AKP-saray rejiminin başı Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Deniz Baykal’a teşekkür etti. “…CHP eski genel başkanı Sayın Deniz Baykal'a Libya konusundaki devlet adamı tavrı için teşekkür ediyorum” diyen T. Erdoğan, kritik durumlarda desteğini eksik etmeyen D. Baykal’ın daimi dalkavukluğunu unutmadığını gösterdi.
Milletvekili seçilmesine rağmen siyasal yaşamın dışında olan D. Baykal, zaten kısıtlı enerjisini yine dinci-gericiliğe hizmet için cömertçe harcıyor. AKP-MHP koalisyonun Libya’da izlediği yayılmacı-saldırgan politikalarını takdir eden D. Baykal, bileğinin gücüyle T. Erdoğan’ın takdirini kazandı.
Vurgulamak gerekiyor ki, “sosyal demokrat lider” etiketli D. Baykal, kritik durumlarda hep T. Erdoğan’ı desteklemiştir. 1994’te İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına aday çıkararak Zülfü Livaneli’nin oylarını bölen D. Baykal, T. Erdoğan’ın seçilmesine zemin hazırlamıştı. AKP hükümeti kurulduğunda siyasi yasaklı olan T. Erdoğan, D. Baykal’ın da katkılarıyla başbakan koltuğuna oturdu. 7 Haziran 2015’te ilk büyük seçim hezimetini yaşayan T. Erdoğan’ın ayağına gidip teskin eden yine D. Baykal’dı...
Başkanlık tartışmaları gündeme geldiğinde D. Baykal yine AKP şefinin safında yer aldı. Ne zaman sıkışsa D. Baykal’ı yanında bulan T. Erdoğan’ın, bu sosyal demokrat kılıklı dinci gericilik uşağına teşekkür etmesi şaşırtıcı değil elbet. Ne de olsa D. Baykal, 1994’ten beri her kritik anda AKP şefini destekleyerek dinci-gericiliğe sadakatini defalarca ispatlamıştır.
İşin ilginç tarafı, dinci-gericiliğe sadakati herkesin malumu olan bir kişinin siyasal yaşamın dışına düştükten sonra bile CHP milletvekili olabilmesidir. CHP’nin bu utanç verici tutumu, burjuva siyasetinin sefaletini de gözler önüne seriyor. Her fırsatta CHP’ye saldıran, önde gelen isimlerine etmedik hakaret bırakmayan T. Erdoğan’ı desteklemesine rağmen, CHP halen D. Baykal’a kucak açıyor. Bu tutum, düzen siyasetinde burjuva anlamda bile ilke diye bir şeyin kalmadığını, kepazeliğin ise diz boyu olduğunu ispatlıyor.