Devrimci Gençlik Birliği’nin düzenlediği “Gelecek ve özgürlük buluşmaları”nın “Gençlik hareketi tablosu ve gençliğin talepleri” başlıklı ilk oturumu bugün gerçekleştirildi.
Oturumda ilk olarak kapitalistlerin sosyal, siyasal ve ekonomik krizin faturasını işçi ve emekçiler başta olmak üzere tüm topluma kesmeye çalıştığı böylesi bir dönemde örgütlü bir şekilde mücadele etmenin önemine değinildi. Ardından özgürlük ve gelecek buluşmalarının önemine dair bir anlatım yapıldı.
Sunumun devamında 2015 yılından günümüze gençlik hareketi tablosu özetlendi. Gençliğin, gelecek anlamına geldiği vurgulanarak sermaye iktidarının her zaman gençliği teslim almaya yönelik saldırılar hayata geçirdiği, bu saldırıların ise 2015 yılından itibaren daha da pervasızca sürdürüldüğü söylendi. Boğaziçi Direnişi ile birlikte ivme kazanan gençlik hareketinden bahsedilerek son dönemde gençliğin artan eylemli tepkileri örnek verildi. Gençlik mücadelesinin birleşik, kitlesel ve hareketli süreçlere gebe olduğu vurgulandı. “Geçinemiyoruz” eylemlerinden örnekler gösterilerek gençliğin toplumsal sorunlar karşısında da önemli bir dinamik olduğu ifade edildi. Bu başlık altında yapılan tartışmalarda Boğaziçi Üniversitesi’nden bir öğrenci söz alarak Boğaziçi Dayanışmasını, ardından oluşturan Boğaziçi Meclisini ve üniversiteye özgü zeminleri anlattı. Bu bağlamda ilerici-devrimci öğrencilerin gelişebilecek hareketli süreçlere hazırlık için bulunduğu alanlarda meclisler örgütleyebilmesinin önemi üzerine konuşuldu.
Gençlik hareketinin tablosunun ardından sunumun ikinci kısmına geçildi ve gençliğin talepleri sıralandı. Gençliğin talepleri haklar, özgürlük ve gelecek başlıkları altında incelendi. 1980 darbesi sonrasında hız kazanan neoliberal saldırılarla birlikte eğitimi ticarileştirmenin önünün açıldığı vurgulandı. Ticari eğitim politikalarının hız kazandığı bir dönemde parasız, nitelikli ve ulaşılabilir eğitim hakkı talebi çerçevesinde gençliği mücadeleye kazanmanın önemi ortaya kondu. Özgürlük talebi başlığı altında ise gençliği hedef alan baskı politikaları tartışıldı. Söz, ifade ve örgütlenme hakkının gasp edildiğine, üniversitelerde YÖK eliyle soruşturma, uzaklaştırma saldırılarının hayata geçirildiğine değinilerek gençliğin hak ve özgürlüklerinin ellerinden alındığı ifade edildi.
Özerk-demokratik üniversite mücadelesine dair canlı tartışmaların gerçekleştiği sunumda özerk-demokratik üniversite için verilen mücadelenin gençliğin politikleşmesi açısından önemi üzerine konuşuldu. Lenin’in “demokrasi okulu” sözüne atıfta bulunularak kapitalist sistem içerisinde verilecek her türlü akademik ve siyasal mücadele içerisinde gençlik kitlelerini kazanmanın önemi tartışıldı.
Son olarak ileriki süreçlerde gerçekleşecek buluşmalarının çağrısı yapıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul