2020 yılı için açıklanan küresel ekonomideki daralmaya koronavirüs salgınıyla birlikte yaşanan kriz de eklenince, özellikle otomotiv sanayisindeki sorunlar derinleşti. Alman otomobil sektöründe, 2019 yılı büyük bir kazançla kapatılmıştı. Alman Ernst & Young danışmanlık şirketinin bu yıl yaptığı araştırmaya göre otomobil sektörünün kârı, 11 milyar avro geriledi.
Bunun üzerine Mercedes, BMW, Audi, Opel, Volkswagen, Porsche gibi Alman şirketleri salgından da istifade ederek on binlerce işçiyi işten çıkaracaklarını açıkladılar.
Bu şirketlere ek olarak, lastik ve fren sistemleri satan ve dünyanın en büyük (küresel çapta 232 bin çalışanı bulunuyor) ikinci tedarik devi olan Continental şirketi, 13 bini Almanya’da olmak üzere toplam 30 bin işçiyi çıkaracağını duyurdu. Continental dışında Volkswagen’in yan kuruluşu olan MAN ise 1,8 milyar avro tasarrufa ve yapısal dönüşüme gideceğini duyurarak 9 bin 500 işçi çıkaracağını açıkladı. Bu arada Schaeffler 4 bin 400, Mahle ise 6 bin 700 çalışanının işine son vereceğini duyurdu.
Koronavirüs salgınının derinleştirdiği kriz karşısında dünya genelinde devletler tarafından açıklanan yardım kredileri ve teşvik fonlarının çoğunluğu otomotiv şirketlerine aktarılmasına rağmen, işçi sınıfının örgütsüz olmasını fırsat sayan asalak kapitalistler, pervasızca toplu tensikatlara girişiyor.
Almanya hükümeti 25 Ağustos’ta koronavirüsün derinleştirdiği ekonomik krizin etkisini dengelemek için yardımların uzatılacağını açıklamıştı. Geçici işsizlik sürecinde Alman devleti maaşların üçte ikisini karşılıyor. 25 Ağustos’ta varılan anlaşmaya göre bu süre 12 aydan 24 aya uzatıldı. Alınan kararlar arasında kısa vadeli iş sözleşmeleri için desteğin 2021 sonuna, KOBİ'ler için desteklerin ise yılsonuna kadar uzatılması da var. Alman hükümeti ayrıca, Alman ekonomisini canlandırmak amacıyla 130 milyar avronun üzerinde bir ek kredilendirmeyi kabul etti.
***
Son yıllarda iklim eylemleri ve toplumda gelişen hava kirliliğine karşı hassasiyet, Alman hükümetinin özellikle otomotiv sektörüne yönelik yatırımlarında bir değişime yol açtı. Hükümet, karbondioksitsiz veya karbondioksiti düşük olan araçların imalatı için yatırımlara zorlandı. Bu esnada, otomotiv sektörünü canlandırmak için elektrikli araba alan vatandaşlara teşvik primi verildi. Fakat tüm yapılan yardım ve teşviklere rağmen gözü doymayan şirketler, hükümetin küçük ortağı Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Bavyera Başbakanı Markus Söder’in de desteğiyle, elektrikli araçlara verilen teşviklerin modern benzin ve dizel araçlarına da uygulanmasını talep ediyor.
Almanya’da yaşanan daralma ve işten çıkarmalar, Alman sanayicilerin fabrikaları taşıma olasılıklarının dillendirilmesi, Türkiye’deki patron kuruluşlarının iştahlarını kabartıyor. Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca’ya göre Alman kapitalistlerin dünyadaki büyük rekabete dayanmak zorunda oldukları ve yarışı sürdürmek için Almanya'daki üretim tesisleri yerine belki Türkiye'deki üretim tesislerini güçlendirebilecekleri ihtimali bulunduğunu öne sürdü.
İşsizlik, açlık ve yoksulluğa mahkum ettikleri işçileri daha fazla sömürmeyi hedefleyen kapitalistler, işçi ve emekçilerin sırtından elde edebilecekleri kârlarla, Alman yatırımcılarını ülkeye çekebilmek için yeni teşvikler sunmaya hazırlar.