Gençlik örgütleri ve öğrenci dayanışmaları yayınladıkları deklarasyon metni ile 24 Ekim günü Kartal'da gerçekleştirilecek “Emeğimiz ve özgürlüğümüz için işçi emekçi mitingi” için çağrıda bulundu.
Gençlik, “Haklarımız, geleceğimiz ve özgürlüğümüz için 24 Ekim'de İşçi Emekçi Mitingi'ndeyiz!” şiarı ile yayınladıkları deklarasyon metninde “İşçi gençlik el ele mücadeleye!” çağrısını yükseltti. Yayınlanan deklarasyon şu şekilde:
“Haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için, 24 Ekim'de İşçi Emekçi Mitingi'ndeyiz!
Pandemi süreci ile birlikte milyonlarca işçi ve emekçi daha da yoksullaştı, işsiz kaldı, güvencesiz çalışmaya mahkûm edildi. İşçiler ve emekçiler adeta ölüm ile burun buruna çalışmak zorunda bırakıldı. Felaketi fırsata çevirmeye çalışan iktidar; işçilere, öğrencilere, kadınlara, Kürt Halkına, LGBTİ+’lara yönelik baskı politikalarını arttırmış, kazanılmış hakları bir bir gasp etmeye girişmiştir. Sermayedarlar ise iktidarın destekleme politikalarıyla bu süreçte daha da zenginleşmiştir.
İktidar bugün kriz içerisinde. Ekonomik, sosyal ve siyasal krizlerin yansımalarını yaşamımızın her alanında görmekteyiz. İşçilere, emekçilere açlık, yoksulluk ve sefalet koşullarını reva görenler, gençliğe de aynı koşulları reva görmektedir. Pandeminin pik yaptığı süreçte üretim alanlarını kapatmayarak fabrikaları adeta toplama kamplarına çevirenler, bugün yaşadıkları yönetememe halinin sonucu olarak hiçbir önlem almadan başlattıkları yüz yüze eğitim ile okulları da adeta toplama kamplarına çevirmektedir. Okullarda önlemlerin alınmaması sonucu, koronavirüsten kaynaklı genç ölüm oranları hiç görülmediği kadar artmış durumdadır.
Bu düzen, biz gençliğe koyu bir geleceksizlikten başka hiçbir şey sunmamaktadır. TÜİK dahi her geçen gün büyüyen diplomalı işsizler gerçeğini gizlemekte zorlanmaktadır. İktidarın çürüyen eğitim politikaları genç ve diplomalı işsizliğe hız kazandırmaktadır. Ülkedeki her 5 üniversite mezunundan 1’i ne çalışabilmekte ne de iş aramaktadır. "İş bulma ümidi kalmadığı için iş aramayan üniversite mezunu" sayısı bugün 17 ilin nüfusunu geride bırakarak 272 bine çıkmış durumdadır. Bu düzen bize gelecek kaygısından, çaresizlikten başka bir şey sunmuyor!
Bu düzen, öğrencileri henüz okul sıralarının başındayken sömürmeye başlıyor. Üniversiteler, fabrikaların adeta arka bahçeleri haline getiriliyor. Staj ya da AR-GE çalışmaları adı altında, sermayedarların çıkarları ekseninde şekillendirilmek isteniyoruz.
Her fırsatta “Eğitimi parasız hale biz getirdik” diyorlar ancak yalan söylüyorlar. Barınma, ulaşım, beslenme ve ders materyalleri gibi temel ihtiyaçlarımızın hiçbiri parasız karşılanmadığı için bir yandan da çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Kısacası yarının değil, bugünün de işçileri oluyoruz.
Bu düzende işçi ve emekçilerin çocukları ne nitelikli bir şekilde barınabiliyor ne de nitelikli bir şekilde beslenebiliyor. Türkiye'de toplamda 8 milyon 240 bin 997 üniversite öğrencisi bulunuyor, ancak özel ve devlet yurtlarının ülkedeki toplam kapasitesi 1 milyon 138 bin 79 kişi. 8 milyondan fazla öğrencinin sadece 8'de 1'i barınabilmektedir. Tabi 8'de 1'nin büyük çoğunluğu parası yettiği oranda özel yurtta kalmak zorunda bırakılmaktadır. Birçok arkadaşımız ise barınma sorununu çözemediği için okula gelememektedir.
İşçi-gençlik el ele mücadeleye!
İktidar tarafından uygulanan saldırı politikaları gün geçtikçe artıyor. Bu saldırılarla işçilerin, kadınların, öğrenci gençliğin birbirinden öğrenen, eyledikçe güçlenen direnişini bastırmayı düşlüyorlar.
Saray’ın odalarında büyük bir korku hakim! Bu korkularını, henüz 2 hafta önce Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olan Perit ve Berke arkadaşlarımızın kayyım rektörün hedef göstermesi, tek adamın talimatı ile tutuklatılmasından biliyoruz. Barınma hakları ellerinden alındığı için direnen İTÜ öğrencilerine kayyum talimatıyla saldıran ÖGBlerden biliyoruz. Ancak tüm topluma diz çöktürmeye yönelik gözaltı, tutuklama ve baskı politikaları nafiledir!
Bu karanlık günlerde işçi direnişleri yolumuza ışık tutmaktadır. Fabrika önlerinde haklarını almak için direnen işçilerin kurduğu çadırdan, Gezi’de kurulan çadırlara, 10 aydır Boğaziçi kampüsünde öğrencilerin açtığı direniş çadırına… Bizi birbirimize bağlayan direnişler, toplumsal hafızamıza kazınıyor; direnişlerimizden öğreniyoruz. Bizler biliyoruz ki, sorunlarımız farklı olsa da sorunların kaynağı değişmemektedir. Şimdi bize düşen bir adım daha ileri atmak, bizi hapsetmek istedikleri karanlıktan adımlarımızı birleştirerek çıkmak.
Bizler öğrenci gençlik olarak, işçi sınıfı ile omuz omuza mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz! Bunun için, 24 Ekim Pazar günü saat 15.00'te Kartal Meydanı'nda gerçekleştirilecek olan İşçi-Emekçi Mitingi'nde haklarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için bizler de yer alacağız!”
İmzacı kurumlar şu şekilde:
Anarşist Gençlik, Devrimci Gençlik Birliği, Dev-Güç, Gençlik Komünleri, Devrimci Gençlik Dernekleri, Devrimci Öğrenci Birliği, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu, Sosyalist Öğrenci Hareketi, Kaldıraç Üniversite, Yeni Demokrat Gençlik, İstanbul Üniversitesi Dayanışması