İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, bu haftaki oturma eylemini, 12 Eylül askeri-faşist darbesinin ertesi günü gözaltına alınarak katledilen Cemil Kırbayır için yaptı. Konak Sümerbank önünde saat 13.00’te bir araya gelen insan hakları savunucuları ve desteğe gelenler Cemil Kırbayır’ın katillerinin yargılanması talebini haykırdı.
Berfo Ana: ‘Bu ne biçim adalet’ demek istedim
Basın açıklamasından önce, Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır’ın bir mektubu okundu. Berfo Kırbayır, mektubunda Bakan Ergin’e şöyle sesleniyordu:
“32 yıldır devletin gözaltına alarak kaybettiği üniversite öğrencisi oğlum Cemil Kırbayır’ı arıyorum. Başvurmadığımız makam kalmadı, devletin bize cevabı her seferinde baskı ve tehdit oldu. 5 Şubat 2011’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüm, umutlandım... Ardından komisyon kuruldu, komisyonun raporuna göre, Cemil gözaltında öldürülmüş, bedeni kaybedilmişti. Raporda oğluma işkence yapanların ismi de yer aldı. Ama aradan neredeyse bir yıl geçti, ne oğlumun kemikleri bulundu ne onu öldürenler yargı önüne çıkarıldı. 32 yıllık hukuksuzluk devam etti. Adaletten sorumlu bakan ile görüşüp ‘Bu ne biçim adalet’ demek istedim, ‘Mühim işlerim var, ona ayıracak zamanım yok’ demiş. Sizin, bizim sorunlarımızı çözmekten daha önemli ne işiniz olabilir.”
Ardından basın açıklamasını okuyan, İHD İzmir Şubesi yönetimi adına Av. Ali Aydın, Kırbayır’ın kaybedilişini şu ifadelerle aktardı:
“Cemil Kırbayır Eğitim Enstitüsü öğrencisi idi 24 yaşında Kars’ın Göle ilçesindeki evinden 12 Eylül darbesinin ertesi günü, 13 Eylül 1980’de askerler tarafından gözaltına alınarak Kars-Göle 247. Piyade Alay Komutanlığı’na götürüldü. Burada bir hafta bekletildikten sonra Erzurum, Ağrı, Kars ve Artvin 9. Kolordu Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı merkeze gönderildi. O günden sonra Cemil Kırbayır’dan bir daha haber alınamadı.”
Meclis komisyonunun raporuna rağmen dava açılmadı
Çocuklarını arayan aileye “Cemil Kırbayır gözaltında firar etti, onu bir daha sormayın bize” dendiği hatırlatılan açıklamada, “105 yıllık ömrünün 33 yılında oğlunu arayan Berfo Kırbayır’ı kamuoyu ‘Cumartesi Anneleri’nin arkasında başka güçler var’ diyen başbakan Erdoğan’a ‘Bizim arkamızda acılarımız ve zulme baş eğmeyişimiz var’ cevabıyla tanıdı” ifadeleri kullanıldı.
Cumartesi Anneleri’nin 5 Şubat 2011’de AKP şefi Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından mecliste kurulan araştırma komisyonunun, “Cemil Kırbayır firar etti” iddiasının gerçeği yansıtmadığına, onun gözaltında öldürüldüğüne ve bilinmeyen şekilde yok edildiğine karar verdiği belirtildi. Devamında “Komisyon; Emniyet, MİT ve Sıkıyönetim Komutanlığı’nın o dönemdeki görevlileri ve yetkilileri ile dönemin sıkıyönetim komutanı hakkında Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Meclis Komisyonu elindeki tüm belge, bilgi ve beyanları ulaştırmasına rağmen Kars Cumhuriyet Başsavcılığı üç yıldır sorumlular hakkında dava açmadı. Berfo Kırbayır, oğlunun kemiklerini bulamadan hayatını kaybetti” dendi.
Kırbayır’la birlikte işkence gören Kaya: “Sesi hâlâ kulaklarımda”
Açıklamada, Cemil Kırbayır ile birlikte gözetimevine götürülen üç kişiden biri olan Cengiz Kaya’nın olayı komisyona anlattığı şu ifadeleri paylaşıldı:
“Gözlerimizi bağlayıp bir yere götürdüler, sonradan Eğitim Enstitüsü olduğunu anladık. Orada çok yoğun işkence gördük, elektrik, falaka, askı... Dördümüzü birlikte götürdüler sorguya. Sırayla işkence yapıyorlardı. Cemil’e sıra geldiğinde bizim üzerimize su döküp köşede bekletiyorlardı.
“Seslerini duyuyorduk. Cemil bir ara ‘Hastaneye götürün, ben ölüyorum. Kusacağım’ dedi, küfür ettiler. Kustuktan sonra bir sessizlik oluştu. Polislerden biri ‘Şerefsiz kan kustu’ dedi. Bir panik havası olduğunu hissettik, bizi odanın dibine götürdüler. Yarım saat boyunca etrafı temizlediler, aralarında fısıltıyla konuşuyorlardı. Bize işkence yapmayı da bıraktılar.
“Sonra biz başka yere götürüldük, bizi ‘Ya Cemil kaçtı biliyor musunuz, nereye gider?’ diye sorguladılar. Cemil’in oradan kaçma şansı yok.
“Onun sesi hâlâ kulaklarımda, ‘Ağabey, ne olur, istifra edeceğim’ demişti. Sonra kan kustu, demek ki beyin kanamasından öldü.”
Cemil Kırbayır’ın faillerinin belli olduğunun altı çizilen açıklama, “Kırbayır’ı işkenceyle sorgulayan timin, firar ettiği şeklinde sahte tutanak tutan polislerin, bu suçtan sorumlu dönemin emniyet, askeri ve MİT yetkililerinin açık kimlik ve adres beyanlarının Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen Meclis raporunda bulunduğu” hatırlatılarak katillerin yargılanması talebiyle son buldu. Ardından beş dakikalık oturma eylemi yapıldı.
Kızıl Bayrak / İzmir