İstanbul Devrimci Gençlik Birliği, siyasal süreci tartıştığı, İşçi Emekçi Mitingi’ni ve DGB’nin dönemsel kampanya sürecini değerlendirdiği, 6 Kasım, 25 Kasım gibi tarihsel günlere dair somut planlamalar yaptığı il meclisinin ay içerisinde ikincisini gerçekleştirdi.
İstanbul Devrimci Gençlik Birliği geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği il meclisinin devamı niteliğindeki ikinci il meclisinde bir araya geldi. İlk olarak mecliste tartışılacak gündemler belirlendi. Siyasal sürece dair değerlendirmeler yapıldı. Yapılan konuşmalarda, gelinen yerde sistemin yaşadığı çok yönlü krizin derinleştiği, AKP-MHP iktidarının krizin faturasını döne döne işçi ve emekçilere ödettirmeye devam ettiği ifade edildi. Sistemin yaşadığı çok yönlü krizin, artık Türkiye sermayedarlarının dahi gündeminde olduğu, “Geleceği İnşa” gibi programların sermayedarların bir kısmını temsil eden TÜSİAD tarafından hazırlandığı aktarıldı. Bu program ile birlikte geleceğe dair duydukları kaygıda, kendi sınıf iktidarlarının bekaları için hareket ettikleri, meselenin sadece seçimlerle AKP’nin gidip gitmemesinin olmadığı söylendi. Enflasyonun hiç olmadığı kadar yükseldiği, geçim sorununun arttığı ve tüm bu sorunların işçi ve emekçilerde, gençlerde öfke biriktirdiği ifade edildi.
Siyasal Süreç tartışmalarının ardından 24 Ekim günü Kartal Meydanı’nda gerçekleşen İşçi Emekçi Mitingi’nin değerlendirilmesine geçildi. Mitingin, böylesi baskı atmosferinin olduğu, hakların gasp edildiği bir süreçte yapılmasının anlamlı olduğu ifade edildi. Direnen işçilerin kürsüsünün kurulması, uzun yıllardan bu yana ilk kez yapıldığı söylendi. Hava koşulları ve belli teknik aksaklıkların olması bir yana, mitingin niteliğinin güçlü olduğu, kürsüye çıkan her bir direnişçi işçinin ise işçi sınıfına mücadele etme çağrısı yaptığı ifade edildi. Mitingin ön sürecinin de güçlü örgütlendiği vurgulandı.
“Haklarımızdan, özgürlüğümüzden, geleceğimizden vazgeçmiyoruz”
Ardından DGB’nin dönemsel kampanya sürecinin gidişatına dair tartışmaya geçildi. Yeni eğitim dönemiyle birlikte belirlenen “Haklar, özgürlükler ve gelecek” kapsamlı kampanya ile birlikte ortaya konulan politik hattın çok isabetli oluşunun, üniversitelerin açılmasından bu yana geçen süre içerisinde kanıtlandığı ifade edildi. Başta eğitim hakkının gasp edilmesi olmak üzere, bu hak gaspının içinde yer alan barınma, beslenme gibi temel hakların yeni eğitim dönemi ile birlikte daha fazla gasp edildiği söylendi. Özgürlüklerin kısıtlandığı ve başta gençlik olmak üzere toplumun büyük bir kesimine geleceksizliğin dayatıldığı aktarıldı.
Bu saldırılar doğrultusunda DGB’nin başlattığı kampanya sürecinin, gençliği mücadele saflarına kazanmanın önemli bir aracı olduğu ifade edildi. Kampanyaya dair hazırlanan anket, imza kampanyası, sticker vb. materyallerin üniversitelerde, kent meydanlarında kullanılması değerlendirildi.
Somut planlamalar yapılarak 6 Kasım YÖK’ün kuruluş yıldönümüne dair süreç planlandı. YÖK’ün kuruluş yıldönümünde bir söyleşi yapılması planlandı. Üniversitelerin daha fazla denetim altına alınması ve başta üniversite gençliğinin olmak üzere üniversite bileşenlerinin topyekûn özgürlüklerinin kısıtlanması ve haklarının gasp edilmesinde YÖK’ün iktidar tarafından kullanılan önemli bir araç olduğu ifade edildi. 6 Kasım sürecinde eğitim hakkının en temel vurgu olması gerektiği ifade edilerek gençliğin “birleşik” mücadelesinin önemine değinildi. İstanbul’da gençlik örgütlerinin birlikte örgütleyeceği 6 Kasım eyleminin politik olarak eksiklikleri ifade edildi.
Ardından 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne dair tartışmalara geçildi. 25 Kasım’ın ön günlerinde, bu tarihsel günün anlam ve önemine uygun, İstanbul’da bir etkinlik yapılması kararlaştırıldı. Ayrıca 25 Kasım gündeminin üniversitelere taşınması üzerine somut planlamalar üzerinde konuşuldu. Canlı tartışmaların olduğu, somut kararların alındığı il meclisi sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak/İstanbul