Liselilerin Sesi’nden merhaba!
Eğitimde yaşadığımız sorunlar yumağı çözülmeden ikinci eğitim dönemine girdik. Geleceğimize dair söz söyleme hakkı bulanlar, kapalı kapılar ardında bizlere sormadan ikinci dönemin nasıl olacağına dair kararlar aldı. Bu kararlar doğrultusunda, henüz salgın tehlikesi geçmemişken ana okul, ilkokul, 8. ve 12. sınıflarda yüz yüze eğitime başlandı. Diğer lise sınıfları için ise sadece sınavların yüz yüze okullarda yapılması kararlaştırıldı. Pandeminin başından bu yana sosyal medya hesaplarından sesimizi duyurmaya çalıştık. Hemen hemen her gün twitterın gündemine uzaktan eğitimde yaşadığımız sorunları ve sınavların yüz yüze yapılmaması talebimizi taşıdık. Ancak her zaman olduğu gibi iktidarın ve sermayenin çıkarları gözetilerek hareket edildi.
Yüz yüze eğitime başlandığı ilk hafta, Eğitim-Sen’in raporunda yer alan bilgilere göre 15 Şubat ile 5 Mart tarihleri arasında 22 öğrenci, 2 personel ve 25 öğretmende koronavirüs tespit edildiği için birçok okulda yüz yüze eğitime ara verildi. Henüz öğretmen, çalışan emekçiler ve öğrencilere salgına karşı gerekli aşılar yapılmadı. TTB ve Eğitim-Sen yaptıkları açıklamalar ile gerekli önlemlerin alınmadan, yüz yüze eğitime geçilmesinin yaratacağı sorunları dile getirmeye devam etse de sermaye devletinin bekasını ve kapitalistlerin kârını esas alan bir iktidarın uyarıları dikkate alacağını beklemek saflık olur. Yüz yüze eğitimde yaşadığımız sorunlar bir yana, uzaktan almaya “çalıştığımız” eğitimde de sorunlar yaşamaya devam ediyoruz. MEB’in raporuna göre, Mart 2020 tarihinden bu yana öğrencilerin yüzde 1,5’i televizyonu ve interneti olmadığı için ders anlatımlarını takip edemedi. Öğrencilerin yüzde 7,1’i de internete erişimi olmadığı için canlı derslere katılım sağlayamadı. Derslere katılım sağlayamayan öğrencilerin toplamı yüzde 13’ü buldu.
Yıkılmayı bekleyen kapitalist sistemin, biz gençlere geleceksizlikten başka bir şey sunmadığı ortada. Bizler de liseliler olarak geleceğimize dair başka birilerinin karar vermesine dur demeli, bir araya gelmeli, sözümüzü söylemeliyiz. Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere, bugün bir dizi üniversitede öğrenciler “özerk, demokratik üniversite” talepleri doğrultusunda nasıl mücadele veriyorlarsa, Yunanistan gençliği üniversitelerde artan polis şiddetine karşı ve “söz, yetki, karar” hakları için nasıl mücadele ediyorlarsa, bizler de liseliler olarak eğitim alanında yaşadığımız kaosa karşı etmeli, okullarımızda yapılacak her değişikliğe dair söz, yetki, karar hakkımıza sahip çıkmalıyız.
Sizleri haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimize sahip çıkmak için Devrimci Liseliler Birliği saflarında örgütlenmeye, mücadele etmeye çağırıyoruz!
Derginin tamamını okumak için buraya tıklayınız...