AKP-MHP rejimi İşsizlik Fonu'na da çökmüş

Mafyalaşan bu rejim, ancak 'üstüne çökme' yöntemiyle el koyduğu kaynaklarla ayakta kalabilir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 30 Temmuz 2021
  • 08:00

Türkiye’de milyonlar işsiz, pandemi döneminde işsizlik oranı neredeyse katlandı. Ancak sarayın aparatlarından TÜİK, milyonlarca kişiyi işsiz saymıyor. Gerçek hayatta işsiz olanlar, TÜİK’e göre işsiz değil ve İşsizlik Fonu’ndan yararlanamaz. Bu sahtekarlık sayesinde İşsizlik Fonu’ndan yararlanabilenlerin sayısı hep sınırlı kalıyor. Pandemi döneminde bile bu durum değişmedi. Bu ise fonda büyük meblağlarda para birikmesine vesile oluyor.

Bir kuruş alma hakkı bile olmadığı halde AKP-MHP rejimi, işçilerin hakkı olan fondaki birikimi defalarca yağmaladı. Ya kendi kirli işleri için ya da sermayeye peşkeş çekerek İşsizlik Fonu’nu hortumladı. Sedat Peker’in içeriden verdiği bilgilerle bir ‘üstüne çökme’ rejimi kurulduğu daha iyi anlaşıldı. Pandemi sürecinde bile İşsizlik Fonu bu ‘üstüne çökme’ rejimi tarafından yağmalanmış.

Konuyu gündeme getiren CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, AKP-MHP iktidarının salgın döneminde İşsizlik Fonu’ndan 46.2 milyar lira kullandığını belirtti. İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun (İŞKUR) 9 Temmuz'da açıkladığı verilere dikkat çeken Toprak, 2020’nin başında fonda toplam 131.5 milyar TL varken, bu miktarın 85.3 milyara indiğini belirtiyor.

Vurgulamak gerekiyor ki, İŞKUR’da sarayın aparatlarından biri haline getirilen kurumlardan biri. Yani hiçbir zaman gerçeği olduğu gibi yansıtamaz. Dolayısıyla yağmanın açıklanandan daha büyük olduğunu tahmin etmek güç değil. Kendini ‘yerli/milli’ diye pazarlayan saray rejiminin İşsizlik Fonu’na çökmesi, işçi sınıfını hiçe sayan, küstahça bir gözü dönmüşlüğü anlatıyor. Zira bu fon milyonlarca işçinin ürettiği değerin birikiminden oluşuyor. Milyonlar işsizken, çalışanlar açlık sınırının altında bir ücret alırken fona çökmeği, ancak AKP-MHP gibi dinci-faşist bir rejim kendine yakıştırabilir.

Mafyalaşan bu rejim, ancak ‘üstüne çökme’ yöntemiyle el koyduğu kaynaklarla ayakta kalabilir. Dolayısıyla tarihin çöplüğünü boylayana kadar yağma ve talana devam edecektir. Bu ve benzer pervasızlıkları önlemenin tek yolu var, o da işçi sınıfının, fonu talan eden sermaye uşaklarının yakasına yapışıp hesap sormasıdır.