ÇKP Genel Kurulu’nun gölgesinde kalanlar

ÇKP Genel Kurulu sadece bir parti yönetimi ve genel politik perspektif belirlemekle yetinmedi, Çin'in yeni dönemine dair mesajlar verdi. ABD emperyalizminin genel kurul sürecinde yaptıkları da önemli mesajlar içeriyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 02 Kasım 2020
  • 23:23

Geride kalan Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Kurulu'nun ekonomik plana dair detaylı bilgileri ve yeni dönem perspektifi Çin'in önümüzdeki dönem rotası için çok şey ifade ediyordu. Genel Kurul, “İkili döngüler-çifte dolaşım” olarak tarif edilen, devletin ve parti lideri Xi Jinping'in mevcut politik çizgisini parti politikası olarak onaylandı. Bu, genel kurul açıklamalarında açıkça görüldü. 

Genel Kurul’da Xi Jinping'in öne çıkışının genel bir tercih olduğu görülüyor. Görev süresi 2022'de sona erecek olan liderin yerini kimin alacağı bu genel kurulda belli olmalıydı. Yeni liderin açıklanması, ÇKP için bir gelenek kabul ediliyor. Buna rağmen yeni bir isimden söz edilmemesi, Xi Jinping ile yola devam edileceğinin işareti sayıldı. Zira iki yıl önce Anayasa'daki değişiklikle zaten Jinping'in görev süresinin uzatılmasına olanak tanıyacak on yıllık görev süresi üst sınırı kaldırılmıştı. Bu, Çin yönetimi açısından “istikrar” amacıyla aynı yönetim kadrosunun korunması politikasının genel kurulda da benimsendiğine işaret ediyor. 

Genel kurula dair öne çıkan nokta ise, dönemsel planlama süresinin uzaması oldu. Normal şartlara planlar 5 yıllık süre için hazırlanıyor. Oysa satır aralarına bakıldığında bu Genel Kurul’da 2027 ve 2035 tarihlerinin üzerinde çokça durulduğu görülüyor. Çin devletinin kısa ve orta vadeli planlamaları açısından önümüzdeki 15 yılın bu genel kurulda detaylandırıldığı ve yeni dönem politikası olarak dışa bağımlılığı azaltma, teknolojide ilerleme hedeflerinin derinleştirilmesinde 5 yılı aşan planlara vurgu yapıldığı görülüyor. Bu ise, diğer genel kurullardan farklı olarak Çin'in genel politik hedeflerine işaret ediyor. 

Çin’in başlamasına rağmen neredeyse bugün sadece Çin’de etkisi kalmamış olan koronavirüsün ekonomi üzerindeki etkilerini de kırarak girdikleri Genel Kurul süreciyle dünyaya mesaj veren ÇKP yönetimi, dünyada ilk büyüme rakamı açıklayan ülke konumunda. Ayrıca Çin resmi haberlerinin iddiasına göre günlük vaka sayılarında Çin'deki hastalanma sayısı 30'u bulmuyor. Bu sayının da içinde yerel bulaşma üç-dört ile sınırlıyken yurtdışı seyahatleri kaynaklı bulaşma asıl sayıyı oluşturuyor.

 

Genel Kurul'un hemen öncesinde yaşanan bir dizi gelişme de gündem maddeleri arasındaydı. Zira Çin için görmezden gelinemeyecek kadar temel meseleler olan Tayvan'ın silahlanması ve ABD'nin baskısı son haftalarda Trump'ın seçim hazırlığına bağlı olarak daha da arttı. 

ABD İç Güvenlik Bakan Vekili Chad Wolf Genel Kurul sürerken ÇKP'yi de hedef alan bir açıklama yaparak Çin'den eğitime gelen öğrencilere karşı sınırlama getireceklerini ilan etti. Wolf'un ifadeleri ABD emperyalizminin genel kuruldakilere tehdit mesajı niteliğindeydi. Wolf açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Çin'in ordusunu güçlendirmek için tasarladığı askeri kaynaştırma stratejisiyle bağı olan Çinli yüksek lisans öğrencilerinin ve araştırmacıların veri hırsızlığı yapmasının ve hassas araştırmalara erişim sağlamasının önüne geçmek için vizelerine engelleme getiriyoruz.”

Aynı günlerde Tayvan'a 2,4 milyar dolarlık yeni bir silah satış anlaşmasını imzalayan ABD bölgede gerilimi tırmandırmayı sürdüreceğinin işaretlerini veriyor. ABD'nin maşası konumundaki Tayvan yönetimi de bu emperyalist güçten aldığı destekle Genel Kurul öncesinde “Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO) işgal gücünün yarısını yok edebileceğini” iddia eden provokatif bir açıklama yaptı. Çin ise bu açıklama ve ABD'nin Tayvan ziyaretini Tayvan Boğazı'nda yaptığı tatbikatla ve politik yaptırımlarla yanıtladı.

ABD’nin Tayvan'a roket gibi ağır silahların satışını da kapsayan bu anlaşma, Trump'ın başkan olmasından beri onaylanan 9. anlaşma oldu. Çin yönetimi, anlaşmanın arifesinde Tayvan'la daha önceki silah satışlarına dahil oldukları gerekçesiyle Lockheed Martin, Boeing Defence, Ratheon ve diğer ABD'li savaş şirketlerine yaptırım kararı almıştı. Batılı emperyalistlerin İran ve Ortadoğu halklarına sözde 'barış amaçlı' ambargolarına da bir gönderme olan bu yaptırımlar, -gündeme getirilmese de- Çin'in uluslararası alanda ABD emperyalizmini zorlama politikasının bir ürünüdür.

Genel Kurul başlamadan hemen önce Xi Jinping'in bölgedeki bir askeri üssü ziyaret etmesi ve burada yaptığı konuşmada “Çin ordusunun her an savaşa hazır olması gerektiğini” beyan etmesi, ABD’nin Tayvan üzerinden yaptığı manevralara bir yanıttı. Bu elbette somut bir savaş ilanı değil. Bu beyan ile Çin yönetimi hem ABD’ye hem bölgedeki işbirlikçilerine ‘her olasılığa hazırız’ mesajı verdi. Keza Genel Kurul’da özel olarak bir askeri mesaj taşımadan ekonomik büyüme hedefiyle asıl rekabeti bu alanda sürdürme eğiliminin ağır bastığı izlenimi de verildi. Genel Kurul’da ilk hedef olarak konulan 2027 yılı Halk Kurtuluş Ordusu’nun yüzüncü yılına denk geliyor olmasıyla da özel bir anlam taşıyor. ÇKP, o tarihe kadar ordunun tam modernizasyonunu tamamlamayı hedeflediğini ilan etti.

Genel Kurul geride kalırken ÇKP açısından yeni bir dönem başlıyor. Dünya açısından da ÇKP’nin izleyeceği yol önümüzdeki yılların nasıl geçeceğine dair önemli ipuçları veriyor. Emperyalistler arası gerilimlerle Asya’dan Ortadoğu’ya, Latin Amerika’dan Afrika’ya pazar ve kaynak rekabeti derinleşirken, ABD’nin Avrupalı emperyalistlerden ya da Rusya'dan daha çok Çin’den çekindiği aşikar. Bunun için de Çin yönetimini zorlayan vergi yaptırımları, ek ticari engeller ve askeri açıdan da Güney Çin denizinde savaş kışkırtıcılığını sürdürüyor. Salt Çinli öğrencilere yönelik engelleme girişimi bile, ABD emperyalizminin ÇKP Genel Kurulu’ndan duyduğu korkuyu anlatmaya yetiyor.