Çin, 7 Eylül Salı günü yaptığı açıklamada Hindistan'ı sınrlarında “ciddi askeri provokasyonlar yapmakla” suçladı. Çin'den bir askeri sözcü, Hindistan askerlerinin Pazartesi günü Pangong Gölü'ndeki sınır hattını geçerek uyarı atışları yaptığını, bunun üzerine Çin tarafının da durumu kontrol altına alıp 'normalleştirmak' için karşılık verdiğini öne sürdü. Çin tarafının yaptığı suçlamayı reddeden Hindistan Savunma Bakanlığı ise Çin'i "saldırgan manevralar" yaptığını iddia ederek, Çin askerlerini de uyarı ateşi açmakla suçladı.
Haziran ayında da benzer nedenlerle iki ülke arasında gerginlikler yaşanmış, çıkan çatışmada iki taraftan onlarca asker yaşamını yitirmişti. Hazıran ayında yaşanan çatışmalarda, Trump’ın özel kalemi Mark Meadows Hindistan'ı destekleyerek Çin'e karşı tehditkar bir açıklama yapmıştı. Meadows “İster o bölgede ister burada olsun, Çin’in ya da başkalarının en kuvvetli, baskın güç olma açısından başa geçmesine ne seyirci kalacağız ne de izin vereceğiz” demişti.
Askeri üslerini ABD’nin savaş gemilerine ve savaş uçaklarına daha çok açarak Washington'la askeri işbirliğini geliştiren Mondi yönetimi, Asya-Pasifik’te ABD'nin başlıca müttefikleri olan Japonya ve Avustralya ile Çin düşmanlığı temelinde ikili, üçlü ve dörtlü askeri bağlarını güçlendiriyor. ABD'nin Çin'i kuşatmaya dönük askeri hamlelerine daha aktif katılan Mondi yönetiminin, bölgesel güç olma hedefi, ABD'nin militarist stratejik amaçlarıyla çakışıyor.
Dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi Asya-Pasifik’te de emperyalist hegemonya mücadelesinin yansıması olan bu adımlar, bölgesel olduğu kadar daha büyük çaplı savaşların fitilini tutuşturma potansiyelini büyütüyor.