Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs'ta alanlara!

Hak verilmez alınır anlayışı ile harekete geçen işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kazanılmıştır 1 Mayıs. Bir parçası olduğumuz işçilerin yolu yolumuzdur. Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta alanlara!

  • Haber
  • |
  • Gençlik
  • |
  • 13 Nisan 2021
  • 12:54

Pandeminin birinci yılını geride bıraktık. Bu süreç boyunca sermaye iktidarının gerçek ve ciddi önlemler almaması sonucu toplumsal sorunlar daha da ağırlaştı. Özellikle işçi ve emekçi kesimde kıyıma varan boyutta ölümler gerçekleşiyor. Sağlık hakkı alenen gasp ediliyor. Türkiye kapitalizminin yapısal sorunu olan ve salgın öncesinde atağa geçen ekonomik kriz pandemi ile birlikte daha da ağırlaştı. Sermaye sınıfına imtiyazlar sağlanıp, işçilerin ellerindeki hak kırıntıları tırpanlanırken; işçi ve emekçilere krizin faturası ödetiliyor. Enflasyon, yoksulluk ve işsizlik oranları her geçen gün rekorlar kırıyor.

Tüm bunlara gerici-faşist baskı ve zorbalık eşlik ediyor. En küçük muhalif sesten bile korkan AKP-MHP faşist koalisyonu saldırgan tutum ve baskı ile toplumu dizginlemeye çalışıyor. Kazanılmış demokratik hak ve özgürlüklerin kâğıt üzerinde bile kalmasına tahammül edemiyorlar. İstanbul Sözleşmesi zaten uygulanmıyordu, buna rağmen kaldırıldı. Başka örneklerden de görüleceği gibi egemenler kendi burjuva yasalarını dahi yok saymakta, tek adamın yasaları ile hareket etmektedirler. Irkçı, dinci-gerici hesaplar ve zorbalıkla ayakta kalmaya çalışan saray rejiminin aslında yapabildiği tek şey kaçınılmaz sonunu ertelemeye çalışmaktan ibarettir.

Genel toplumsal sorunlardan biri de eğitim hakkının görülmedik ölçüde gasp edilmesi, eğitim alanındaki eşitsizliklerin daha da belirgin hale gelmesidir. Eğitim tüm toplumun meselesidir. Okullar uzun süre boyunca kapalı tutulup, uzaktan eğitime tabi tutulmaya çalışılan çocuklar eğitimden uzak kalmıştır. Evde kalan çocuklarla da genelde anneler ilgilenmek zorunda olmuş, kadın istihdamı düşmüştür. EBA TV’de verilen niteliksiz eğitime dahi ulaşmak zor iken, MEB’in devam eden süreç için hibrit eğitim modeline geçileceğini duyurması bu sorunu daha da büyütmektedir. Gerekli altyapı eksikliklerinin tamamlanmaması, ihtiyaç olan dijital araçların tüm öğrencilere sağlanmaması bir yana, Türkiye’de mevcut internetin durumu bile içler acısıdır. Eğitim alamamış milyonlarca öğrenci varken sınavların yapılması ısrarı bu sorunu daha da ağırlaştırmaktadır. Gençlerin imkân buldukları vakit ülkeden kaçma istekleri ve gelecek kaygıları artmış durumdadır.

Bu karanlık tabloya inat direnenler de var elbette. Son zamanlarda hem dünyada hem de Türkiye’de yükselen kadın hareketi; Sinbo, SML etiket, Migros işçileri gibi mevzi direnişler; yüzbinlerin katıldığı Newroz’lar; gençliğin öfkesinin ifade bulduğu Boğaziçi direnişi gibi… Polis şiddetine, gözaltı ve tutuklamalara rağmen sözünü söyleyip, geleceğine sahip çıkan direngen kesimler bugün toplumsal muhalefeti oluşturuyorlar. Sermaye iktidarının dayattığı kendi gündemlerinin halen toplumun geniş kesimlerinde karşılık buluyor olması bizleri yanıltmamalıdır. İşçilerin, emekçilerin, kadınların, ezilen halkların ve gençlerin gündemi, tüm baskı ve yasaklamalara karşı çıkmak ve insanca yaşam hakkını savunmaktır.

Boğaziçi öğrencilerinin ev hapsini yok sayarak elektronik kelepçeleri kırmaları, Yunanistan öğrencilerinin alanlarda yükselttikleri muhalefetleri biz liselilere de yapılması gerekenlerin neler olduğunu gösteriyor. Umutsuzluğa kapılmak, hayata küsmek gibi seçeneklerimiz yok. Hayallerimize ve geleceğimize sahip çıkmanın, haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmemenin tek seçenek olduğunu biliyoruz. Örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.

1 Mayıs’ın tarihsel olarak önemi de buradan gelmektedir. Hak verilmez alınır anlayışı ile harekete geçen işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kazanılmıştır 1 Mayıs. Bir parçası olduğumuz işçilerin yolu yolumuzdur.

Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta alanlara!

Devrimci Liseliler Birliği