Hamburg’da 22. yasama organı üyelerini seçmek için 23 Şubat’ta eyalet seçimleri yapıldı. Hamburg tek şehir olarak eyalet statüsü taşıyor ve meclis seçimleri 5 yılda bir yapılıyor. Her biri beş sandalye alan 17 çok üyeli seçim bölgesinden 71 vekil seçiliyor ve her parti şehir düzeyinde 121 adaylık bir liste çıkartıyor. Oylama sonunda vekil koltukları, belediye listesinde en az %5 oy alanlar arasında orantılı olarak dağıtılıyor.
Bir önceki Hamburg yerel seçimlerinde, genelde mutlak çoğunluğu elde eden Sosyal Demokrat Parti (SPD) oyların %45,7’sini alarak, Yeşillerle bir ittifaka yönelmişti. 2017’deki Alman Federal seçimlerinde Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) %27,2 oyla birinci parti gelirken, SPD %23,5 oyla ikinci parti olmuştu. 2019 yıllındaki anketlerde Yeşiller Partisi’nin %20’nin üzerinde bir orana yükseldiği belirtilmekteydi. 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerindeyse Yeşil-Sol İttifak %31,1’lik oyla birinci parti konumuna çıkmıştı.
23 Şubat’ta gerçekleşen son seçimlerde ise Yeşiller Partisi, oy oranını iki katına yükselterek, %24,2’ye çıkardı. Bu sıçramada dünya genelinde ve özellikle de Almanya’da giderek yakıcı bir konu haline gelen iklim sorununa yönelik hassasiyetin belirleyici bir rol oynadığı düşünülüyor. 30 yaş altı seçmenlerin %33’ü Yeşillere oy vererek, yeni neslin doğa konusundaki duyarlılığını ve arayışını sandıklara yansıttılar. Keza 30 ve 44 yaş arası seçmenlerde de bu oran %34’lerde seyretmektedir. Seçimlerdeki ana temalardan birinin şehir trafiği olması da Yeşiller Partisine belli bir avantaj sağlamıştır.
1951’den bu yana bölge seçimlerinde en kötü puanını alan CDU son seçimde %11,2 oranında oy alarak, 6 sandalye kaybetti ve 3’üncü parti konumuna düştü. CDU’nun yakın zamanda Thüringen eyaletinde faşist parti AfD (Almanya için Alternatif) ile ittifaka girmesi, muhtemelen Hamburg seçimlerinde oy kaybına neden oldu. Gelecek seçimlerde bu daha da belirginleşecek gibi gözüküyor. Almanya’nın Hanau kentinde yaşanan faşist katliam sonrası yabancı düşmanı argümanlar kullanan faşist AfD, 1 kayıpla 7 sandalye elde etti.
En dikkat çekici noktalardan biriyse, oyunu yükselterek fazla bir sandalye elde eden Die Linke adına seçimlere katılan Türkiye asılı Cansu Özdemir’in seçilmiş olmasıdır. Almanya’da her geçen gün gericiliğin yoğunlaştığı, yabancı düşmanlığının medya tarafından körüklendiği bir dönemde, özellikle Türkiyelilere karşı önyargı olmasına rağmen bir Türkiyelinin kazanması, ırkçı-faşist propagandanın Hamburg’daki sınırlarına işaret ediyor.
Hatırlanacağı gibi 1919 devrimi sırasında Hamburg işçi sınıfı burjuvazi ve onun katliam aygıtı olan Freikorps tarafından yok edilmeye çalışılmış, fakat Hamburg halkı kızıl renklerini sermayeye karşı korumayı ve bir kale olarak kalmayı başarmıştı.
Bir diğer olay ise 2013 Aralık ayında sol örgütlerin ve otonomcuların kültür merkezi haline gelen Rote Flora adındaki binanın polis tarafından zorla boşaltılmak istenmesiydi. Polis ve eylemciler arasında günlerce süren çatışmalarda, şehrin insanlarının direnişi sahiplenmesi ve direnişçilerin ısrarlı duruşu sonrası devlet geri adım atmak zorunda kalmıştı.
2017’de Hamburg’da gerçekleştirilen G20 zirvesi şehrin politik dokusunun diğer bir ölçütü olmuştu. G20 zirvesi günlerinde dünyadaki en zenginlere, hala da konuşulan bir direniş ile cevap verildi. Zirve boyunca hiç durmayan çatışmalarda, polisin azgın saldırılarına rağmen, yerel halk ve eylemciler yılmadan mücadele ettiler. Hamburg düzen karşıtı damarın güçlü olduğu bir işçi kenti olmayı sürdürüyor.