Diyarbakır
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları 652. hafta eylemini online olarak gerçekleştirdi. Eylemde 25 Ağustos 1995 Diyarbakır’ın Kulp ilçesindeki evine düzenlenen baskında gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Osman Buluttekin’in akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, 7 çocuk babası Buluttekin’in kaldığı Yeşilköy’ün askerler tarafından yakılması sonucu ilçe merkezine göç ettiğini belirterek, 23 Ağustos 1995 gecesindeki bir çatışma nedeniyle ilçeye giriş ve çıkışların yasaklandığını söyledi. Gece yarısı Buluttekin ailesinin Jandarma Karakoluna ve Kaymakamın konutuna 100 metre mesafedeki evine, kendilerini polis olarak tanıtan ağır silahlı 4 kişi tarafından baskın yapıldığını ifade eden Demir, “Baskına gelenler ‘emniyetten geliyoruz, seninle biraz işimiz var’ diyerek Osman Buluttekin’i evinden zorla aldılar. Baskın esnasında evin telefon kabloları kesildi. Emniyette bekçi olarak çalışan 35 yaşındaki Osman Buluttekin, üzerinde pijama, ayağında terlik ile götürüldü” dedi.
Olaya tanıklık eden bir komşusunun, Buluttekin’in arabaya bindirilerek yakında bulunan ve polisler tarafından kontrol noktası olarak kullanılan tepelik bir yere götürüldüğünü gördüğünü ifade eden Demir, ailenin belirtilen yere gidip Buluttekin’in akıbetini sormak istediği, ancak yasaklı bölge olduğu ileri sürülerek emniyet tarafından buna izin verilmediğini dile getirdi. Demir, kaybedilmeden 3 ay önce, 1 yıl 2 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan Buluttekin’in sürekli tehdit telefonları aldığını söyleyen ailesinin, Kulp Emniyet Müdürlüğüne ve Jandarma Komutanlığına başvurduğunu kaydetti.
Şubede anne Kariban Buluttekin’e “Biz almadık ama sana söz veriyoruz onu bulacağız” denildiğini ifade eden Demir, “Kaybedildiği tarihten sonra Osman Buluttekin’den bir daha haber alınamadı. Osman’ın akıbetini öğrenmek için ailesi birçok yere başvuruda bulundu ama gözaltında olduğu inkâr edildi. Aile Osman Buluttekin’i evden alanların güvenlik güçleri olduğu düşüncesindeydi. Faillerin bulunması ve cezalandırılması için İHD’den hukuki yardım talep ettiler. Ancak yürüttüğümüz tüm çabalara rağmen Osman Buluttekin’in akıbeti hakkında herhangi bir sonuç elde edilemedi” denildi.
Batman
Batman’da da, bu haftaki eylemde 15 Ağustos 1995 yılında Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde kaçırılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hacı Ahmet Er’in akıbeti soruldu. Dernek binasında gerçekleştirilen eyleme katılan aileler, kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. İHD Batman Şubesi yöneticisi Metin Yoksu, yıllardır sorumluların bulunup, yargılanması umuduyla seslendiklerini belirterek, hakikatlerin araştırılması ve adaletin sağlanması ile ilgili bir komisyonun kurulmasını gerektiğini kaydetti.
Yoksu, 15 Ağustos 1995 tarihinde Kurudere köyünde başlatılan operasyonda çatışma çıktığı ve askerlerin köye baskın düzenlediğini belirterek, “Hacı Ahmet Er’in oğlu Adnan, ev eşyalarını taşımak için komşu köy Kavşak’a (Blêcan) katır bulmak için gider. Adnan’ın gittiği sırada, iki köy arasında silah sesleri duyulur. Silah seslerinin gelmesi üzerine ailesi Adnan için kaygılanmaya başlar. Hacı Ahmet Er ve kardeşi Hacı Mirap Er, Adnan’ın peşinden Kavşak köyüne gider. Operasyona çıkan askerler, Er kardeşleri gözaltına alır ve Işıklı (Serêsêvê) Köyü karakoluna götürürler. Olaydan bir kaç gün sonra ağır işkencelere maruz kalan Hacı Mirap Er, köyü terk etmesi şartıyla askerler tarafından serbest bırakılır. Aile Hacı Mirap Er ile birlikte gözaltına alınan kardeşi Hacı Ahmet Er’in de serbest bırakılacağını düşünürler. Ancak Hacı Ahmet Er’den bir daha haber alınmaz. Birkaç yıl sonra aile Hacı Ahmet Er’in akıbetinin ortaya çıkarılması için davacı olur, ancak bu girişimden her hangi bir sonuç alınamaz. Hacı Ahmet Er 26 yıldır kayıp ve akıbeti hala meçhul” dedi.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 361. haftasında İHD Ankara Şube’de yaptığı basın toplantısında, Eskişehir H Tipi Hapishanesi’nde tutulan hasta tutsak Devrim Ayık’ın serbest bırakılması istendi.
İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, 1991 doğumlu Ayık ile ilgili, “Ayık daha önce hapishanede bulunduğu dönemlerde İzmir şubemiz tarafından süreci takip edilmiştir. Bu süreç içinde 4 Aralık 2019’da tedavi amaçlı tahliye edildi ve tedavisi dışarıda devam etmeye başladı. 07 Ekim 2019’da tedavi için gittiği Akdeniz Üniversitesi Gastroenteroloji Bölümü’nde muayene sonrası, hastane çıkışında, tekrar gözaltına alınarak 4 gün gözaltında tutulduktan sonra Antalya L Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Durumunun gittikçe kötüleşmesi ile Devrim Ayık, en son 17 Mart 2020 tarihinde ayında hastalığının ilerlemesinden kaynaklı evde tedavisini olabilmesi için şartlı tahliye edilmişti. Ocak 2021’de tekrar tutuklanıp Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldü” ifadelerini kullandı.
Ayık’ın dördüncü kez tutuklanarak cezaevinde konulduğunu belirten Çevirmen, “Ailesi tarafından yapılan başvuruda yaşadığı hak ihlalleri aktarılmıştır. Ağır olan hastalığından kaynaklı olarak sürekli olarak hastaneye götürülüp getirilmesinden sonra karantinada tutulmakta ve bu süreç uzun bir zamana yayılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı İzmir’e sevkini istemiş olmasına rağmen hasta hali ile İzmir F Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürülüp, iki gün tutulduktan sonra tekrar Edirne’ye götürülüp; rutubetli, lavabosu, banyosu olmayan, duşunu ve bulaşıklarını tuvaletin lavabosunda yıkamak zorunda kaldığı karantina odasına konulmuştur. Defalarca tepki gösterip ‘nefes alamıyorum’ diye kapıları vurmasına rağmen koşulları düzeltilmemiştir” diye konuştu.
Çevirmen, Ayık’ın sağlık durumuna ilişkin şu bilgileri verdi:
“Ailesi ile yapılan telefon görüşmesinde suyun çok yağlı ve paslı olmasından kaynaklı olarak duş alamadığını, sevk edildikten sonra rutubetli ve böcekli bir karantina odasında tutulduğunu aktarmıştır. Devrim Ayık ağır Chron hastalığından dolayı ilk ameliyatında 40 cm, ikinci ameliyatında da 60 cm bağırsağı alınmıştır. 2 Nisan 2021’de yapılan kolonoskopi kontrolünde doktor tarafından ‘bağırsaklarında ciddi derecede çürümelerin başladığı, acilen ilaç ve iğne ile tedavisinin yapılması ve diyet uygulanması gerektiği’ ifade edilmiştir. Ancak bunlarla ilgili olarak bir işlem yapılmadığı aktarılmıştır. Ayrıca 2006 yılında geçirdiği kaza sonucu bir gözünü kaybetmiş, sol gözünün ise görme oranı miyop 30 dereceye kadar yükselmiştir. Yaşadığı ağrılar ve direncinin tamamıyla düşmesinden dolayı şiddetli baş ağrılarının göze vurmasına ve görme kaybının ilerlemesine neden olmaktadır. Devrim Ayık yüzde 76 engelli raporludur.”
Çevirmen, Ayık’ın ağır hastalıkların dolayı tedavisinin dışarıda yapılması için serbest bırakılmasını istedi.
İzmir
İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu, Denizli T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta tutsak Ekim Polat’ın serbest bırakılması talebiyle Konak Eski Sümerbank önünde basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı yapan İHD yöneticisi Muhammed Güneş, tutsak Polat’ın hapishane yönetimi tarafından sağlık hakkının engellendiğini belirterek, “Polat’ın KOAH hastalığı, 2 yıl önce sınırda kemik erimesi tespiti, kalp hastası, kanser ve felç geçirme riski bulunuyor. Yürürken sağ ayakta uyuşma olmakta, sol ayağını da sürüyerek yürümektedir. Ayrıca hipofiz hormon tedavisi ihtiyacı olmasına rağmen tedavisi yapılmamaktadır” diye belirtti.
Yetkililerin gerek iç hukuka, gerekse de uluslararası hukuka göre sorumluluklarını yerine getirmesi çağrısında bulunan Güneş, Polat’ın derhal serbest bırakılmasını istedi.
Kaynak : Mezopotamya Ajansı