Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında birinci yerleştirme sonuçları dün açıklandı. Bu yıl ortaöğretim kurumundan mezun olan 1 milyon 243 bin 830 öğrenciden 1 milyon 38 bin 492’sinin katıldığı sınav eğitim sistemine de ayna tuttu. Pandemi tehdidi altında uzaktan eğitim sürecinde gerekli teknik yardımların yapılmadığı, telafi derslerin konmadığı koşullarda sınava girmeye zorlanan öğrencilerin başarı istatistikleri eğitim sistemin içler acısı tablosuna ışık tuttu.
20 soruluk Matematik testindeki doğru cevap sayısı ortalaması 4,20’de kaldı. Fen Bilimleri testinde bu sayı 8,04 olarak kaydedi. Sınavın ardından MEB yine “başarısını” kutladı. Bir milyon öğrencinin içerisinden sadece 97 öğrencinin tam not alabildiği sınavın yerleştirme sonuçları da MEB tarafından yayınlanan raporda “başarının göstergesi” olarak sunuldu.
Öğrencilerin büyük bir bölümü bir okula yerleşmiş
MEB, öğrencilerin büyük bir bölümünün bir okula yerleşmiş olması ile gururlandı. Tercih takvimi tamamlandığında tüm öğrencilerin okullara yerleştirileceği belirtildi. Bu kapsamda merkezi sınav puanı ile öğrenci alan sınavlı okulların %95,22 oranında; fen liseleri, sosyal bilimler liseleri ve anadolu liselerinin %100 oranında; anadolu imam hatip liselerinin %98,27 ve mesleki ve teknik anadolu liselerinin %77 oranında dolduğu kaydedildi.
Öğrencilerin ilk 3 tercihlerinden birine yerleşmelerinin önemli olduğu öne sürülen raporda, mesleki ve teknik liselere ayrıca yer verilerek şunlar ifade edildi:
“…en yüksek iyileşme mesleki teknik eğitimde gerçekleşmiştir. 2020 yılında mesleki ve teknik Anadolu liselerine yerleşen öğrencilerin yüzde 43’ü birinci tercihlerindeki bir mesleki ve teknik Anadolu lisesine yerleşirken bu oran 2021 yılında yüzde 46’ya yükselmiştir. Yine 2020 yılında mesleki eğitime yerleşen öğrencilerin yüzde 82’si ilk üç tercihlerinde yer alan bir mesleki ve teknik Anadolu lisesine yerleşirken bu oran 2021 yılında yüzde 82,5’e yükselmiştir.”
MEB’in önceliği ve geleceksiz gençlik
MEB, bu yerleştirme sonuçlarının öğrencilerin bilinçli tercihlerinden ziyade zorunlu yönelimler olduğunu saklamaya devam ediyor. Sınava giren öğrencilerin %13,58’i ise merkezi sınav puanlarına dayalı olarak sınavla öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına, fen, sosyal bilimler veya anadolu liselerine yerleşebildi.
Fırsat eşitsizliğini gözler önüne seren bu tabloda, geriye kalan öğrencilere, -çoğunlukla da işçi ve emekçilerin çocuklarına- “sınavsız okul okuma hakkı” olarak sunulan geleceksizliği kabul etmekten başka seçenek kalmıyor. Bu geleceksizlik; hayallerinden vazgeçmek ve en yakın imam hatip lisesi veya teknik liseye giderek AKP hükümetinin arzuladığı dindar gençlik modeline göre şekillenmek ya da kapitalizmin çarkları için kalifiye işgücü olmaktır. Zira her adım başına imam hatip lisesi açan, anadolu liselerini imam hatip liselerine dönüştüren AKP hükümeti için bu sınavsız yerleştirme sistemi, imam hatip ve mesleki liseleri doldurma politikasının bir parçasıdır. MEB’in gururla sunduğu başarı tablosu da bundan ibarettir. Onlar için önemli olan öğrencilerin gelecekleri, eşit, ulaşılabilir, bilimsel, anadilde eğitim değil sistemin ihtiyaçlarıdır. Bir milyonu aşkın öğrencinin hayatını riske atmaktan geri durmayan bu sistem öğrencilerin geleceklerini de yok saymaktadır.
MEB’in her öğrencinin bir okula yerleşmesini başarı olarak görmesi ise tam bir acizliktir. Her bir öğrencinin eğitim hakkı en temel haktır ve bu hakkı korumak bakanlığın görev tanımı içerisindedir. Bu görevini bile tam yerine getiremeyen MEB, fırsat eşitsizliği başta olmak üzere eğitim sistemindeki kapsamlı sorunların üzerini “başarı tablosu” yalanıyla örtmeye çalışmaktadır.
Asıl başarı; fırsat eşitsizliklerinin ortadan kalktığı, bilimsel, anadilde, ulaşılabilir bir eğitim öğrencilere sunabilmektir. Bu ise, ne kapitalizmin mantığı ile ne de AKP hükümetinin gençlik üzerinden kurduğu karanlık hayaller ile bağdaşmaktadır. Gençlik gelecek özlemine ve hayallerine ancak birlik olup mücadele ederek ve eğitim hakkına sahip çıkarak ulaşabilir.