İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyada gerçekleştirdikleri 836. hafta eyleminde gözaltında kaybedilen Talat Türkoğlu için adalet istedi.
Saat 12.00'de yayınlanan videoda Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak'ın sunumuyla Talat Türkoğlu'nun kardeşleri söz alarak abilerinin kaybedilişini ve sonra yargı sürecinde adaletin gelmeyişini anlattılar.
Ardında Türkoğlu ailesinin avukatı Gülizar Tuncer dava dosyası hakkında bilgi vererek, adaletsizliği teşhir etti.
Basın metnini Cumartesi İnsanlarından Tuba Zehra Sağlam okudu. “İktidarların kayıplarını ve kendilerini hukukun dışında tuttuğunu” dile getiren Sağlam gözaltında kayıplar karşısında adalet sağlamayan iktidarların 'evladıma ne oldu?' diyen annelere saldırdığını ifade etti.
Sağlam devamında Talat Türkoğlu'nun gözaltında kaybedilişine ve sonrasına ilişkin şunları söyledi:
“Sosyalist kimliğiyle bilinen 45 yaşındaki Talat Türkoğlu, İstanbul Avcılar'da yaşıyordu. Daha önce 4 kez gözaltına alınan Talat; yoğun işkence gördü ve yıllarca hapishanede kaldı. Son olarak 5 Ekim 1994 tarihinde tutuklanan Türkoğlu, davası devam ederken tahliye edildi. Tahliyeden kısa bir süre sonra 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
Türkoğlu Ailesi, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü, devletin ilgili tüm kurumlarına başvurularda bulundu. Soru önergeleriyle konu Meclis'e taşındı. Ancak tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Resmi makamlar Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunun bilinmediğini söyledi.”
JİTEM'cinin itirafına rağmen soruşturma yürütülmedi
“1997 yılında JİTEM mensubu Kasım Açık’ın yaptığı itiraflar basına yansıdı. Talat Türkoğlu’nun eşkâl, kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntıları ile veren Kasım Açık; Onun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorgulandığını açıkladı. Talat Türkoğlu'nun işkence ile öldürülen bedeninin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti.
Bu beyanlar üzerine Türkoğlu Ailesi ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvurdu. Savcılık, etkin bir soruşturma yürütmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi.”
AİHM Türkiye'yi mahkûm etti
Davanın AİHM’e taşındığını belirten sağlam “Türkiye, etkili bir soruşturma yapmadığı ve Talat Türkoğlu’nun yaşama hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle mahkûm oldu” dedi.
İHD avukatı Gülizar Tuncer'in Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkûmiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulunduğunu dile getiren Sağlam bu talebinde karşılanmadığını şöyle ifade etti:
“Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusu da reddedildi. Aile 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi de 2020 yılında başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. İç hukuk yollarından sonuç alamayan aile tekrar AİHM’e başvurdu.”
Gözaltında kaybedilişinin 25. yılında Talat Türkoğlu için adalet istediklerini vurgulayan Sağlam“Kaç yıl geçerse geçsin Talat Türkoğlu ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 137 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Kızıl Bayrak / İstanbul