SS'in dayanamayıp katıldığı komünist marşı! - Kavel Alpaslan

Bataklık Askerleri, şarkıyı yazanları ve besteleyenleri bilmediğimiz düşünülürse 'komünist menşei'ni doğrudan dinleyiciye sunan bir şarkı değil. İlk bakışta şarkının ününü buna borçlu olduğu düşünülebilir ki payı da vardır. Hem bataklıkta kürek vuran komünist tutsak hem de başında bekleyen Nazi subay aynı şarkıya söylüyor düşünsenize!

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 22 Haziran 2019
  • 10:18

Toplumsal mücadele tarihine ışık tutan pek çok şarkı, insanlığın yaşadığı zorlu geçmişi anlatır bize… İnsanın böyle zamanlarla ilgili ‘duygu yükü’ olumlu ya da olumsuz anlamda ‘coşkuyla’ ifade edilmek istendiğinde, onu estetikle buluşturmak zor ama başarılabildiğinde unutulmaz eserler çıkıyor ortaya. İkinci Dünya Savaşı’nın tüm yıkımını yaşayan insanların müziğe başarıyla aktardığı hislerini bugün hâlâ anıyor olmamıza şaşırmamalı… Bu paradoksu bir tarafa bırakalım ve bazı örnekler üzerinden üretilen eserleri anlamaya çalışalım.

Çav Bella’nın hikayesinden ve içerdiği duygusallıktan daha önce söz etmiştik. Ancak elbette Çav Bella, bu yükü temsil eden tek eser değil. Bizde çok az grup/sanatçı seslendirmiş olsa da, Almanya’daki toplama kampından çıkan bir şarkı kısa sürede dünyaya yayılmış, sözleriyle anti faşist mücadelenin ve direngenliğin evrensel ifadesi haline gelmişti: Die Moorsoldaten/Bataklık Askerleri! Şarkı, İkinci Dünya Savaşı başlamadan yıllar önce Börgermoor kampındaki komünist bir işçi tarafından yazılır, ikinci dörtlüğe geçer geçmez tüm kamp -hatta bazı Nazi askerleri bile!- koroya katılır ve daha sonra yasaklansa da sesler kampın tellerini aşar gider: Önce diğer kamplara sonra İspanya İç Savaşı’ndaki Alman gönüllülerle birlikte tüm dünyaya ‘Bataklık Askerleri’nin hikayesi taşınır!

Gizli ‘Ekim Devrimi’ kutlaması

Şarkının söz ve müziğine, nasıl yankı bulduğuna değineceğiz. Ancak önce tüyleri diken diken eden sıradışı hikayesinden söze başlayalım… Nazilerin iktidarda güçlendiği 1933 baharında toplama kampları yavaş yavaş mahkûmlarla doldurulmaya başlar. Aynı yılın Haziran ayında ilk kışla/kampların inşaatı tamamlanır. Kuzeybatı Almanya’da kurulan Börgermoor gibi bu kampların özel bir yanı vardır. Bataklıkların ve göllerin çevresinde yetişen bitkilerin zaman içinde kömürleşmesiyle oluşan turbalıkları bulunan coğrafya, bu nedenle kamplara da ev sahipliği yapar. Zira kampa getirilenler bu bataklıklarda çalışacaklardır. Nazi iktidarı boyunca Yahudilere yönelik yapılan korkunç katliamlar bize ister istemez toplama kamplarının yalnızca onlar için kurulduğu gibi bir izlenim veriyor. Oysa bu kamplarda -Yahudi ya da değil- ciddi sayıda sosyalist, komünist ve sendikacı da tutuluyordu. Kamptan kampa mahkumların kimliği değişse de Börgermoor, sayısı bini bulan Almanya Komünist Partisi (DKP), Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve çeşitli sendika üyesi için inşa edilir.

Her kamp gibi Börgermoor’da da bazı ‘ritüeller’ vardır. Örneğin bir aşağılama hareketi olarak komünist tutsaklara Nazi marşları söyletmek! Bu uygulama, kampa atılan ilk adımla birlikte başlar. Sayımlarda, egzersizlerde ve zorunlu çalıştırmalarda devam eder. Nöbetçiler tarafından söylettirilen marşlar büyük ölçüde askeridir. Fakat tüm zorluklara rağmen daha önce işçi korolarından deneyimli bir grup işçi kısıtlı imkanlarla bir müzik grubu oluşturur. Hatta yoklamalardan önce kendi şarkılarını söylemeyi başarırlar. Ne de olsa bildikleri, güç aldıkları şarkılar, artık mahkumlar için hiç olmadığı kadar vazgeçilmez hale gelmiştir. Bilhassa Nazi şarkıları dayatılırken… Bu ‘yasadışı’ müzik etkinlikleri kısa zamanda büyür. Hatta gizli Börgenmoor mahkumlar komitesi, Ekim Devrimi’nin 16. yıldönümünde bütün kışlaların yoklamadan önce ortaklaşa olarak müzikli, şiirli minik bir kutlama düzenlemesini kararlaştırır.

‘Memleketim, sonunda benimsin’

Börgermoor’da tutsak DKP üyesi aktör Wolfgang Langhoff’un girişimiyle mahkumların çeşitli etkinlikler düzenleyebilmesi için izin alınır. Gestapo tarafından tutuklandıktan sonra kaldığı cezaevinden Börgermoor’a getirilen Langhoff, ‘toplama kampı sirki’ yani ‘Zirkus Konzentrazani’nin kurulmasında büyük rol oynar. Yoğun kontroller ve sınırlı imkanlara karşın bu dönemde mahkûmların sergilediği çeşitli anlatı-dinleti gösterilerine SS subayları dahi izleyici olarak katılmaktadır. Sahneden uzak çeşitli ‘ders akşamları’ndaysa Langhoff’a göre ‘mahkumların ruhuna dokunmak’ ve ‘yoldaşları gizlice eğitmek’ uzun vadede oldukça faydalı olacaktır. ‘Bataklık Askerleri’ şarkısı da işte böyle bir ortamın yarattığı hislerin yansıması olarak ortaya çıkar. Kamptaki DKP’li bir maden işçisi Johann Esser ve Langhoff tarafından yazılan sözler, kabaca şöyle:

“Göz alabildiğince uzanan uzak enginlikler boyunca / her yerde çalılar ve bataklık var. / Bir kuş bile bizi neşelendirmek için şarkı söylemiyor. / Meşeler cılız ve yapraksız. / Biz bataklık askerleriyiz / Küreklerimizle yürürüz, bataklığa doğru. / Yukarı-aşağı nöbetçiler yürüyor / kimse, hiç kimse sıyrılıp geçemez. / Firar, yüzleşilecek kesin bir ölüm demek olabilir, / silahlar ve dikenli teller görüşümüzü engeller. / Ama bizim için sızlanmalar yoktur, / kış zamanla geçmiş olacak. / Bir gün bayram sevinçleriyle ayaklanacağız: / Memleketim, sonunda benimsin.”*

‘SS’ler de kendilerini ‘Bataklık Askeri’ görüyordu’

Şarkının bestesini ise yine DKP’li mahkum Rudi Goguel yapar. Dilerseniz şarkının kampta yarattığı etkiyi Goguel’in aktarımından dinleyelim: “Çoğunluğu Solingen işçi korosundan 16 şarkıcı, yeşil polis üniformalarının (o zamanki cezaevi üniformalarımız) omuzlarına koydukları küreklerle uygun adım yürüyorlardı. Yürüyüşü ben yönettim, kırık küreğin tutma yerine geçirilmiş mavi işçi tulumundan yapılma orkestra şefi batonuyla. Şarkı söyledik ve sonunda ikinci dörtlükte oradaki yüzlerce tutsağın neredeyse hepsi koroya ses verdi. Her dörtlükte koro daha da güçlendi, sona doğru subaylarıyla birlikte çıkagelen SS’ler de şarkı söylüyordu. Çünkü görünüşe bakılırsa, onlar da kendilerini ‘bataklık askeri’ olarak düşündüler. ‘Artık bataklık askerleri küreklerle bataklığa doğru yürümeyecek’ kısmına gelindiğinde 16 şarkıcı küreklerini yere doğru vurdu ve alandan dışarıya doğru yürüdü; bataklığın dışına sapladıkları haçlara dönüşen kürelerini geride bırakarak.”

Bataklık Askerleri’nin şarkısı, kamptan tahliye olan Langhoff gibi isimlerin girişimiyle ve farklı sanatçıların da eklemeleriyle çok daha popüler hale gelir. Ancak tek neden bu değildir. Farklı kamplara yayılır ve dünyada tanınmasını sağlayacak şekilde İspanyol İç Savaşı’nda söylenmeye başlar. Dünyanın dört bir yanından faşist Franco güçlerine karşı çarpışmaya gelenler, Alman komünistlerin şarkılarını dinler ve kendi dillerine çevirir: Ertesi yıllarda Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar Sovyet vatandaşları… Bu şarkıyı kendi dillerinde söylemeye başlar.

Melodi ve sözlerdeki anlam

Ekmek ve Gül’de yayınlanan Semra Çelik imzalı ‘Çav Bella’nın hikayesi’ isimli yazıda da bu iki şarkı karşılaştırılmış. Dileyenler bu yazıdan da faydalanabilir. Biz de karşılaştırmamızı biraz daha detaylandırabiliriz.

Sözler üzerinden gidecek olursak Bataklık Askerleri alışılmış bir sosyalist mücadele şarkısı değildir. Şarkının çekiciliği duygusallığından ve aynı duyguların ‘evrenselleşebilmesinden’ gelir. Tıpkı Çav Bella gibi… Herkesin anlayabileceği yalınlıkta ve anlatımsal olarak oldukça ‘vurucu’ oluşu Bataklık Askerleri’nin tel örgüleri aşmasındaki en önemli nedenlerden biridir. Müziğe gelecek olursak şarkının ismindeki ‘askerlik’ vurgusu 4/4’lük ritmler kullanılarak güçlendirilir. Kısaca içeriğin biçime olan etkisini ele almak gerekirse; mahkumlara sürekli söyletilen Nazi ordu marşlarını ve kışla-kamptaki günlük yaşamın askeriliğini tekrar hatırlayabiliriz. Her ne kadar ilk notalar bize umutsuzluğu hissettirse de nakaratlardaki sıçrayışlar duygusallığı ve akorlardaki minör majör farklılıklar umutsuzlukla umudun ‘bir şekilde’ bir arada oluşunu hissettirebiliyor. En azından şarkıyı yorumlayan kimi müzisyenlerin görüşleri bu yönde.

Dünyadaki yankısı

Son olarak ‘Bataklık Askerleri’nin diğer ülkelerde nasıl karşılık bulduğundan söz edebiliriz. Şarkı, dünyada tanınır tanınmaz Sovyetler Birliği’nde beyaz perdeye adım atar. Aynı ismi taşıyan (болотные солдаты) 1938 yapımı İkinci Dünya Savaşı öncesi Sovyet filmi, Börgermoor’dan esinlenerek çekilir. Mahkumların yumruklarını sıktığı filmin son sahnesindeyse kampın sembol şarkısını işitiriz.

Ülkemizde ise şarkının geçmişi o kadar eskiye dayanmıyor. Yine de grup Mozaik, ‘Bataklık Askerleri’ni şarkıyı orijinal dilinde seslendirmiş. Daha yakın bir tarihteyse Bandista, kadın kurtuluş mücadelesinin sözlerini taşıdığı ‘İsyan’ isimli şarkılarında Bataklık Askerleri’nin bestesini kullanmış.

Her uyarlamayı ve çeviriyi aktarmak oldukça uzun süreceği için dünya müziğinden diğer kimi önemli sanatçıların isimlerini hatırlamakla yetinelim: Paul Robeson, Pete Seeger, Theodore Bikel… Tüm bu isimlerin yanı sıra Metallarbeiter gibi gruplar da farklı müzikal yorumlarla ‘Bataklık Askerleri’ni seslendirdi.

Neden ünlendi?

Bataklık Askerleri, şarkıyı yazanları ve besteleyenleri bilmediğimiz düşünülürse ‘komünist menşei’ni doğrudan dinleyiciye sunan bir şarkı değil. İlk bakışta şarkının ününü buna borçlu olduğu düşünülebilir ki payı da vardır. Hem bataklıkta kürek vuran komünist tutsak hem de başında bekleyen Nazi subay aynı şarkıya söylüyor düşünsenize! Belki her iki tarafın da kendini sözlerle özdeşleştirdiği söylenebilir. Fakat ününü sadece buna atfetmek ne kadar doğru olur?

Evet oldukça basittir sözleri ve bu çift taraflı anlamlandırmada bir tutarsızlık da yoktur. Ama aynı şarkıyı bir Nazi askerinin mırıldanışıyla toplama kampındaki komünist bir mahkumun bataklığın içindeki seslendirişi arasında ne kadar ‘bağ’ kurulabilir? Şarkının son dizeleri yüzünden bir süre sonra kampta yasaklandığını hatırlatmak da yerinde olacaktır. Öyle ya da böyle Bataklık Askerleri, sadece üreticilerinin görüşünü kapatan dikenli tellerini değil, halkları birbirinden ayıran sınırları da defalarca aşmış bir şarkı olarak hâlâ söyleniyor. Dinleyenler elbette önce Börgermoor’daki komünist tutsakları düşünüyor ama biraz da kendinden bir şeyler buluyor ki kendi dilinde de söylemek istiyor…

*Sözler İngilizce ve Fransızca’dan çevrildiği kimi eksiklikler olabilir.

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler:

http://learning-from-history.de/International/Posting/8580

http://holocaustmusic.ort.org/places/camps/music-early-camps/borgemoor/zirkus-konzentrazani/

http://holocaustmusic.ort.org/places/camps/music-early-camps/borgemoor/

https://encyclopedia.ushmm.org/content/en/article/boergermoor-camp

https://www.tellerreport.com/life/–history-of-a-song–%22the-moorsoldaten%22—from-concentration-camp-song-to-world-hit-.HJZkONbD7.html

http://hajeliotelecazi.eklablog.com/le-chant-du-soldat-des-marais-a114678354

https://quod.lib.umich.edu/m/mp/9460447.0001.102/–music-in-concentration-camps-1933-1945?rgn=main;view=fulltext

https://www.ushmm.org/exhibition/music/detail.php?content=moor

Gazete Duvar / 22.06.19