Devrimci Gençlik Birliği (DGB) ve Devrimci Liseliler Birliği (DLB), bugün saat 12.00’de İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi’nde, 1 Kasım Çarşamba günü yaşanan polis tacizi ve aile şiddeti ile ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi.
Basın açıklamasından önce DGB adına yapılan konuşmada, Ankara polisinin kaçırmalarla, ajanlaştırma çabalarıyla, ailelerin aranmasıyla gençliği hedef alan saldırılarına değinildi. Birçok devrimci kurumun benzer saldırılara maruz kaldığı, bunun son örneğinin ise bir DGB’linin ailesinin TEM polisleri tarafından arandıktan sonra karşılaştığı aile şiddeti olduğu ifade edildi. Gençliği mücadeleden alıkoymaya ve yıldırmaya yönelik yapılan bu baskı ve saldırıların devrim mücadelesinin önünde engel olamayacağı vurgulandı. DGB adına yapılan konuşmanın ardından polis tacizi ve yaşanan saldırıya ilişkin DGB ve DLB adına bir basın açıklaması yapıldı.
Basın açıklamasında “Ankara polisi toplumu baskı altında tutabilmek, gençliğin gelecek ve özgürlük özlemini bastırabilmek için baskı, tehdit ve şantajla bizleri yıldırmaya çalışıyor” denilerek, yaşanan olayın bunun son zinciri olduğu belirtildi. “OHAL’le terör devleti ilan edenler, Ankara sokaklarını valilik genelgeleri ile eylemlere yasaklayanlar, İnsan Hakları Anıtı’nı bariyerlerle çeviren insanlık düşmanları, bizleri de ailelerimiz üzerinde baskı kurarak susturmaya çalışıyor. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gibi haksız-hukuksuz ihraçlara karşı işlerini geri isteyen kamu emekçilerini ‘terörist’ ilan ederek öldürmeye çalışanlar, ailelerimizi arayıp ‘terör örgütü’ üyesi olduğumuzu söyleyerek kışkırtmaya çalışıyor” ifadelerine yer verilen açıklamada, polis tacizi sonrası yaşanan aile şiddetine değinildi.
İktidarın artık baskı ve zorbalıktan başka bir yöntemle bu toplumu yönetemediği, yaşanan tüm saldırıların bunun bir yansıması olduğu vurgulanan açıklama, baskı ve zorbalığa karşı eşit ve özgür bir dünya için mücadele çağrısında bulunularak sonlandırıldı.
DGB ve DLB adına yapılan açıklamanın ardından babası tarafından saldırıya uğrayan DGB’li söz alarak şunları söyledi: “Bu yaşanan olayın toplum ve ülkenin içinde bulunduğu baskı sürecinden bağımsız olduğu düşünmüyorum. Mevcut kapitalist düzen bir kriz yaşamakta ve sermaye sınıfı yönetememekte, yönetemedikçe de hırçınlaşmakta; sosyalistlere, devrimcilere, demokratlara gün geçtikçe daha şiddetli bir şekilde saldırganlaşmakta. Biz sosyalistler olarak siyasal özgürlüğümüzü sonuna kadar savunduk, siyaset yapacağımızı, hiçbir baskının, tehdidin, zorbalığın bizi yıldıramayacağını belirttik. Bundan sonra da mücadelemizle bunu belirtmeye devam edeceğiz. Yaptıkları baskılar, tacizler, ailelerimizle bizi karşı karşıya getirmeye çalışmaları, bu çabaların hiçbiri sonuç vermeyecek, asla mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.”
Kızıl Bayrak / Ankara