Gözaltında kayıp ve hasta tutsak eylemleri

Diyarbakır’da kayıp yakınlarının eyleminde Mehmet Şirin Bayram’ın akıbeti, İzmir’de Ali Uygur’un failleri soruldu, Ankara’da ise hasta tutsak Cihat Özdemir’in serbest bırakılması istendi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 27 Haziran 2020
  • 17:35

Diyarbakır

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi gözaltında kayıp eyleminin 594’ncüsünü sosyal medya hesabından gerçekleştirdi.    

Eylemde 25 yıl önce askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Mehmet Şirin Bayram’ın akıbeti soruldu. Abla Selahat Bayram’ın kardeşinin kaybedilmesi olayına dair anlatımlarda bulunduğu bir video paylaşıldı. Nişanlı olduğunu belirttiği kardeşinin köylerine amcasını ziyaret etmeye gittiğini ve bir tanıdıklarının evlerinde misafir olarak kalırken korucu ve askerler tarafından ev basılarak gözaltına alındığını anlatan abla Bayram, Kulp ilçe merkezine götürülen kardeşinin karakolda gözlerinin kapatıldığını ve ellerinin arkadan bağlandığı bilgisini aldıklarını paylaştı.

Sonrasında kardeşinin gözaltına alındığı ve karakola götürüldüğünün inkar edildiğini ve bu inkarın halen sürdürüldüğünü söyleyen Bayram, bu zulmü kabul etmeyip, kardeşini aramaktan vazgeçmeyeceklerini ve verdikleri mücadelenin torunları tarafından sürdürüleceğini ifade etti.

Okunan basın metninde şu ifadeler kullanıldı: 

“Mehmet Şirin Bayram,  1996 yılının Kasım ayında köyde yaşamakta olan amcası İhsan Bayram’ı ziyaret etmek için yola çıkar. 

Demirli köyüne vardığında karanlık çökmüştü. Mehmet Şirin Bayram, yoluna devam etmedi, sık sık yaşanan operasyonlardan dolayı gece tehlike arz edebilir diye Bîra Zeyna’ya ertesi sabah gideceğini düşünerek akrabası olan Ramazan Tekin’in evine misafir olarak kalmaya karar verir, o gece saat 11 ve 12 civarında Kulp korucuları ve askerlerin yaptıkları ev baskınında ev sahibi olan Ramazan Tekin ve misafir olan Şirin Bayram gözaltına alınır. Ramazan Tekin ve Şirin Bayram’ın gözaltına alındığı esnada ev sahibi Hazal Tekin, (Ramazan Tekin'in eşi) 2 korucuyu Fettah ve Cumali isimli kişiler olduğunu ve onları tanıdığını söyler. Aynı günün sabahında Hazal Tekin, Şirin Bayram’ın amcası olan İhsan Bayram’ı haberdar etmek üzere sabah erkenden saat 07.00 gibi Bîra Zeyna mezrasına giderek Şirin'in amcasına Kulp korucularının ve askerlerin Şirin ve Ramazan’ı gözaltına aldıklarını haber verir.”

Aile, ne o zaman ne de daha sonra kendisinden haber alamadığı belirtilen açıklamada Bayram’ın akıbeti soruldu.

İzmir

İHD İzmir Şubesi online gerçekleştirdiği eyleminde 1980 yılında gözaltına alındıktan sonra cenazesi "Kimsesizler mezarlığında" bulunan Ali Uygur'un faillerini sordu.

Açıklamayı İHD Yöneticisi Caner Canlı okudu. Ali Uygur’un 1 Temmuz 1980’de, Adana’nın Pozantı ilçesinde trenle yolculuk yaparken Mithat Nisan, Mahir Keçeci ve Özcan Fedakâr ile birlikte gözaltına alındığını belirten Canlı, Adana Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildiklerini söyledi. Uygur’un, Mersin Emniyet Müdürlüğü’nün talebi üzerine Mersin’e getirildiğini ifade eden Canlı, şunları söyledi: “Uygur’dan dokuz gün boyunca haber alınamadı. 10 Temmuz günü anne Hatice Uygur, iki kızı ve Demokrat Gazetesi Muhabiri Vahap Şehitoğlu ile birlikte Mersin 1. Şube Müdürü Ömer Güneş ve Yardımcısı Hanefi Avcı ile görüştü. Anne, oğlunun hayatından endişe ettiğini belirtti. Yanıt çok sertti: ‘'Oğlun; Demirtaş Mahallesi’nde bir operasyon sırasında 9 Temmuz’da kaçtı. Bak dosya ve tutanaklar burada mevcut. Ama inşallah ölmüştür. Oğlunu bana değil, yanındaki gazeteciye sor.' Bu yanıt üzerine diğer oğullarını kanserden kaybetmiş acılı aile, ilgili devlet makamlarına sayısız dilekçe verdi.”

Canlı, Ali Uygur’la birlikte gözaltına alınanlara dönemin Siyasi Şube Komiseri Hanefi Avcı tarafından ‘Bu ayakkabının sahibini tanıyor musunuz?’ sorusunun yöneltildiğini de belirtti. Canlı, "Ne yazık ki Kimsesizler Mezarlığı'nda gerçekle yüzleştiler. Mezar kazıcıları Ali Uygur'u fotoğrafından teşhis edip, cesedinin polisler tarafından getirildiğini ve defnedildiğini, ancak gösterdikleri mezarın denizde boğulan Ali Bütün adına kayıtlı olduğunu söylerler. 22 Ağustos 1980 günü Ali Bütün adına kayıtlı kimsesiz mezarı, hâkim huzurunda açıldı ve mezarda yatan kişinin 53 gün önce gözaltına alınan Ali Uygur'un işkenceyle parçalanmış bedeni olduğu annesi tarafından teşhis edildi. Devletin bazı görevlileri yine suçüstü yakalanmışlardı ama 12 Eylül askeri darbesinin karanlığında bu dosya da açılmadan kapatıldı" dedi.

Ankara 

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, 303. haftasına ulaşan eylemlerinde Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan hasta tutsak Cihat Özdemir’in serbest bırakılmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube'de yapılan basın toplantısında konuşan İHD Merkezi Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, Özdemir’in 20 yıldır hapiste tutulduğunu belirtti.

Sağlıksız koşullar, yeterli tedavi ve teşhis olanaklarına ulaşamamaktan kaynaklı Özdemir’in birçok kronik hastalığı olduğunu söyleyen Çevirmen, Özdemir’e dair “Beyinde 4 cm’lik nodül, teşhisi konulamamış bayılmalar, hipermetrop, kuru göz, bel ve boyun fıtığı, kronik otit, yüzde 30 işitme kaybı, boyunda ve testiste kist, varikosel, pankreas enzim eksikliği, iç hemoroid, kronik venöz yetmezliği ve reflüler, kronik gastrit, böbrekte büyümeye devam eden 11 mm’lik nodül, her iki dizinde menisküs, prostat ve son olarak da troid kanseri hastalıkları bulunmaktadır" bilgilerini paylaştı.

Troid kanseri teşhisinin geç yapıldığını belirten Çevirmen, “Tedavi için götürüldüğü Sincan Cezaevi’nde pislik içinde bir koğuşta kalmış, göğsünden sarkan drenlere ve kanser ameliyatının 4’üncü gününde olmasına rağmen elleri kelepçelenip ring aracı ile hapishaneye götürülmüştür” dedi.

Çevirmen, Özdemir’in 6 Ocak 2020 tarihinde yatırıldığı Onkoloji Hastanesi’nde ayrımcılığa uğradığını da ifade etti. Çevirmen, “Kaldığı 3 gün boyunca 24 saat yatağa kelepçe ile bağlanarak eziyet verici bir durum yaşamıştır. Hastalıkları nedeniyle cezasının ertelenmesine dönük talebine dair sağlık raporlarının verilmesi süreci de tamamlanamamıştır. Kanser hastalığın oluşması noktasında yapılmayan ve konulamayan teşhis ve tetkikler nedeniyle yapmış olduğu suç duyuruları da takipsizlikle sonuçlanmıştır” diye belirtti.

Özdemir’in ameliyat aşamasına kadar gelmiş olan bel fıtığı nedeniyle ortopedi uzmanı, ortopedik yatak kullanması hususunda rapor verdiğini, ancak bu rapora rağmen talebinin reddedildiğini aktaran Çevirmen, “Ayrıca 6 tane azı dişi kırık olduğundan ve başka diş problemleri de olduğundan yemek yemekte zorlanıyor. Ancak bu problemi diş tedavisi esnasında kelepçe uygulaması nedeniyle yapılamamaktadır” dedi.

Çevirmen, yaşamını olumsuz yönde etkileyen birçok kronik hastalıkları bulunması ve tiroid kanseri olması nedeniyle risk altında olan Özdemir’in tedavisine dışarıda daha sağlıklı koşullarda devam edebilmesi için yetkililere serbest bırakılmasını istedi.