Kocaeli’de bir yaz stajı deneyimi

Mesleki eğitim alanında sermayenin yoğunlaşması ve patronların ihtiyaçları çerçevesinde şekillendirilen eğitim sisteminin kısa bir özetidir aslında stajlarda yaşadıklarımız. Bizlerin geleceği patronların iki dudağı arasından çıkan kelimelere göre şekillenirken, sıra arkadaşlarımız olan Oğuzhan Çalışkan’lar, Ufuk Özcan’lar ve Mustafa Koç gibi daha niceleri staj sömürüsünde yaşamlarını yitirmekte, yaşamaya devam edenlerimizin payına sömürü düşmektedir.

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 12 Eylül 2019
  • 09:45

Staj, birçok öğrencinin okulu bitirmek uğruna asgari ücretin üçte birini alarak, çoğu işyerinde bunu bile alamadan üretimde çalıştırılmayı, hakaretlere maruz kalmayı, iş kazalarına uğramayı, genellikle de angarya işlerde çalıştırılmayı göze almasıdır. Çoğu okul ve meslek için staj zorunludur. Ayrıca okul ve sermaye iş birliğiyle yürütülen bir süreç olarak yaşanmaktadır.

Ben stajımı Kocaeli Başiskele’deki bir fabrikada yaptım. Ford, Renault, Hyundai gibi büyük otomotiv fabrikalarında üretilen bazı araba metal parçalarına boya işlemi yapılan bir fabrikaydı. Firmanın Gebze’de de ikinci bir fabrikası bulunuyor.

Ağırlıklı olarak kadın ve Suriyeli işçilerin emeği üzerinden sermayesini katlayan Boyaş, yasadışı yollarla sigortasız işçi çalıştıran yerlerden birisi. Suriyeli işçilerin sigortasız ve ağır çalışma koşulları altında asgari ücretle çalıştırıldığı bu fabrikada çalışma saatlerindeki belirsizlik, sömürünün en önemli boyutunu oluşturuyor. İşçiler, mesailer dışında günde 10 saat çalıştırılıyorlar. Bazen mesailer geç saatlere kadar sürüyor. Makine arızası olduğunda özellikle bakım bölümündeki işçilerin fabrikada sabahladıkları da oluyor. İşçilerin uzun çalışma sürelerine katlanmaları yetmezmiş gibi, mola süreleri de oldukça kısa.

Stajyer sömürüsüne gelince, çalışmış olduğum başka bir fabrikada olduğu gibi, hatta birçok yerden farksız olarak bütün stajyerlerin yaşamış olduğu sorunlarla karşı karşıyaydık. Genellikle bizlerin yapması gereken bir iş olmadığı halde üretim hattında çalıştırılmanın yanı sıra angarya işlerin ağırlığı da biz stajyerlerin omuzlarındaydı. İşyeri staj defterinde sorumlu olduğumuz bölüm olarak laboratuvar yazmasına rağmen genellikle üretim sahasında veya temizlik, zımpara gibi angarya işlerde çalıştırıldık.

Fabrikada diğer bir sorun da işçilerin bilinç durumlarıydı. İşçilerin büyük bölümü yasadışı çalıştırılma koşulları karşısında tepkisiz hale getirilmiş. Çoğu yanı başındaki fabrikada yaşananlardan bihaber. Keza her an işini kaybetme korkusu hakim. Suriyeli işçiler yaşamak gayesiyle bu koşullara resmen mecbur bırakılıyorlar. Kadın işçilerin ise çocuklarını okutmak için bu koşullara katlandıkları görülüyor. Elbette bunlar sınıfın toplam gerçekliğinden bağımsız değildi.

Bu ağır sömürü, özellikle de mesleki eğitim alanında sermayenin çıkarcı politikaları, patronların ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Mesleki eğitim alanında sermayenin yoğunlaşması ve patronların ihtiyaçları çerçevesinde şekillendirilen eğitim sisteminin kısa bir özetidir aslında stajlarda yaşadıklarımız. Bizlerin geleceği patronların iki dudağı arasından çıkan kelimelere göre şekillenirken, sıra arkadaşlarımız olan Oğuzhan Çalışkan’lar, Ufuk Özcan’lar ve Mustafa Koç gibi daha niceleri staj sömürüsünde yaşamlarını yitirmekte, yaşamaya devam edenlerimizin payına sömürü düşmektedir.

Bizlere reva görülen kölelik koşullarına, geleceğimizin patronların iki dudağı arasından çıkan söze bağlı olmasına, geleceksizliğe, staj cinayetlerine ve patronların not verme yetkisine karşı bizler de özgürlüğümüzden ve geleceğimizden vazgeçmeyecek, işçilerin ve emekçilerin sosyalist iktidarı için mücadele edeceğiz!

Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!             

Kocaeli’den bir stajyer öğrenci