Saray rejimi can havliyle son kartlarını masaya sürüyor. Her şey iktidarlarının bekası için. Hayri Kozanoğlu hoca bugünkü yazısında Erdoğan’ın “uçurum kenarı diplomasisi” ile bu duruma dikkat çekerken “Soçi açılımının Erdoğan’ın son derece riskli ölüm saltosu denemesi” olarak değerlendirilebileceğini söylüyor. Yazının başlığı da Hayri Hoca’nın yazısından ödünç alınma!
Şurası muhakkak ki Erdoğan ne olursa olsun iktidarının ömrünü uzatma peşinde. Ülkeyi ateşe atma pahasına. Suriye’de SDG’ye yönelik operasyon sevdası da bunun eseri. Olası operasyon için Putin’in kapısı çalınırken bunun karşılığında neler sunulduğu sır.
Erdoğan Soçi dönüşü katıldığı Büyükelçiler Konferansı'nda bir kez daha Suriye'ye yeni operasyon mesajını verirken Putin ile görüşmenin tüm aksi iddialara rağmen iyi gitmediği ileri sürülüyor. Zirve sonrası ortak açıklamanın yapılmaması Çeçen lider Kadirov ile yapılan gayri resmi görüşme bunun işareti.
1) Putin’in masadaki azarı
Suriye’ye operasyon için Rusya’dan ve ABD’den izin şart. Pazar günkü yazımda da değinmiştim, yinelemiş olayım. Soçi’de MİT ve Milli Savunma Bakanlığı (MSB) raporu doğrultusunda Ankara, Tahran ile birlikte Moskova’ya SDG/YPG’ye karşı ortak operasyon teklifinde bulunur. Bunun için de Suriye ordusu ve aşiretlerle işbirliğine açık olunduğu, Suudi Arabistan, BAE, Katar gibi petro dolar zengini Körfez Arap ülkelerinden de destek alınacağı Rus tarafına iletilir.
Peki bu teklif Rus cephesinde nasıl karşılar? Rus lider Putin’in daha ilk andan itibaren Erdoğan’ın önerilerini sert şekilde reddettiği ileri sürüldü. Konunun uzmanlarından bir eski dışişleri bakanlığı yetkilisi emekli diplomat Soçi’den kendisine aktarılan bilgiyi şu şekilde aktarıyor: “Toplantı baştan sona Erdoğan’ın ısrarı Putin’in reddi ile geçiyor. Putin, Erdoğan’a harekât da konut da yapmayacaksın, herkes niyetinin farkında diyor. Hatta Erdoğan “Bölgede benden iyi dostun yok deyince”, Rus lider, “Merak etme benim çok dostum var” karşılığı veriyor.
2) Gizlenen Kadirov görüşmesi
Soçi’deki önemli ayrıntılardan bir diğeri de Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Çeçen lider Ramazan Kadirov ile “gizli” görüşmesi. Dışişleri’nin saklamaya çalıştığı görüşmeden Kadirov’un kendi Telegram kanalında yaptığı açıklamayla haberdar olduk. Kadirov görüşmeyi, “Türkiye ile Çeçen Cumhuriyeti arasında çeşitli konularda yakın iş birliği kurmanın gerekliliği konusunda ortak bir görüşe vardığımız gayri resmi, zengin ve verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Çavuşoğlu, bu gayri resmi görüşmenin ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve temasların kurulmasının başlangıcı olmasını umduğunu ifade etti. Çavuşoğlu ile anlaştım ve her iki tarafın da ortak girişimlerden yararlanacağını söyledim” diye konuştu. Kadirov, Fidan ve Çavuşoğlu’nun kendisini Türkiye'ye davet ettiklerini, kendisinin de elbette, bu daveti kabul ettiğini söyledi.
Malum, Putin’in Kafkasya’daki demir yumruğu ve savaş lordu olan Kadirov ile Ankara’nın arası yok. Gizli tutulduğu için de Kadirov ile ne tür pazarlıklar yapıldığını da bilemiyoruz.
3- Denge değil, bağımlılık ilişkisi
Görünen o ki Kafkasya’dan Suriye’ye ve Kuzey Afrika’ya iktidar cenahının bu aralar pek bir sık başvurduğu “değişen şartlar” doğrultusunda yeni bir döneme girilmek üzere. ABD’nin ardından bir diğer küresel güç merkezi Rusya ile kurulan ilişki bir denge olmaktan çıkıp tek yanlı bir bağımlılık ilişkisine dönüşmüş durumda. Bu durum da Dağlık Karabağ’dan Libya’ya, Suriye’den Doğu Akdeniz’e pek çok cephede Ankara’yı Moskova’ya muhtaç hale getiriyor.
Putin ile pazarlığın, Kadirov ile buluşmanın izlerini seçim sathı mahalline girmişken bu cephelerde göreceğiz. ABD ve Batı cephesi ile ilişkileri rayına sokmakta zorlanan Erdoğan'ın başaşağı giden iktidarını bir son hamleyle kurtarma arzusuyla başvurduğu Soçi'deki "uçurum diplomasisi"nin işe yaraması için mucizeler gerek. Ama burası Ortadoğu ve gün doğmadan neler doğar!
BirGün / 09.08.22