AKP-MHP iktidarı Covid-19 pandemisine karşı kılını kıpırdatmazken, önlem adı altında ilerici-muhalif kesimler üzerindeki baskı ve yasakları yoğunlaştırıyor. Söz konusu muhalefet ise, AKP-MHP ile Perinçekçi dalkavuklar dışında kalan herkesi kapsıyor. Yine de uygulamada farklılıklar yaşanıyor. Zira, devrimci-ilerici güçler ile Kürt hareketine yönelik yasaklamaları çoğu zaman azgın polis saldırıları tamamlıyor.
AKP’nin tıka basa salonlarda kongreler yapması, T. Erdoğan tarafından övgülere mazhar olurken, hakkını arayan işçi ve emekçilerin eylemleri ise pandemi bahane edilerek yasaklanıyor. Bu kepazelik, sermaye iktidarının riyakarlığının yanı sıra, emekçilerin mücadelesinden duyduğu korkunun da göstergesidir.
1 Mayıs öncesi göstermelik kısıtlamalarla eylemler yasaklandı
Sağlık meslek örgütlerinin aksi yöndeki uyarılarına rağmen iktidar 1 Mart’ta “normalleşmeye geçiş kararı” aldı. Vaka/hasta ve ölüm sayıları katlanarak arttı. Önlem alınmadığı gibi ülkenin dört bir yanında gerçekleştirilen AKP kongreleri zaten pandeminin hızla yayılmasını tetiklemişti. “Normalleşme” kararı ile pandemi adeta kontrolden çıktı.
1 Mayıs yaklaşırken, sermayeyi ve rejimi rahatsız eden mevzi direnişler devam ediyor. Direnen işçileri polis zorbalığıyla yıldırmaya çalışan AKP-MHP rejimi, ‘insan sağlığına ve yaşamına önem veriyormuş’ algısı yaratmaya çalışarak kısmi kısıtlama kararı aldı. Fabrikalarda, işyerlerinde, maden ocaklarında, şantiyelerde çalışma sürüyor. Çalışma her alanda sürerken, alınan önlemler görüntüden ibaret kalıyor. İşçiye-emekçiye kölelik koşullarında ve pandemi riski altında çalışmayı, ücretsiz izin ya da Kod 29’dan işten atılmayı dayatan kapitalistler ve onların iktidarı, bu vahim tabloya karşı mücadele eden işçi ve emekçileri yasaklarla, polis gücüyle sindirmeye çalışıyorlar.
Bu arada, kısmi kapanmada küçük esnafların işyerleri neredeyse tamamen kapatılırken AVM’ler açık. Fabrikalarda üretim devam ederken, ulaşım araçları bu yüzden tıka basa dolu. Hal böyleyken sokağa çıkma yasağını saat 21.00’den 19.00’a çekerek güya ‘önlem’ alıyorlar.
‘Önlem’ ikiyüzlülüğünün bir diğer göstergesi ise, 1 Mayıs’ı yasaklamak için alınan kararlar oldu. Örneğin Denizli, Kocaeli, Aydın, Edirne valilikleri ve Hopa, Çerkezköy, Gebze, Avcılar, Bayrampaşa, Eyüp ve Kartal kaymakamlıkları 1 aylık eylem ve etkinlik yasağı ilan ederek, 1 Mayıs’ı şimdiden yasakladılar.
İşçi direnişlerine saldırı
Direnişinin 82. gününde TOMİS üyesi Dilbent Türker’in Sinbo fabrikası önündeki direniş çadırının kurulması ‘pandemi bulaşı riski’ bahanesiyle engellendi. Direnişini kararlılıkla sürdüren Dilbent Türker, TOMİS temsilcisi ve dayanışma için gelen 2 kişi gözaltına alındı.
Sinbo fabrikasında hiçbir önlem alınmadan işçilerin dip dibe çalışmasında pandemi bulaşı riski görmeyen polis, direniş çadırının kurulmasını bulaşı riski bahanesiyle engellemek istedi.
4 kişi gözaltına alındıktan sonra SML Etiket direnişçileri TOMİS Kocaeli temsilcisi ve DGB’liler Sinbo işçilerine seslendiklerinde yine gözaltına alındılar.
Bayrampaşa Belediyesi işçilerinin Kod 29’a karşı eylemi de pandemi bahanesiyle engellendi. İşçiler belediyelerde çalışırken bulaşı riski yok ama haklarını aramak için mücadele ettiklerinde bulaşı riski ortaya çıkıyor.
AKP-MHP iktidarı, aldığı kısmi kapanma kararı ile işçi-emekçilere şunu diyor: Sömürü çarklarının döndüğü fabrika ve iş yerlerinde bulaşı riski yok, ama işçiler haklarını aramaya kalktığında bulaşı riski çok. İşçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta alanlara çıkması “bulaşı riski” bahane edilerek tamamen engellenmek isteniyor. Şimdiden her tür eylemi yasaklama kararının alınması buna yönelik bir hazırlıktır.
“Haklarımız ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a”
1 Mayıs’a ve eylem etkinliklere dönük yasaklama kararının ülkenin genelinde alınıp alınmayacağı henüz bilinmiyor. Ancak ‘lebalep’ kongreler yapanların ‘pandemiye karşı önlem’ gibi bir dertlerinin olmadığı aşikâr. Bunun farkında olan işçi ve emekçilerin bu yasaklara tepkili olduklarını biliyoruz.
“Fakat bu öfke örgütsüz ve dağınık kaldığı için, kapitalistlerin ve onun hizmetinde olan AKP-MHP iktidarının saldırılarını geri püskürtmeye yetmiyor. Sömürücü asalaklar sınıfı ile gerici-faşist iktidar bu denli pervasız davranma gücünü tam da bu örgütsüzlüğümüzden alıyor.
O halde yapılması gereken açıktır. Bize dayatılan kölelik koşullarına, faşist baskı ve sömürüye karşı yan yana gelmek! En yakıcı sorunlarımız ve taleplerimiz etrafında kenetlenmek, örgütlenmek, harekete geçmek ve mücadeleyi büyütmek!” (BDSP- 2021 1 Mayıs bildirisi)