çıkmıştı. Etkinliklerde devlet Aleviciliğine kan taşınmıştı. Paneller ve resmi açılış programlarına da gericilik damgasını vurmuştu.
2004-2018 yılları arasında gerçekleşen Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri nitelik açısından da son derece zayıftı. Belediye Başkanı ve şürekası şenliklerin siyasal ve ideolojik içeriğini ulusalcı temelde ele almıştı. İlerici Alevi örgütleri anma etkinliklerinden dışlanmış, gericiler anma etkinliğinin içeriğini boşaltmak için mesai yapmışlardı.
Bu yıl ilk defa katılımcılığı özümseyen, ilerici Alevi örgütleriyle birlikte süreci örmeye yönelik ilerici anlayış öne çıktı. Anma etkinliğinin içeriğini ulusalcı temelde örmeye çalışan anlayış yerine evrensel ögelerin, Alevilerin ilerici birikimini öne çıkaran panel ve etkinlikler öne çıktı.
15 yıl sonra ilerici Alevi örgütlerinin parçası olduğu Hacıbektaş Veli’yi Anma Etkinliği çok daha kitlesel bir katılımla gerçekleşebilirdi. Bu konuda ilerici Alevi örgütlerinin yeterli çaba göstermediği, organize olamadığı da görüldü.
Devrimci-ilerici güçlerin katılımında istikrarlı zayıflama
Sermaye devleti bu yılki etkinliklere yönelik ilerici ve devrimci etkiyi sınırlamak için özel bir çaba harcadı. “Güvenlik” gerekçesiyle ilçenin giriş çıkışları tutuldu.
Şenliklere devrimci ve ilerici güçlerin müdahalesinde yaşanan zayıflama bu yıl da sürdü. TKP’nin dışında reformist sol ortada yoktu. Devrimci hareket, anma etkinliklerinde bırakalım müdahale etmeyi veya müdahale çerçevesinde propaganda ve ajitasyon araçlarını kullanmayı, tanıtım standı bile açmadılar.
Komünistlerin şenliklere yönelik müdahalesi
Sınıf devrimcileri, Hacıbektaş Veli’yi Anma Etkinliklerini devrimcileştirme bakışının gereği olarak yıllardır sürdürdükleri istikrarlı müdahaleyi bu yıl da yaptılar. Komünistler şenlikler üzerine hazırladıkları bildirileri dağıttılar. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde Kızıl Bayrak satışı gerçekleştirdiler. Ekonomik-sosyal yıkım programına ve faşist saldırılara karşı mücadele çağrısını yükselttiler.
Komünistler bir de tanıtım standı açtılar. Standı ziyaret eden emekçilerle düzenin saldırıları ve saldırılara karşı mücadele üzerine verimli tartışmalar yürüttüler. Gündeme ilişkin ajitasyon ve propaganda konuşmaları gerçekleştirdiler. Bunların yanı sıra daha önceden planladıkları “Alevi sorunu”, “Demokrasi ve devrim”, “Bağımsızlık ve devrim”, “Ulusal sorun ve devrim” konulu söyleşileri gerçekleştirdiler. Bu yıl tüm kısıtlı olanaklara rağmen şenliklere anlamlı bir müdahalede bulunan sınıf devrimcileri, düzenin saldırılarının yoğunlaştığı böyle bir dönemde gericiliğin dikkatini çeken bir çalışma yürüttüler.
Kayseri Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu