Dünya ahalisi olarak önemli bir badire atlattık. Geçen salı günü tam da G-20 liderler zirvesi Endonezya'nın Bali Adası'nda devam ederken, Ukrayna'nın Polonya üzerinden icra ettiği provokasyon yüzünden Rusya ile NATO arasında tüm örtüleri atılmış açık savaşın, yani Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğinden dönüldü. Ukrayna'nın çatışma sahasında Rusya Federasyonu'nu yenmekte olduğunu söyleyenler açısından 'madem öyle topyekün büyük bir savaşa ne gerek var' sorusu eşliğinde provokasyonun tehlikeli ve tekinsiz bir aklın ürünü olduğu açık.
'Polonya provokasyonu', ABD'de özellikle askeri cenahta bir kesimin kaygılarını dile getirerek 'müzakere zemini yaratılması' için bastırdığı söylenirken geldi. Malum, Biden yönetiminin bir kanadı son bir iki haftadır 'müzakere masası' söylentilerini yayıyor ve Ankara'da ABD ve Rusya'nın istihbarat şeflerinin buluşması da dahil olmak üzere tümü ABD'ye ait Rusya ile temas girişimlerinde bulunuluyor. Bunun küresel siyaset, ekonomi ve askeri durumla desteklenen pek çok nedeni var elbette ancak 'savaş cephesinin' müzakere için samimi olduğunun bir işareti de yok.
Zamanlama
Provokasyon aynı zamanda Kırım Köprüsü'nün ekim başlarında rivayet o ki Britanya'nın yardımıyla Ukrayna tarafından vurulması sonrasında Rusya Federasyonu'nun sekiz aydır kaçındığını yaparak Ukrayna'nın idari/askeri/enerji altyapısını vurmaya başladığı; kısmi seferberlikle gönüllülerle birlikte 380 binlik taze bir güç toplarken, Herson şehrinden stratejik çekilmeyle 'kış savaşına' hazırlandığı koşullarda; sonbahardaki karşı saldırısında kazanımları sınırlı kalırken, kayıpları büyük olduğu belirtilen Ukrayna ordusunun yeniden karşı atağa geçmeye hazırlandığı haberleri yağarken gerçekleşti.
15 Kasım gecesinde sosyal medyada aniden 'Rusya Polonya'yı vurdu' haberleri yayıldı. Çok kısa süre içinde Polonya'nın Ukrayna sınırının dibindeki Przewodów kasabasında bir çiftlikte bir traktörün vurulması ve iki kişinin ölümüne yol açan füzenin Ukrayna'nın elindeki Sovyet döneminden kalma S300 sistemi olduğu fotoğraf analizleriyle anlaşıldı. İnsanlar Rusya'nın milyonlarca dolarlık füzesini bir çiftliğe sallayıp savaş başlatmasının mantığını sorgulamaktaydı. Ancak Amerikan Associated Press (AP) haber ajansı, üst düzey bir ABD'li istihbarat yetkilisine dayanarak 'Rusya füzesinin NATO üyesi Polonya'ya geçerek, iki kişiyi öldürdüğünü' duyururken, hemen ardından Pentagon sözcüsü enformasyonu doğrulamayacaklarını söyleyip "Olgular olmadan spekülasyon yapamayız" diyordu. Karşımıza 'iki Amerika' çıkıvermişti! ABD'deki neoconlar ile Ukrayna ve Polonya ile Baltık devletleri, bilhassa Britanya medyası ile elbirliği içerisinde müthiş performans sergilediler. NATO'nun bir müttefikinin vurulmasından hareketle 4'üncü hatta 5'inci maddenin işletilmesi söylemleri yükseltildi.
Seri yalancılık
Polonya yönetimi derhal savaş haline, Varşova doğrudan Rusya'yı suçlamasa da NATO anlaşmasının 4'üncü maddesini işleteceğini açıkladı. Tabii sonradan bunu geri almak zorunda kaldılar. Polonya Devlet Başkanı Duda, bunun yerine ertesi günü 'Rus-yapımı füze' söylemleriyle PR kampanyası yürüttü. Ukrayna'nın elinde bulunan eski Sovyet sistemlerini herkes bilirken, 75 km menziliyle nuhnebiden kalma füzeler üzerinden algı operasyonuna çevirdi.
Zelenskiy, aynı akşam derhal sosyal medyadan hızla yayılan bir video yayınladı ve Rusya'nın Polonya'yı vurduğunu, buna toplu yanıt vermesi gerektiğini savundu. Ertesi günü sosyal medyada diğer yalanlarını sıralayanların 'seri yalancılık' ithamlarıyla karşı karşıya kaldı. Öyle ki bir NATO yetkilisi Financial Times'a, "Bu artık gülünç oluyor. Ukraynalılar onlara olan güvenimizi yok ediyorlar. Kimse Ukrayna'yı suçlamıyor ve onlar açıkça yalan söylüyorlar. Bu füzeden daha yıkıcı" buyurdu. Ne ki pek az kişinin aklına Pentagon'a rağmen 'Rusya füzesi' diye AP'ye fısıldayan Amerikalı yetkilinin yalancılığını sorgulayıp 'ya bir daha yalan sallarsa' diye sorgulamak düştü.
'Beceriksizlik mi?'
Velhasıl Pentagon'da 'birileri' ısrarla uyarmış olsa gerek ki, ABD Başkanı Joe Biden, Bali'de -Türkiye'yi dışlayarak- G20'deki NATO ortaklarıyla acil bir toplantı düzenledi. Biden bizzat 'kanıt olmadığını' söyledi. Rusya füzesi için “Buna itiraz eden ön bilgiler var. Rusya'dan ateş edilmiş olması yörünge hatlarına göre pek olası değil, ama göreceğiz" dedi. Ertesi sabah da üç Amerikalı yetkilinin failin Ukrayna olduğunu fısıldayarak Zelenskiy'i yalanlaması eşliğinde ortalık yatıştırıldı. Bu arada Rusya ısrarla o bölgede bir saldırısı bile olmadığını söylerken, mevzu 'Rusya füzesini avlamayı başaramayan Ukrayna'nın beceriksizliğine' bağlandı.
Ne ki ABD'nin Irak'taki kitle imha silahları yalanlarını ifşa etmiş eski BM denetçisi ve eski Amerikan ordusu subayı Scott Ritter'a göre bu doğru değil. Ritter, Ukrayna sahasında her şeyi izleyen/gözleyen ABD ile özellikle Polonya'nın bunun bir Ukrayna füzesi olduğunu daha ilk fırlatıldığı ve düştüğünde bildiklerini vurguluyor. Ne ki, Batı kamu yönetimi operasyonları artık 'komediye' döndü. Bizzat kendilerinin tetikledikleri bu çatışmanın hakiki dinamikleri üzerinden siyasi çözüm aramak yerine jeostratejik hedefleri için her şeyi göze alanların adeta 'sazan avı'! Rusya Federasyonu, ABD ve NATO'nun son 30 yıldır müdahale sahalarında daha ilk günden yaptığını yapmamış olduğu ve işleri 'Rus usulü' yürüttüğü için en irrasyonel kurgular pazarlanabiliyor.
Örneğin aylar önce Rusya'nın elinde füzesi kalmadığını iddia edenler, Moskova'nın ancak Kırım Köprüsü'nün hedef olması sonrası Ukrayna'nın askeri/idari ve enerji altyapısına yönelik başlattığı nokta atışlı saldırılar karşısında ne diyeceklerini şaşırmış durumdalar. Telegram kanalları Rusya'nın hassas güdümlü füzelerini avlamaya kalkışıp ıskalayarak kendi binalarını vuran Ukrayna savunma sistemleriyle ilgili enformasyonla dolu. Tabii ki bu da 'Rusya apartman vurdu' diye yansıtılıyor. Bu arada Ukraynalı yetkililer hemen her seferinde 'Rusya 90 füze attı, 77'sini vurduk ama 30 yer vuruldu' diyerek 'matematiği ağlatıyorlar'. Aynı şekilde Rusya'nın Herson kentinden neredeyse sıfır kayıpla ve düzenli biçimde hızlıca çekilmesini 'Ukrayna zaferi' olarak sunanlar, artık başlayan kış koşulları ve Rusya'daki kısmi seferberlik sonrası olabileceklere dair kaygılanıyor.
'Ukrayna kazanıyor...'
Bu çatışmada neler olup bittiğini anlamak için başından bari takip ve itibar ettiğim askeri/sivil yorumculardan durumu özetle şöyle aktarayım: "Rusya, Ukrayna'nın Sovyet döneminden kalma iyi tasarlanmış enerji üretim, dağıtım ve ulaştırma şebekesini adeta kedi-fare oyunuyla yerle bir etmekte. Bu enerji sistemlerinde özellikle tamire girişilip tamamlanmaktayken tekrarlanan dalgalar halinde yürütülüyor. Ukrayna açısından moral bozucu. En son Ukrayna'nın enerji endüstrisinin önemli yatırımcılarından Maxim Timçenko halka, enerji sorununu çözmeye yardımcı olmak için ülkeyi terk etme çağrısı yaptı. Bu da enflasyon ve resesyon sarmalına düşmekte olan Avrupa'ya yeni sığınmacı akını anlamına geliyor. Fakat mevzu salt bu değil zira enerji ve ulaşım altyapısı aynı zamanda askeri amaçla kullanılıyor. Saldırılar sonucunda askeri hizmetleri destekleyen kritik hizmetler sekteye uğruyor, depolar ve tamir atölyeleri ile demiryolu ağı 'kırılıyor'. Rusya bu taktikle büyük saldırıya hazırlanıyor."
Neler olacağını yaşayıp göreceğiz. Fakat Polonya provokasyonu tam da bu koşullarda geldi. Batı'da şimdi bu provokasyondan hareketle 'uçuşa yasak bölge' tartışmaları ısıtılıyor ve bu yine Üçüncü Dünya savaşını göze almak demek.
BirGün / 21.11.22