Almanya’da kamu taşımacılığında ikinci grev!

Almanya’da birçok sektörde olduğu gibi kamu taşımacılığı alanında da Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri devam ediyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 02 Mart 2024
  • 08:00

Almanya’da birçok sektörde olduğu gibi kamu taşımacılığı alanında da Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri devam ediyor.

Alanda çalışan emekçileri temsilen ver.di sendikası ile kapitalistler adına masaya oturan hükümet cephesi arasındaki son görüşmelerde de anlaşma sağlanamadı. Bunun üzerine ver.di hafta başında “Grev haftası” ilan etti. Hafta boyunca çeşitli eyaletlerde yapılan bir günlük uyarı grevleri, hafta sonunda tüm ülkeye yayıldı.

1 Mart Cuma günü Bavyera eyaleti hariç tüm ülkede eş zamanlı yapılan grev oldukça etkili oldu. TİS dışında kalan kimi özel otobüs şirketleri hariç şehir içi ve yakın mesafe yolcu taşıyan tüm tramvay, U-Bahn ve otobüs taşımacılığı durma noktasına geldi.

Toplam 130 firmada çalışan yaklaşık 90.000 kişiyi ilgilendiren toplu sözleşmede sendika daha iyi çalışma koşulları, personel açığının giderilmesi, haftalık çalışma süresinin kısaltılarak iş yükünün azaltılması, tatil ve izinlerin iyileştirilmesi gibi taleplerde bulunuyor.

Bir süredir kamu taşımacılığı alanında ver.di ile birlikte koordineli hareket eden Fridays for Future (FFF) 2 Şubat’taki grevde olduğu gibi bu greve de destek verdi. FFF ve greve çıkan emekçiler onlarca kentte birlikte sokağa çıkarak eylemler düzenledi.

“Birlikte sürüyoruz (veya gidiyoruz)” sloganıyla düzenlenen gösterilerde çevrenin korunması mücadelesi ile kamu taşımacılığı arasında doğrudan bir ilişki olduğu dile getirildi. Taşımacılık alanında alınacak önlemlerin daha temiz bir çevreye ulaşma konusunda çok temel bir rol oynadığı vurgulandı. “Ekolojik ve sosyal” bir kamu taşımacılığı için alana daha fazla yatırım yapılması, personel açığının giderilmesi, çalışma koşullarının düzeltilmesi, ücretlerin yükseltilmesi ve acil bir dönüşüm için harekete geçilmesi talep edildi.

Bir işçi sendikası ile bir çevre hareketinin birlikte hareket etmesi son derece anlamlı. Zira ulaşım alanında izlenen politikalar çevrenin korunmasında son derece temel bir rol oynuyor. Çevreci, hızlı, ulaşılabilir ve ucuz bir toplu taşıma talebi bu toplumdaki en temel sosyal taleplerden biridir.

Ne var ki bu talebin baş taşıyıcısı olan FFF türünden politik öznelerin niteliği, duruşu ve diğer politik öznelere yaklaşımı, daha baştan bu talebi baltalamakta, başarı şansını ortadan kaldırmaktadır. FFF hareketi daha çok SPD-Yeşiller gibi düzen solunun çizgisinde hareket eden gençlik kesimlerine daraldı. Dolayısıyla bunların ufku düzen sınırlarını hiçbir şekilde aşmadığı gibi, kendileri dışındaki ilerici sola yaklaşımları da son derece sekter ve gericidir. Öyle ki, kendilerinin ağırlıkta oldukları kimi eylemlerde devrimci-demokratik sola karşı yer yer yasakçı ve hatta saldırgan bir tutum alabiliyorlar.

Bunun son örneğine Frankfurt’ta grevle dayanışma amacıyla yapılan bir eylemde yaşandı. Römer meyanında yapılan gösteride FFF adına kimi genç organizatörler, alanda sınıf devrimcilerinin BİR-KAR İşçi Komisyonu imzalı, “Savaşa ve sosyal yıkıma karşı mücadele edelim” başlıklı bildirinin dağıtımını engellemeye çalıştılar. Bildirinin içeriğinin “gösterinin amacıyla çeliştiği” gibi absürt gerekçeler ileri sürdüler. Yine yürüyüş esnasında MLPD ve hatta Die Linke’nin bayraklarına müdahale ederek, indirmeye çalıştılar. Bu türden provokatif girişimler alandaki ilerici-sol güçlerin dayanışmasıyla boşa çıkarıldı.

Özellikle Ukrayna savaşıyla birlikte, “Zeitenwende” sloganıyla hızla gericileşen ve birer savaş partisine dönüşen SPD-Yeşillerin yaşadıkları değişim, bunların çizgisindeki “çevreci-gençlik” hareketlerine yansıması da bu şekilde olmaktadır.

Tüm sosyal sorunlarda olduğu gibi, çevre sorununda da düzen solunun topluma verebileceği bir şey yoktur. Diğerleri gibi bu sorunda da alınacak mesafe, proletarya ve onun devrimci öncülerinin ortaya koyacağı sorumluluk, çaba ve mücadeleye sıkı sıkıya bağlıdır.

Kızıl Bayrak / Frankfurt