Kapitalistlerin “krizi”, pandemi fırsatçılığı ve işçi düşmanlığı
2020 kriz yılında da büyük kapitalist tekeller kârlarını arttırdı.2019 yılında 4,3 milyar avro kâr eden Daimler, 2020 yılında kârını 6,6 milyar avroya çıkardı. Krize rağmen kârını arttıran Daimler’in bu büyük başarısının sırrı! Handelsblatt gazetesinin “Sert kemer sıkma karşılığını verir” başlığında saklıdır. Zira “sert kemer sıkma” denilen, krizin faturasının dosdoğru işçilere çıkarılmasıdır.
İşçilere savaş açan Daimler Yönetimi, 30.000’e kadar istihdam kesintisi, ikramiyelerin kriz bahanesiyle iptali, üretim dışı çalışanlar için çalışma saatlerini haftada iki saat azaltıp iş yoğunluğunu arttırmak gibi saldırılar uyguladı. Otomobil satışlarının 2020’de yüzde 7,5 düşmesine rağmen, Daimler kapitalistleri, sömürüyü yoğunlaştıran bu uygulamaların semeresini topladı; bir önceki yıl 4,3 milyar avro olan kârını 2020 yılında yüzde 50’den fazla arttırarak 6,6 milyar avroya çıkardı. Dünyanın en büyük otomobil tekellerinden biri olan Volkswagen (VW) ise 2020 yılında 10 milyar avro kâr ettiğini açıklamıştı.
Kısa çalışma ödeneği sayesinde 700 milyon avro kâr!
Daimler CEO’su Ola Källenius, basın toplantısında 6,6 milyar net kâr elde ettiklerini ve bunun 700 milyonunun kısa çalışma ödeneği, yani Federal Çalışma Dairesi eliyle işçilerin işsizlik fonunun kapitalist tekele peşkeş çekilmesi sayesinde sağlandığını açıkladı. Bu açıklama, kısa çalışmaya zorlanan işçilerin ücretleri düşerken, bu sayede kapitalistlerin kârlarının korunduğunu da açık bir şekilde gözler önüne serdi. Kısa çalışma ödeneğinden elde edilen bu kârlar, pandemi krizini yöneten devletlerin hangi sınıfın arkasında durduğunun, krizi kapitalist tekeller için nasıl kârlı bir olanağa dönüştürdüğünün açık bir kanıtıdır.
Daimler’in 2020 yılında kârını yüzde 50’den fazla artırdığını açıklaması, kapitalist tekelin borsa değerinin de yükselmesini sağladı. Daha az işçi, daha az çalışma saati ve daha yoğun sömürü sayesinde sağlanan kârdan hissedarlara ödenecek temettülerin de yüzde 50 arttırıldığını açıklayan Daimler, reformist çevrelerin bile tepkisini çekti.
“Bürgerbewegung Finanzwende” (Mali Değişim için Vatandaş Hareketi), kısa çalışma, kamyon ve e-otomobil teşviki için ödenen devlet sübvansiyonlarına atıfta bulunarak, Daimler’in borsadaki hissedarlarına yapmayı planladığı bu kâr dağıtımının “ahlaki olmadığını” vurgulayarak durdurulması çağrısında bulundu.
Kapitalistlerin kârlarının ve işçi düşmanlığının ortakları
Almanya’da metal işkolunda devam eden toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde krizi bahane ederek sıfır zam öneren tekellerin elde ettikleri bu kârlar, ek hak gaspı ve kölelik dayatma hedeflerinin ne kadar pervasız olduğunu ortaya koyuyor.
Fakat kapitalistlerin bu saldırganlıklarından, “istihdamı koruma” bahanesiyle onlara destek veren sendika bürokratları da sorumludur. Sendika ağaları bu tutumlarıyla saldırılara bizzat ortaktır da. Zira tüm bunlar, onların gözleri önünde olmaktan öte doğrudan onaylarıyla gerçekleşiyor. Kısacası kapitalist tekeller, devletin ve sendika bürokrasisinin işçi düşmanı koalisyonu tarafından korunuyorlar. İşçilerin haklarının korunması, bu şeytan üçgeninin parçalanması işçi sınıfının örgütlü mücadelesinden geçiyor.