Emperyalist savaş aygıtı NATO’nun genişlemesi histerik bir şekilde devam ederken İsveç ve Finlandiya’nın katılımı noktasında bazı ‘pürüzler’ çıktı. Pürüz çıkaran AKP şefinin ‘rest’ çekmesiydi. Bu ‘çıkış’ bazı çevreler tarafından ABD ve NATO’ya restmiş gibi yutturulmaya çalışıldı. Oysa bunun kirli bir pazarlık konusu yapıldığı biliniyordu.
NATO’nun yayılması ve bunun insanlığın geleceğini tehdit eden çatışmaları tetikleme riski, dinci-faşist rejimin şeflerinin umurunda değil. Onların dertleri ABD ile kirli pazarlıklar yaparak birtakım şeyler kazanmaktı. Finlandiya ile İsveç’e ise, mültecilere tanıdıkları hakları kısıtlamayı dayattılar. PKK, PYD, FETÖ mensubu olduğu iddia edilen kişilerin bu ülkelerde yaşaması ve bazı siyasi faaliyetler yürütmesi Erdoğan rejimini rahatsız ediyor.
***
İspanya’nın başkenti Madrid’te bir araya gelen savaş aygıtının şeflerinin ilk işi, İsveç ve Finlandiya’nın katılımları konusundaki pürüzü aşmak oldu. Yansıyan haberlere göre, AKP şefini pek dikkate almayan Joe Biden, Finlandiya ve İsveç'ten gelen talep üzerine Tayyip Erdoğan’la konuyu görüştü.
Biden ile AKP şefinin neler konuştuğu bilinmiyor. Ancak Erdoğan’ın yelkenleri suya indirmesi görüşmenin etkili olduğunu gösterdi. Zira NATO şefinin katılımıyla görüşen Türkiye, İsveç, Finlandiya Dışişleri Bakanları’nın anlaşmaya vardığı bildirildi.
‘Müjdeyi’ savaş aygıtının şefi Stoltenberg verdi. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılım için Türkiye ile mutabakata vardığını, Türkiye'nin endişelerinin giderileceğini söyleyen Stoltenberg, NATO ülkelerinin şeflerinin 29 Haziran (Çarşamba) günü İsveç ve Finlandiya'yı NATO'ya katılmaya davet için karar alacağını bildirdi.
Anlaşmadan sonra hazırlanan memoranduma sarayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, İsveç Dışişleri Bakanı Anne Linde imza attı.
Anlaşmaya en hararetli desteği ise Biden verdi ve Twitter hesabından yayınladığı mesajda şu ifadeleri kullandı: “Üçlü mutabakat imzaladıkları için Finlandiya, İsveç ve Türkiye'yi tebrik ediyorum. Bu, NATO'nun Finlandiya ve İsveç'e davetinde çok kritik bir adım ve ittifakımızı güçlendirip, kolektif güvenliğimizi arttıracak. Zirveye başlamak için harika bir yol.”
***
AKP şefinin yelkenleri indireceği belliydi. Zira iddialı nutuklar atmak, pazarlık masasına oturup 180 derece dönüşler yapmak Erdoğan’ın karakterinin ayrılmaz bir parçasıdır. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler karşısında bile dönüşler yapan birinin, Joe Biden söz konusu olduğunda dönmemesi elbette mümkün değil. Bu ‘keskin nutuklar ve keskin dönüşler’ uluslararası ilişkilerde AKP şefinin, -var idiyse eğer- saygınlığını çoktan yerle bir etmiştir.
Biden ile yaptığı görüşmede AKP şefi bir vaat alabilmiş midir? Bu henüz belli değil. Buna karşın ucu Erdoğan’a kadar uzanan yolsuzluk/talan davaları konusunda Biden’den birtakım tavizler koparmış olma ihtimali var. Aksi halde Halk Bank davası, Rıza Zarrab’ın itirafları ve Sezgin Baran Korkmaz’ın verdiği/vereceği bilgilerden dolayı AKP şefinin paçasını kurtarması zor olurdu.
***
AKP şefi kendi paçasını kurtarmış olabilir. Ancak iki ülkenin NATO’ya katılımına onay vermek için yürüttüğü pazarlık, bir tür ‘zorbalık ve gericilik ihracı’ olmuştur. Çünkü Finlandiya ve İsveç’ten talep ettiği şeyler, oradaki siyasi mültecilerin haklarının gasp edilmesidir. ‘Terör örgütü yandaşı’ oldukları gerekçesiyle bazı göçmenlerin siyasal faaliyetlerinin engellenmesi, hatta Türkiye’ye iadeleri veya sınır dışı edilmeleri noktasına varabilecek şeyler talep edildi. Finlandiya-İsveç ikilisi de ‘Türkiye’nin terör konusundaki endişe ve hassasiyetleri’nde haklı olduğunu ve bunları gözeteceklerini söylediler.
AKP şefinin ‘dik duruşu’ denen ‘riyakarlık gösterisi’nden işte bu gerici kepazelikler çıktı. Kokuşmuş bir rejimden başka bir şey beklenemezdi elbet. Savaş aygıtını genişletip insanlığın geleceğini tehdit eden batılı emperyalistlerin saray rejimiyle pazarlıklar yapıp anlaşmaya varmaları ise kepazeliğin bir başka boyutunu oluşturmuştur.