Devrimci Gençlik Birliği MYK’sı toplandı. Toplantıda dönem başından bu yana gençliğin yaşadığı sorunlar, gençlik mücadelesinin güncel durumu ve gündemleri değerlendirildi. Sömestr sürecinin yanı sıra, yeni döneme ve “devrimci bahara” hazırlık kapsamında bir dizi tartışma yapıldı.
Dinci gerici iktidarın baskı ve saldırıları artıyor
Dinci gerici AKP-MHP iktidarı bir dizi alanda ciddi bir kriz yaşıyor. Yolsuzluk, rant, talan, mafyalaşan devlet gerçekliği ile gün yüzüne çıkan çürüme adeta çöküşe evrilmiş durumda. Yaşanan bu çürümeden çıkış ve kurdukları yolsuzluk, rant, talan ve yağma düzeninin bekası ise dinci gerici iktidarın yegâne gündemi durumunda. Bu yiyiciler ordusu kurdukları sömürü saltanatını kaybetmemek için her geçen gün daha da saldırganlaşıyor. Bir yandan işçi ve emekçileri hedef alan hak gaspları ve saldırılar sürerken öte yandan toplumsal muhalefetin her kesimine dönük azgın bir polis-yargı terörü uygulanıyor. Kuşkusuz bu saldırı sürecinden gençlik de payına düşeni alıyor. Gençlik her dönem olduğu gibi bu dönem de sermaye iktidarının gerici-boğucu kuşatması altında bulunuyor. Gerici-faşist rejimin her fırsatta yakındığı “kültürel iktidar” olamama sorununa bulduğu çözüm ise, gençliği ortaçağ zihniyetine kazanma hamleleri üzerinden kendisini ortaya koyuyor. Gençliği hedef alan baskı ve saldırılar başta olmak üzere, bir dizi saldırının yegâne hedefi de bu amaca hizmet ediyor.
Ağırlaşan ekonomik kriz
Kapitalist sistemin işleyişi her gün yeni krizler üretiyor. Kapitalistler bu krizleri yönetmek adına faturayı işçi ve emekçilerin, gençlerin, kadınların omuzlarına yüklüyor. İşçi ve emekçileri derin bir yoksulluğa, açlığa ve sefalete mahkum etmek için kapitalist devletin bütün olanaklarını (kolluk, yargı, yasalar) kullanıyorlar. Sermaye devleti de kapitalist sistemin bir parçası olarak çok yönlü krizler içinde debelenmekte. Bir avuç asalak servetine servet katarken işçi ve emekçilerin, gençlerin yaşam koşulları günden güne kötüye gidiyor. Yüksek enflasyon, işsizlik, TL’de yaşanan değer kaybı ve arkası kesilmeyen zamlar işçi ve emekçileri her geçen gün daha da yoksullaştırıyor. Üstelik işçi ve emekçilerin alınterinden çalınan vergiler çeşitli fon ve teşvik adı altında kapitalistlere aktarılıyor. Yani, krizi yaratan kapitalistler krizin faturasını da her adımda işçi ve emekçilere ödetmeye çalışıyor.
Baskı, sömürü, ekonomik kriz kuşatması altında gençlik
Yukarıda özetlediğimiz tablodan payına düşeni fazlasıyla alan gençlik, derinleşen ekonomik krizden de fazlasıyla etkileniyor. Pandemide iyiden iyiye artan eğitim hakkının gaspı sorunu, gençlik cephesinde hala en yakıcı sorun alanlarından biri olarak etkisini sürdürüyor. Eğitimin piyasalaştırılmasının yarattığı fırsat eşitsizliği pandeminin başından bu yana çok daha derinleşmiş durumda.
İki yıllık kayıp zamanın ardından üniversitelerin örgün eğitime geçmesi ile birlikte, eğitim hakkının kullanılması için gerekli olan barınma, beslenme, ulaşım gibi temel ihtiyaçlar adeta birer kriz alanına dönüştü. Üstelik bu alanlarda yaşanan krizler hala devam ediyor. Dönemin başında yüz binlerce öğrenci ciddi bir barınma sorunu ile karşılaştı. Parasız, nitelikli, ulaşılabilir barınma hakkı için birçok şehirde, üniversitede, KYK yurtlarında eylemler yapıldı. Bir dönem biterken, barınma sorununu çözemeyen binlerce öğrenci okulunu dondurmak zorunda kaldı, binlercesi ise gerici tarikat, cemaat ve vakıfların yurtlarına mahkum edildi. KYK yurtlarında ise niteliksiz, sağlıksız koşullar öğrencilerin eylemli tepkisine konu oldu. Dönem sonunda dinci-gerici tarikat yurtlarında yaşananlar ise gençliğin tepkisini büyüttü. Mehmet Sami Tuğrul’un katledilişi ve Enes Kara’nın tarikat-aile baskısı nedeniyle yaşamına son vermesi gençliğin eylemli tepkilerine konu oldu. Enes Kara’nın yaşamına son vermesi toplumsal muhalefetin de gündemine girdi. “Gerici tarikat ve vakıf yurtları kapatılsın” ve “Parasız, nitelikli, ulaşılabilir barınma hakkı!” talepleri bu eylemlerin öne çıkan talepleri oldu. Eğitim hakkına bağlı olarak öne çıkan barınma hakkı sorunu, önümüzdeki dönemde gençlik cephesinde önemli bir gündem olarak yerini koruyacaktır.
Eğitim hakkı sorunları kapsamında yaşanan eylemsel süreçler gençlik içerisinde var olan mücadele dinamiklerini yılın başından bu yana gözler önüne serdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan “Özerk-demokratik üniversite” direnişi, barınma hakkı kapsamında üniversitelerde, kentlerde, KYK yurtlarında yaşanan eylemler bunu açıkça ortaya koydu. “Parasız, nitelikli, ulaşılabilir eğitim hakkı” talebinin yeni dönemde gençlik mücadelesi içerisinde önemini koruyacağı fazlasıyla açık.
Bunun yanında, ekonomik-mali krizin yarattığı çok yönlü yıkım, gençlik içerisinde bir başka temel gündem olarak öne çıkmaktadır. Zira, ağırlaşan ekonomik kriz tüm toplumu olduğu gibi gençliği de günden günde yoksullaştırmakta, açlığa ve sefalete mahkum etmektedir. Eğitim hayatının daha başında KYK kredisi ile borçlandırılan gençlik, eğitim hakkını kullanabilmekten ve hatta en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmekten bile yoksun durumdadır. Sermaye iktidarı KYK kredilerinin ve bursların arttırılacağı vaadinde bulunarak gençliğin gözünü boyamaya çalışsa da ne krediler ne burslar gençliğin geçim sorununu çözememektedir. Gençlik bugün beslenme, barınma, ulaşım gibi en temel ve en insani ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumdadır. Neredeyse her üniversiteli eğitimine devam edebilmek için güvencesiz, kötü koşullarda, düşük ücretlerle çalışmaya mahkum hale getirilmiştir. Yüz binlerce genç geçinemediği için eğitimine son verirken geriye kalanlar ise okullarından çok işe gider hale gelmiştir. Üstelik bu tablo günden güne ağırlaşmaktadır. Gençlik büyük bir geleceksizliğe mahkûm edilmek istenmektedir. Geçtiğimiz aylarda yaşanan kriz eylemlerinde gençliğin en ön saflarda yer alması kuşkusuz gençlik cephesinde ağırlaşan bu tablonun yansımasıdır. Krizin faturasını ödemek istemeyen gençlik bu kapsamda gelişecek yeni süreçlerin dolaysız olarak bir parçası olacaktır.
Kapitalizm krizde, özgürlük ve gelecek mücadelemizde!
Önümüzdeki bahar döneminde, krizin faturasına, sömürüye ve baskıya karşı yeni eylemsel süreçler gerçekleşeceğini öngörmek zor değil. Bu süreçleri gençlik içerisinde güçlü bir hazırlıkla karşılayacağız. DGB olarak, yaşanan krizin kapitalist sistemin bir sonucu olduğunu döne döne gençliğe anlatacağız. “Kapitalist düzene karşı devrim” bakışı üzerinden gençliği krizin faturasını ödememeye çağıracağız. “Haklar, özgürlükler ve gelecek” kampanyamızın önemli bir parçası olarak “Kapitalizm krizde, özgürlük ve gelecek mücadelemizde!” şiarını fakültelerimizde, kampüslerimizde, üniversitelerimizde yükselteceğiz.
Devrimci Gençlik Birliği olarak kapitalist krizin ağır faturasına karşı gençliğin haklar, özgürlük ve gelecek mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz. Zira, kapitalist sistemin yapısal olarak ürettiği krizlerin, savaşların ve tüm bunların ortaya çıkardığı ağır yıkımın faturasını ödememek için sömürü düzenine karşı örgütlü mücadeleyi büyütmekten başka bir çıkış yolumuz yoktur.
Devrimci Gençlik Birliği