Malum NATO ABD’nin bir savaş aparatı. Amerikan emperyalizminin yönelimleri doğrultusunda pozisyon belirleyen ‘Kuzey Atlantik İttifakı’ yine Washington’ın yönelimleri doğrultusunda 21’inci yüzyıla adapte edilmeye çalışılıyor. Bir süre öncesine kadar varlık gerekçesi sorgulanan, beyin ölümü gerçekleştiği dillendirilen NATO’nun yeni yüzyılı da Madrid’de belirlenecek.
“Avrupa-Atlantik bölgesinin artık dünyanın merkezi olmadığı, Çin’in stratejik yükselişinin ve Hint-Pasifik bölgesinin giderek çekim merkezi haline geldiği bir dünyada İttifak güvenlik konusunda daha küresel düşünmek zorunda. Şüphesiz NATO denince akla hep Avrupa-Atlantik bölgesi gelecektir. Ancak Avrupa-Atlantik bölgesinin – ve de bizzat NATO’nun – geleceği, büyük olasılıkla NATO ve üyelerinin tamamen yabancısı oldukları bir şekilde, geniş jeostratejik dinamiklerin etkisi altına girecektir.”*
NATO Dergisi’nde Prof. Luis Simón Elcano imzalı yazıdan alınan bu alıntı savaş örgütünün geleceğinin nasıl şekillendirilmesi gerektiğine dair genel çerçeveyi sunuyor.
Madrid’de yapılacak
• NATO’ya yeni kamufkaj
Malum 29-30 Haziran tarihlerindeki Madrid Zirvesi tarihi nitelikte. Nedeni Lizbon’da 2010’da düzenlenen zirveden on yıl sonra ilk kez Stratejik Konsept’in kabul edilecek olması. NATO’nun güvenlik sınamalarını belirleyen, bunlara siyasi ve askeri anlamda nasıl karşılık verileceğinin çerçevesini çizen Stratejik Konsept belgesinin yenilenecek olması önümüzdeki on yıllar boyunca tüm dünyanın da kaderini yakından ilgilendirecek. Tabi tüm bu yeni yönelimler belirlenirken, NATO dünya jandarmalığına soyundurulurken müttefiklerin gayrisafi milli hasılasının yüzde 2’sini savunmaya harcama taahhüdünü içeren yük paylaşımı da karar bağlanacak.
• Yeni hedef Hint-Pasifik
ABD’nin değişen öncelikleri doğrultusunda NATO’nun da yönelimleri, öncelikleri değişiyor. Öyle ki 2010’daki belgede kendisinden hiç bahsedilmeyen Çin, artık NATO’nun ana hedeflerinden birine dönüştü. Kısa bir süre öncesine kadar Çin’i hasım olarak görmeyen NATO, ABD’nin yönünü doğuya çevirmesiyle “uyanan devi” baş hasım ilan etti. Malum NATO ABD’nin bir savaş aparatı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg 16 Haziran’da NATO Savunma Bakanları zirvesindeki konuşmasında ilk kez Çin konusunda ittifakın tutumunu belirleyen yeni bir Stratejik Konsepti üzerinde karar vereceklerini açıklamıştı. Aynı Stoltenberg, ekim ayında da NATO ittifakının, ABD’nin Asya’ya yönelik jeostratejik hedeflerini gözden geçireceğini Çin’e karşı koymanın NATO’nun gelecekteki düşüncesinin önemli bir parçası olacağını açıklamıştı.
• Doğu kanadına güç aktarımı
Doğu kanadından kasıt Rusya’nın Batı’dan kuşatılması. Ukrayna savaşı sonrası aranan fırsat yakalandı, genişleme hamlelerine İsveç ve Finlandiya da eklendi. Baltıklar’ın ve Doğu Avrupa ülkelerinin askeri üslere çevrilmesi, İskandinavya açılımı ve Kafkasya’ya olan özel yönelim bu alanda bir hayli yol alındığını gösteriyor. Örgüt Baltık ülkeleri ve Polonya’da 4 muharip grup tutuyordu. Ukrayna savaşı sonrası bu sayı 8’e çıkarıldı. İlave çok uluslu 4 muharip grup Bulgaristan, Macaristan, Slovakya ve Romanya’ya konuşlandırıldı. ABD de Avrupa’daki asker sayısını 70 binden 100 bine çıkardı.
•Türkiye’nin pozisyonu
NATO’ya reset atılırken güneydeki ileri karakolu Türkiye’ye de düşecek roller, misyonlar, ödevler var. 52’den bu yana ittifakın üyesi olan Türkiye, keskinleşen küresel kapışmada karakolluk işlevini sürdürecek. ABD artık kendi işlerini "ittifak" kılıfı altında NATO üzerinden yapacak. Özellikle İran ve Çin hesaplaşmalarında kullanılacak olan İttifak’ın bir bileşeni olan Türkiye’nin mevcut denklemde alınacak kararlaırn dışında kendisini tutması mümkün görünmüyor.
Yeni mimarinin inşası
Prof. Elcano’nun da belirttiği üzere “Sanayi devriminden beri, Avrupa-Atlantik sahası tartışmasız şekilde küresel politikaların çekim merkeziydi. Avrupa-Atlantik bölgesi ve çevresinde oluşan gelişmeler tipik olarak başka yerlerdeki jeopolitik ve stratejik dengeler üzerinde çok büyük etki yapıyordu. Ancak bugün ve yarının dünyasında bunun tam tersinin olması büyük bir olasılık. Hint-Pasifik bölgesi giderek küresel ekonomik büyüme, askeri rekabet ve teknolojik yeniliklerin çekim merkezi haline geldikçe bu bölgeden yayılan dinamiklerin Avrupa-Atlantik bölgesi dâhil, başka bölgeler üzerinde büyük bir etki yapması beklenebilir.”
Tam da bu jeopolitik kaymalar nedeniyle küresel güvenlik mimarisi de dönüşüm geçiriyor. Batı İttifakı cephe hattına yığınak yaparken yeni üyeler, işbirlikleri ve konseptlerle pozisyonunu güçlendirmeye çalışıyor.
BirGün / 28.06.22