G20 Zirvesi sanal ortamda gerçekleştirildi

Sanal ortamda gerçekleşen G20 zirvesi, borçlu ülkelerin borçlarını 6 aylığına erteleme kararı aldı.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 16 Ekim 2020
  • 20:23

Korona salgını kapitalist dünya ekonomilerini çökme noktasına getirdi. Kapitalist ekonomilerdeki çöküş, borç batağında debelenen, görece geri bıraktırılmış fakir ülkelerde daha da dramatik sonuçlara yol açtı. 

Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülke ve AB Komisyonu’nun katılımıyla oluşan G20 devletleri sanal alemde durumu görüşerek, bu yıl sonunda ödemesi olan borçlu ülkelerin borçlarını altı ay süreyle, 2021’in ortasına kadar erteleme kararı aldılar. Ancak bu erteleme süresinin yeterli olup olamayacağı, keza IMF bile borçları hafifletmeyi, yani faiz yükünü azaltmayı önerirken, G20’lerin 6 ay borç erteleme kararı almaları tartışmalara yol açtı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) korona salgını sürecinde toplam 81 ülkeye faizle kredi verdi. Dünya çapında IMF’ye borçlanma artıyor. Bu küresel sorun, yoksulluğun daha da artmasına, geri ve bağımlı ülkelerde açlık ve yoksulluğun kitleselleşmesine neden oluyor. 

IMF ve Dünya Bankası’nın sanal ortamda gerçekleşen sonbahar toplantısının bir parçası olarak, G20 devletlerinin maliye bakanlarının borç erteleme kararı almış olmaları sorunu sadece ötelemiş oluyor. 

Reuters Haber Ajansı’na konuşan Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz ,”Sadece devletlerin borç ertelemesi yeterli değil. Özel finans kuruluşları da bu ertelemeye uymaları gerekiyor” diyerek, özel finans kuruluşlarının da bu karara katılmalarını önerdi. 

Salgın, gelişmekte olan ülkeleri etkilemekle birlikte, salgından önce de borç batağında debelenen ülkeleri özellikle ağır etkiledi. Dünya Bankası şefi David Malpass, bu durumdan hareketle, “Ekim ayında 25 milyar dolarlık bir acil durum finansmanı için teklifte bulunmak istiyoruz” açıklaması yaptı. 

Bu ‘acil durum finansmanının’ “bir neslin bütün olarak kaybolmasını önlemek için kullanılacağı” söylense de ‘finansmanın’ küresel şirketleri kollayıp korumakta kullanılacağı ve yoksulluğu daha da küreselleştireceği kuşku götürmez bir gerçektir. Global şirketlere milyar dolarlar akıtılarak zenginler daha da zenginleşiyor. İşsizlik kitleselleşirken, açlık ve yoksulluk hızla artmaya devam ediyor. 

Bu gelişmeye işaret eden IMF şefi Kristalina Georgieva, “Fişi çok erken çekersek, ciddi, kendiliğinden oluşan hasarlar göreceğiz” diyerek, G20’lerin en fakir ülkelere yardımının önemli olduğunu ve bir süre daha önem arz edeceğini vurguladı. 

Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire ise, Çin’in giderek, özellikle Afrika Kıtası’nda artan nüfuzuna işaret ederek, onun da “sisteme dahil edilmesi önem arz etmektedir” açıklamasında bulundu. 

Tüm bu açıklamaların devamında G20’lerin “2021 baharında, bu ‘tedbirin’ yıl sonuna kadar uzatılıp uzatılmayacağına karar” verecekleri ifade edildi.

“Krizi fırsata çevirmek”

IMF, salgının ekonomik sonuçlarının korkunç, ancak korkulandan daha az şiddetli olduğunu düşünüyor. IMF’ye göre “dünya ekonomisi bu yıl yüzde 4,4 küçülecek, ancak gelecek yıl yeniden büyüyecek”miş. IMF Başkanı Georgieva, bunun ön şartının, devletlerin çok parayla ekonomilerini desteklemeye devam etmeleri olduğunu dile getirdi.

IMF başkanı Georgieva, “dünya çapında borç dağının toplam ekonomik çıktının yüzde 100’üne ulaşacağını” varsayıyor ve “krizi fırsata çevirmek mümkün” diye ekliyor. Aslında Georgieva, uzun vadeli yatırımlarla krizin kapitalistler tarafından nasıl fırsata çevrilebileceğine işaret ediyor. 

Dünya Bankası, IMF, uluslararası finans kuruluşları ve G20’ler işsizliğin, açlığın, yokluk ve yoksulluğun küreselleşmesinin kaynağıdırlar. “Sorunu çözmek için” bir araya gelen, fakat öteden beri sorunun kaynağı olan G20’ler, sorunu çözmek bir yana, daha da ağırlaşmasına neden oluyorlar.

Sorunun çözümü, küresel yoksulluğun pençesinde kıvranan işçi ve emekçilerin esaret zincirlerini kırarak bir araya gelmelerinden ve örgütlü mücadeleden geçiyor.