Ukrayna krizi, genel tablo içerisinde, yeni bir dünyanın kurulmakta olması ve eski dünyanın egemenlerinin bazılarının bu süreci frenlemeye çalışması, bazılarının da yeni dünyada pozisyon almaya çalışmasıdır özetle.
Daha özel planda ise ABD saldırganlığının durdurulması konusudur. O saldırganlığın Avrasya düzlemindeki ölçüsü, NATO’nun ne kadar genişlediğidir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 21 Şubat 2022 gecesi çektiği şah ile NATO’nun Rusya’ya doğru genişlemesini durdurmuştur.
Sorunlardan biri çözüldü
Ukrayna’yı satranç tahtasına dönüştüren Rusya değil, bu ülkeyi Rusya’ya karşı cephe yapmaya çalışan ABD’dir. Oyunu açan beyazlardır/ABD’dir ama oyun ortasında merkezde güçlenen siyahlardır/Rusya’dır.
Putin, 21 Şubat 2022 gecesi, daha önce Ukrayna’dan bağımsızlıklarını ilan etmiş olan Donetsk ve Lugansk cumhuriyetlerini tanıyarak güçlendiği merkezden atak yapmış ve şah çekmiştir. Siyasal planda bu şah, Ukrayna’dan ziyade ABD ve İngiltere’yedir.
Moskova bu şahla, masadaki/sahadaki iki konuyu tek konuya indirmiştir. Şöyle ki: masada biri esas olan Ukrayna’nın NATO üyeliği konusu, diğeri de ikincil olan Minsk Anlaşması’nın uygulanması konusu vardı. Minsk Anlaşması’nın esası, Donetsk ve Lugansk’ın özel statü talebi ve Kiev’in bu talebi kabulüydü. Rusya o anlaşmanın garantörüydü ve son üç aydır da diğer garantörler olan Normandiya Dörtlüsü’nün ikili Almanya ve Fransa’dan, Ukrayna’yı anlaşmayı uygulamaya zorlamasını umuyordu. Ukrayna ise ABD’nin desteğiyle(!) Minsk Anlaşması’nın gereğini yapmamakta direniyordu.
Putin, şah çekerek sorunu “ortadan kaldırma” yöntemiyle çözdü; Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlıklarını tanıyarak, Minsk Anlaşması ve “özel statü” konusunu, konu olmaktan çıkardı!
Artık güvenlik garantileri konuşulabilir
Artık masada/sahada tek konu kaldı: Ukrayna’nın NATO’ya üyeliği. Bu konunun üç varyantı (NATO’nun genişlememesi, Rusya’yı hedef alan saldırı silahlarının çekilmesi 1997 şartlarına dönülmesi) var ve Rusya, ABD ve NATO’dan bu üç varyant hakkında “güvenlik garantisi” talep etmişti zaten. İşte Putin şah çekerek, konuyu esasa getirmiş, ABD ve NATO’yu, artık güvenlik garantilerini açık açık ele almaya zorlamıştır.
ABD ve İngiltere, üç aydır yaptığı gibi, bu konuyu ele almayı öteleyen yaklaşımını bir süre daha sürdürecektir elbette. Nitekim Putin’in çektiği şaha karşı “yaptırım” kararları almaları bu nedenledir. Ancak açıkladıkları yaptırımlar, Rusya açısından bir caydırıcılık doğuramayacak zayıflıktadır. Kaldı ki Rusya 10 yıldır zaten Batı yaptırımları altındadır.
Bu ölçekten bakıldığında, Putin’in şahına karşı Biden’ın hamlesini “Dombass (Donetsk ve Lugansk bölgesi) tamam ama Kiev’e girme” diye okuyabiliriz.
Tuzağa dikkat
Konunun ülkemizi ilgilendiren boyutu ise Karadeniz ve Montrö Sözleşmesi’dir. ABD’nin taktik hamlelerinden biri “Rusya’nın artan etkisine” karşı Karadeniz’deki NATO varlığını artırma talebi olabilir. Bunun için de NATO gemilerine uygulanan gün ve tonaj kısıtlarını esnetmesini, yani Montrö Sözleşmesi’ni “gevşetmesini” talep edebilir. Özetle ABD, krizi, Türk-Rus işbirliğini sabote edebilecek bir zemin olarak kullanma hamlesi yapabilir. Ankara’nın odaklanması gereken asıl konu budur.
İktidarın da muhalefetin de Ukrayna’ya tam destek vermesi ve Rusya’nın Donetsk ile Lugansk’ın bağımsızlıklarını tanıma kararını “kabul edilemez” ilan etmesi, asıl konuda “tuzağa düşülebileceğine” işaret ediyor ne yazık ki...
Cumhuriyet / 24.02.22