Emperyalist savaş kundakçısı Liz Truss’un hızlı çöküşü

Truss’un başbakan olduktan 44 gün sonra kovulması, İngiliz yönetiminin aşılması kolay olmayan bir krize saplandığını gözler önüne seriyor. Emperyalist/kapitalist sistemin “demokrasi ve istikrar adası” sayılan İngiltere’de yaşanan bu kaos, savaş çığırtkanlığının, dizginsiz militarizmin, Ukrayna savaşına döne döne benzin dökmenin, nükleer savaşa yeşil ışık yakmanın sistemin krizini nasıl da derinleştirdiğini gösteriyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 22 Ekim 2022
  • 19:00

Muhafazakar Partili İngiliz hükümetinin savaş kundakçılığında sınır tanımayan politikaları rejimin krizlerini çözmek bir yana daha da derinleştiriyor. Ukrayna savaşına benzin dökenlerin başını çeken Boris Johnson, kabinedeki bakanların peş peşe istifa etmesinden sonra hezimete uğradığını kabul ederek istifa etmek zorunda kalmıştı. Yerine getirilen Liz Truss ise savaş kundakçılığında Johnson’dan da beter olduğunu ilan ederek işe başlamıştı. Gözü dönmüş bir militarist ve işçi sınıfına ve göçmenlere düşman olduğunu gizlemeyecek kadar iddialı olan bu savaş kundakçısının başbakanlığı sadece 44 gün sürdü.  

İngiliz emperyalizmini halen “üzerinde güneşin batmadığı krallık” sanan bu militarist zihniyet, gerçeklerin duvarına toslayarak, işlerin küstahlıkla yürümesinin kolay olmadığını bir kez daha gösterdi. Zira gerekirse nükleer silahların düğmesine basmayı görev kabul ettiğini söyleyen Truss, ilk adımdan itibaren tökezlemeye başladı. Beklenenden çok daha kısa sürede çapsızlığını gösteren bu savaş kundakçısı, ekonomik-siyasal krizin aşılmasına değil daha da derinleşmesine katkı sağladı.

Kriz derinleştikçe itibarsızlaşan Truss, son dönemde İngiliz medyasının hedefindeydi; alay konusu oldu, ömrü için bahisler yapıldı. İçişleri Bakanı Suella Braverman onu suçlayarak istifa etti. Şişirilmiş bir balon olduğu görülen Truss teslim olmayacağını, mücadeleye edeceğini söyledi, hemen ardından ise teslim bayrağını çekti.

***

İngiliz basını, günler öncesinden Truss’un yarattığı krizin kaosa dönüştüğünü savunan manşetler atmaya başlamıştı. Verilen mesajlar açıktı: “Kaos daha da derinleşmeden Truss’u kovun!” Anlaşıldığı kadarıyla tam da öyle oldu. Zira, mücadeleden kaçmayacağını ilan ettikten kısa süre sonra istifa etmesi, Truss’un kovulduğuna dair değerlendirmeleri güçlendirdi. Halen görev başında olsa da 28 Ekim’e kadar yeni başbakan seçilecek. Çok keskin laflar edip 44 gün içinde havlu atmak, Truss’un krizi derinleştirip kendini rezil etmek dışında bir şey başaramadığına işaret ediyor.  

Hem Muhafazakar Parti şefi hem başbakan seçilecek kişinin kim olacağı tartışması devam ediyor. Yeni seçilecek kişinin ise derinleşen kaosa nasıl bir çözüm bulacağı belli değil. Truss kovulsa da kaosa dönüşen kriz, İngiliz kapitalizminin/emperyalizminin krizi. Dolayısıyla başbakan koltuğunda oturacak kişinin değişmesi, “sihirli bir sopa” olmayacak. Sistemin Johnson, Truss gibilerini başbakanlık koltuğuna oturtması, siyasi alandaki krizin de yansımasıdır. Zira sistem bu gözü dönmüş savaş kundakçılarından medet umar duruma düşmüştür.

İngiltere’de 4 trilyon varlığı olduğu tahmin edilen emeklilik kasalarının yatırım yaptıkları tahvillerde yaşanan dramatik düşüş, bu kasaların iflas edebileceği endişesini yarattı. Krizin o noktaya varması, sistemin de iflası olurdu. Uzun bir aradan sonra İngiliz Sterlini ABD doları karşısında değer kaybetmeye başladı. Truss’un istifasından sonra Sterlin kuru biraz yükseldi ancak fırtına geçmiş görünmüyor. Nitekim sermaye kodamanlarının da gidişattan rahatsız olduğu belirtiliyor. Diğer ülkelerde olduğu gibi İngiltere’de de işçi sınıfı ve emekçilerin ayağa kalmasından duyulan korkunun artması, Truss’un kovulmasını kaçınılmaz kılan temel sebeplerden biri oldu.

***

Muhafazakar Partili iki başbakanın kısa sürede istifa etmesi, erken seçim taleplerinin gündeme gelmesine sebep oldu. Johnson istifa ettiğinde de muhalefet erken seçim talep etmiş ancak bu pek dikkate alınmamıştı. Ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Keir Starmer, Liz Truss'ın istifasının ardından, hızla erken genel seçime gidilmesi çağrısında bulundu.

İktidardaki Muhafazakar Parti'nin artık seçmen desteğine sahip olmadığını belirten Starmer, “İngiltere, Muhafazakarların canlarının istediği gibi yönetebilecekleri şahsi toprakları değildir” dedi.

Bu arada Liberal Demokrat Parti ile İskoç Ulusal Partisi de erken seçim çağrısı yaptı. Muhalefetin bu konuda ne kadar ısrarcı olacağı bilinmiyor. Muhafazakarların ise, yeni bir başbakan seçerek yola devam etme eğiliminde oldukları görülüyor.

***

Truss’un başbakan olduktan 44 gün sonra kovulması, İngiliz yönetiminin aşılması kolay olmayan bir krize saplandığını gözler önüne seriyor. Emperyalist/kapitalist sistemin “demokrasi ve istikrar adası” sayılan İngiltere’de yaşanan bu kaos, savaş çığırtkanlığının, dizginsiz militarizmin, Ukrayna savaşına döne döne benzin dökmenin, nükleer savaşa yeşil ışık yakmanın sistemin krizini nasıl da derinleştirdiğini gösteriyor.

İngiltere’de yaşananlar, sistemin genelindeki çöküşün vardığı boyut hakkında fikir veriyor. “En istikrarlı kapitalist ülke” kabul edilen o eski İngiltere’den geriye fazla bir şey kalmadığı görülüyor. Gelişmeler o dönemin kapandığına işaret ediyor. Emperyalist-kapitalist sistem “hegemonya savaşları, silahlanma, militarizm, ekonomik kriz, enerji krizi, gıda krizi, iklim krizi ve siyasi çöküş” sarmalında bir dünya yarattı. Bu kaosun insanlığın çöküşüne varmasını engelleyip yeni bir yaşama çıkabilmek için öncelikle kapitalizmin aşılması ya da tarihin çöplüğüne atılması gerekiyor.