Adalet Bakanlığı’nın Türkiye İş Kurumu üzerinden Adıyaman’da açtığı 9 kişilik temizlik görevlisi kadrosuna dört günde 5 bin 217 kişi başvuruda bulundu. Başvuran 5 bin 217 kişinin 156’sı lisans, 987’si ön lisans olmak üzere 1.143’ü üniversite mezunu. Türkiye’de gençliğe dayatılan geleceksizliğin geldiği boyutu gözler önüne seren bir tablo ile karşı karşıyayız. Para kazanmanın, emeğin karşılığını almanın çok zor olduğu bir dönemde, bin bir emek ile okuyup, üniversiteden mezun olduktan sonra işsizler ordusunun saflarına katılmak, Türkiye’de artık rutin bir hal aldı.
TÜİK’in verilerine göre Türkiye’de “azalmış haliyle” 15 ve üzeri yaştaki kişilerde işsiz sayısı geçtiğimiz ocak ayında 3 milyon 861 bin kişiydi. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alanlar işsiz sayılmadığı için bu rakama dahil değiller. Onları da eklediğimizde tablo çok daha kötü bir hale bürünüyor. Her dört gençten birinin işsiz olduğu bir tablo ortaya çıkıyor. “Türkiye’de işsizlik yok!”, “İstihdamı arttırarak, gençlerimize iş sağlayacağız!” diye atıp tutan AKP iktidarı ve onun çanak yalayıcıları, gelinen yerde işsizlik verilerinin “gerçek halini” açıklamak zorunda kalabiliyor!
Geleceksizlik kaygısı bugün gençliğin en büyük sorunu haline geldi. Gençler eğitim sisteminin niteliksizliği, pandemiyle birlikte eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin daha da derinleşmesi gibi birçok sorunla boğuşurken, diğer yandan mezun olduktan sonra iş bulamama gerçeği, geleceksizlik kaygısını büyütüyor. Geleceksizliğe bireysel çare bulamayan birçok genç, çözümü yaşamına son vermede buluyor. Henüz üniversitenin ilk yıllarındayken gelecekte ne olacağı telaşı alıyor gençleri. Temizlik görevlisi olmak için başvuran üniversite mezunlarının hiçbirinin okurken hayalini kurduğu bir gelecek değildir temizlik görevlisi olmak. Ancak geçim sorunu, yaşam pahalılığı dayatıyor kendini ve böyle tablolarla karşılaşıyoruz. Bugün market kasiyerlerinin, kargo kuryecilerinin, mağaza satış elemanlarının büyük bir çoğunluğu üniversite mezunlarından oluşuyor. Kaldı ki bu iş alanlarında çalışmak da kolay değil. İş için başvuran binlerce üniversite mezununun arasından seçilebilmek gibi bir sorun da var.
Madalyonun bir yüzü yazık ki böylesine karanlık görünüm sunuyor. Madalyonun bir de diğer yüzü var. Kapitalist düzenin ve bu dönem onun dümenini tutan AKP iktidarının gençliğe dayattığı işsizliğe, geleceksizliğe karşı sessiz kalmayarak mücadele edenler oluşturuyor bu cepheyi. Türkiye’de üç ayı aşkındır, geleceğine dair sokaklarda, üniversitelerde söz söyleyen, mücadele eden bir gençlik kesimidir bu. Boğaziçi eylemleri ile başlayan ve devamında eğitim alanı başta olmak üzere kapitalist sistemin yarattığı geleceksizliğe, AKP iktidarının türlü baskı, şiddet ve zorbalığına karşı büyüyen bir mücadele yürütülüyor. Çözümü tek tek yaşamdan kopmakta değil, sorunlara karşı topyekûn mücadele etmekte gören, geleceğe umutla bakan gençlik çekiyor mücadelenin başını. Gençlik, iktidarın korkularını günden güne büyüterek, geleceğine sahip çıkıyor. En önemlisi de kapitalist sistemin dayattığı geleceksizliğe karşı ne yapılması gerektiğini gösteriyor.
Bugün geleceksizliğe karşı tek çözüm yolumuz, örgütlü mücadeledir. Emeğimize, geleceğimize ve haklarımıza sahip çıkmanın yegane yolu birlik olmak ve sorunlarımızın kaynağı olan kapitalist sisteme karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmektir.